Kitaplar bu hayatta en çok sevdiğim şeylerdir. Bir de günce
tutmaya bayılırım. Yazmaksa yeni işte, blogda oldu, sizler arasında. Bir
kitabımın olması tabii ki de bir düş oldu benim için. Bir tanecik olsa yeter,
ona bakayım öpeyim seveyim, bir de benim dışımda en azından bir tek kişi
okusun, onun hayatına olumlu bişiler getirsin, yeter işte.
Dört yıldır yazıyorum blogda. Başka bir yerde yazmıyorum.
Beni okuyan sizler, blogçularsınız. Hiçbir blogçuyu tanımıyorum. Aile akraba ve
arkadaşlarım da blogum ve kitabım olduğunu bilmiyor. Kitaplarımı alıp okuyanlar
da siz blogçularsınız.
Bir kitabımın olması benim için bir düş olsa da bir
kitabımın olması için herhangi bir girişimde bulunmam olanaksız benim. Sessiz,
utangaç, yalnız ve insanlardan uzak bir insanım. Yazılarım ve kitaplarım
hakkında da blogum dışında bir girişimim yok. Yani şimdiye dek hiçbir reklam
olmadı kitaplarım hakkında. Gündelik yaşamda da aynıyım. Örneğin, hiç iş
başvurusu yapmam. Aile ve akrabalarım benim için iş buldular. Bana kalsa ben aç
kalırım.
2013 yılı yaz aylarında, sanırım blogumu okuyan arkadaşlarım
yayınevleriyle konuşmuş olmalılar ya da blogumda üçüncü yılımdı, birilerinin
dikkatini çekmiş olmalı yazılarım, birkaç yayınevi bloguma yazdılar. Dosyanızı
gönderin, kitabınızı basalım, dediler. Üç yayınevi idi. İnceleyince İkinci Adam
Yayınları şirin geldi bana. 2013 Ağustos ayında “Sade ve Derin” adlı dosyamı
gönderdim. İç sayfaları baskıya hazır hale getirince yolladılar, kontrol ettim,
düzeltmeleri yaptım, baskıya hazır hale geldi. Sonra da kapak çalışması
yaptılar. İki tane kapak hazırladılar. Birini beğendim.
Yayınevi beni tanımıyor. Arada bir sürü insan var iletişim
sağlayan. Kitabın baskı ve dağıtımı için yayınevi 3 000 lira istedi. Para
ödeyeceğimi bilmiyordum. Ödedim. İlk baskı yapıldı, 500 adet basıldı. İlk
kitabın bu 500 adet ilk baskısı satılmakta piyasada ve nette. Daha çok nette
satılıyor, kitapçılarda pek dağıtım yok sanıyorum, dağıtıp ellerine geri
dönmesin diye dağıtımcı firma pek dağıtmıyor genelde bütün diğer kitapları da.
İlk kitap çıkalı yaklaşık 14 ay oldu, kaç sattığını bilmiyorum ama ilk baskı
tükenmedi, nette satılıyor hala, hatta şu anda bahar indirimine girmiş, iki
kitabım da 5-6 liradan satılmakta.
Kitaplarımdan henüz bir tek lira bile kazanmış değilim.
Düşünün zaten, kitabın fiyatını düşük tuttum. 12 lira. Ama nette çok daha düşük
fiyata satılıyor. 8 lira desek ortalama. Tümü satılsa. 500 çarpı 8 eder 4 000
lira. Yüzde 60 yayınevininmiş, yüzde 40 bana gelcek. Eğer olursa ben maksimum 1
600 lira alacağım. Zaten 3 000 lira verdim. Yani kitaptan para kazanma durumu
yok.
Zaten ben para kazanmak veya ünlenmek için kitap çıkarmadım.
Bir düşüm gerçek oldu ve bu kitap aslında siz blogçular için oldu. Bazı arkadaşlarım
2-3 yıl önce bana kitap çıkar diyordu. Bunu ısrarla blog yorumlarında
söylediler. Ben de sizleri mutlu etmek için çıkardım.
Kitaplarım blogçular dışında hiç tanınmıyor, bilinmiyor. Belki
zaman içinde bloglar dışında da okurları olur, onu bilemiyorum. Bir de bir şiir
ve öykü kitabım olsun diyerek ikinci kitabım Derin Mavi’yi hazırladım. Yayınevi,
ikinci kitap olduğu için bu kez 2 000 lira aldı benden. Daha yeni kitap zaten o
da. Bu kitabın kapağını ise kendim tasarladım.
Kitap çıkarmak bu şekilde oldu. Kitap çıkarmanın birkaç yolu
daha var. İlki, çeşitli dergilere yazılarımızı göndermek, yayınlanması. Bu
şekilde tanınmak. İkincisi, dosyamızı almak ve yayınevlerini gezip editörlerle
konuşmak. Üçüncüsü de, dosyamızı alıp bir yayınevine değil de bir basımevine gitmek,
örneğin yaklaşık 1 000 liraya yaklaşık 1 000 adet basıyorlar. Aile, arkadaşlara
dağıtmak.
Zaman zaman arkadaşlarımız soruyordu, işte benim hikayem. Yani
ün para derdim yok, kitap çıkarmak zorlu ve masraflı bir süreç. Soyut bir
mutluluk. Yaşama olumlu katkıda bulunmanın mutluluğu.