Sayfalar
▼
31 Mayıs 2023 Çarşamba
İNŞAAT
Evin yanında inşaat var. Yeni bina yapıyorlar. Ama binayı bir türlü yerleştiremediler. LEGO gibiydi, sığmıyordu.
Dediler ki sizin evi kenara çekelim biraz. Yer açılsın. Vinçle benim evi tutup kaldırıp yola koyuyorlar.
Öyle bir sarsıntı çıktı aklım çıktı. Sonra içimden dedim, bari bizim evi yerine koyana dek komşuya gideyim.
Komşu da falcı. Falcı sorular sordu. İsmim Ay dedim soyadım da Güneş.
Fal devam ederken korktum, düşündüm, galiba kötü şeyler olacak, ya evimizi yerleştiremezlerse doğru.
Bu anda uyandım.
Sokağın köşesinde inşaat var. Eskisini yıkıp yeni bina yapıyorlar. İş makinası yeri kazıyor.
Herhalde onun sesinden gördüm bu rüyayı.
26 Mayıs 2023 Cuma
FANGIRL VE PARAMPARÇA PRENS
FANGIRL
Rainbow Rowell
Pegasus Yayınları, 410 sayfa
Fangirl, öncelikle sert ciltli ve açık yeşil dış kapaklı hoş görünümlü zarif bir kitap. Genç yetişkin türündeki kitabın içeriği de hoş, keyifli.
Cath ile Wren ikizler, babaları ile yaşıyorlar, annelerini kaybetmişler. Wren daha sosyal, Cath içe kapanık. Harry Potter benzeri bir kitap serisi olan Simon Snow hayranı onlar. Cath, blogunda Simon Snow hayran kurguları yazıyor ve blogu popüler, hayranları ilgiyle okuyor ve heyecanla bekliyorlar yeni yazılarını.
İkisi de aynı üniversiteye başlıyorlar. Wren bu yeni ortamda kardeşinden ayrı bir hayat yaşamak istiyor, Cath ise hep odasında kurgu yazmaya devam ediyor. Cath’in oda arkadaşı Reagan oldukça hayat dolu, eğlenmeyi seven biri ve Levi adlı bir sevgilisi de var. Cath ortamdan sıkılıp babasının yanına dönmek istiyor.
İkizlerin okuldaki ilk yılları çok olaylı geçmiyor. Okul, dersler, hocalar, okuldaki sosyal faaliyetler, arkadaşlık ile geçiyor günler. Dramatik olaylar olmasa da kardeşlerin okul yaşamı keyifle okunuyor. Bir yandan da Cath’in hayran kurgularını okuyoruz. Bu kurgulardansa ikizlerin gündelik yaşamını anlatan bölümler daha eğlenceli.
Not:3/4
PARAMPARÇA PRENS
Erin Watt
Yabancı Yayınları, 315 sayfa
Royal Ailesi serisinin ikinci kitabı. İlk kitap Kağıt Prenses idi. İlk kitapta anne babasız kalan Ella, babasının arkadaşı Callum’un evine geliyordu, Callum onun vasisi olmuştu. Callum, beş oğlu ile yaşayan çok zengin bir adam. Ella bu yeni eve, kardeşlere, yeni okuluna alışma çabası içinde idi.
İkinci romanda, Ella ile erkek kardeşlerden Reed arasında bir aşk başlıyor. İniş çıkışlı bir aşk. Reed’in geçmişi, okul arkadaşları bu ikilinin ilişkisini etkiliyor. Okul arkadaşlıkları, aile içi çatışmalar bu ikiliye pek de huzur sağlamıyor. Gossip Girl, Elite tarzı olan bu Genç Yetişkin romanı da ilki gibi eğlenceli, sürükleyici, türü sevenler için tabii.
Not:3/4
19 Mayıs 2023 Cuma
JANE CASEY ROMANLARI
SESSİZ KURBAN
Olimpos Yayınları, 454 sayfa
Jane Casey son dönemin en başarılı polisiye yazarlarından. İrlandalı yazar, 2010’dan bu yana yaklaşık olarak yılda bir adet polisiye yazıyor. Bol ödüllü yazarın son romanlarından The Killing Kind ise diziye çekilme aşamasında. En çok Maeve Kerrigan serisi ile tanınıp seviliyor.
Bir evde, anne ve kız öldürülüyor, baba da ağır yaralı. Evdeki ikinci kızları ise sağ kalıyor. Kerrigan ve onun bir üst rütbelisi Derwent alıyorlar davayı ellerine. Kerrigan ile Derwent her zamanki gibi tatlı bir tartışma halindeler. Derwent ters biri olsa da Kerrigan’ı önemsiyor. Oldukça şaşırtmacalı olan cinayetleri Kerrigan çözüyor. Kendisi her zamanki gibi cesur, zeki ve kendini işine adamış. Keyifle okunuyor. Not:3/4
ÖLÜME TERK EDİLENLER
Olimpos Yayınları, 155 sayfa
Kerrigan serisinin ilk kitabı olan bu kitap bizde daha geç Türkçeye çevrildi. Kerrigan bu romanda daha çok yeni bir detektif ve bir tecavüzcü katilin peşine düşüyor. Henüz sert ama eprili bir detektif değil, çünkü henüz 22 yaşında. Yazarın tim kitapları gibi sürükleyici ve keyifli. Not:3/4
SESSİZLİĞİN PEŞİNDE
Olimpos Yayınları, 364 sayfa
Kerrigan serisinin en yeni maceralarından biri olan bu romanda yine Kerrigan ve Derwent birlikte çalışıyor. Bol cinayetli, bol aksiyonlu romanda bu kez çok acımasız bir seri katil var ve hep genç kızları öldürüyor. Romanda önce iki ayrı kişi şüpheli gözükse de katil çok beklenmedik bir yerden çıkıyor. Kerrigan ise katilin peşinde iken ölüm tehlikesi de geçiriyor. Serinin en heyecanlı kitaplarından. Not:3/4
ÖNEMLİ NOT:
Sevgili Kağıttan Dünyam İlkay arkadaşımızın Kağıttan Dünyam adlı blogu başkaları tarafından ele geçirilmişti, bu başka kişi blogu kullanıyor gibi gözüküyor. Bu blogdan sizlere mesaj gelirse dikkate almayın. Arkadaşımızın insta hesabı da çalınmıştı. İlkay, yeni blog açarsa başka bir isimle açacak zaten.
18 Mayıs 2023 Perşembe
KELİME OYUNU 113
Kelime Oyunu etkinliğimiz devam ediyor. Her hafta 5 kelime veriyoruz ve bu 5 kelimenin de içinde olduğu öykü şiir deneme benzeri bir yazı yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes 5 kelime verebilir.
Haftanın kelimeleri: Durum/Duygu/Soylu/Kandil/Yetki
VAİNA 31
Dini mimarilerin akustiği her zaman tanrının orada bulunduğunu hissettirecek şekilde tasarlanırdı. Avcıların Yuva adını verdiği ve hem dini bir mekan hem de bir eğitim kurumu olarak tasarlanmış bu mekanın ise sarayın içinde oluşu ve majesteleri için ayrılmış bölümlerinin varlığı ve her yerde dolaşan avcı nöbetçileri ile daha ağır daha kasvetli ve insanı ezen bir yanı vardı. Belki de Lua içinde bulunduğu durum nedeniyle böyle hissediyordu. Fakat Dokhair’in yüzündeki ciddiyet onun da benzer duygular içinde olduğunu düşündürmüştü. Yanlış şekilde nefes alsa bile bunun ölümcül sonuçları olabilirmiş gibiydi. Çift narteksli, apsidial dikdörtgen formlu, üç nefli, yan neflerde ikinci bir katı olan, orta nefin tam ortasında büyük bir kubbe onun önünde ve ilerisinde iki yarım kubbe bulunan ve bu yarım kubbeleri ikişer eksedra ile desteklenmiş muazzam büyüklükteki bina gündüzleri yalnızca büyük kubbenin ortasındaki dairesel açıklıktan içeri giren gün ışığı ile aydınlanıyor geceleri ise dualarda kullanılan kandillere ihtiyaç duyuyor ancak çok açık havalarda ay ışığından payını alabiliyordu. Tavandaki bu açıklık dışında hiçbir penceresi yoktu ve duvarları çevreleyen pek çok niş yalnızca tanrıçanın vasıflarını temsil eden kolossal heykelleri ile donatılmıştı. Yan neflerin üst katlarında yüzleri maskeler ile kapatılmış lüks giysiler ve pelerinler içinde kraliyet üyeleri ve soylular hareketsiz biçimde aşağıda olanları izliyor onları koruyan güvenlikleri birer adım gerilerinde nöbet tutuyordu. Hemen onların altında beyaz üniformaları içinde eğitimlerine devam eden fakat rütbeli olan ve çömezlere eğitim veren avcılar yer alıyordu. Onların da eğitmeni olan ve Dokhair gibi general rütbesine sahip olan avcılar ise yine onlar gibi yan neflerde ancak apsidial mekanın yakınında konumlanmıştı. Apsidial mekanda avcıların en yüksek rütbelileri ve hepsinin yöneticisi olan yüceler bulunuyordu. Kandiller yeterince fazla kullanılmadığı için her yer gölgeliydi ve ön sıradakiler dışında hiç kimsenin yüzü tam olarak seçilemiyordu. Dokhair hayatta kalan adamları ve Lua ile birlikte orta nefte durmuş söz hakkı almayı bekliyordu. Arada bir yukarıda birileri meraklı fısıltılar ile konuşuyor bazense daha genç ve tecrübesizlerin sıkılmış olduğunu gösteren mırıltıları ve sızlanmaları duyuluyordu. Lua korku içinde etrafına çok fazla bakamadan olacakları bekliyordu. Her bir fısıltı her bir sızlanma ve kıpırdanma mekanda yankılanıp kulaklarına ulaşırken gerginliği daha da artıyordu.
Dokhair söz hakkını beklerken yücelerin kendi aralarında geçen davranışlar mimikler ve fısıldaşmalarından dolayı bir terslik olduğunu hissediyordu. İçinden bir ses yüceler arasında bazı anlaşmazlıklar olduğunu ve gruplaştıklarını söylüyordu. Ama bunun kuruntu olduğuna kendini ikna etmeyi başardı. Onların aralarında var olan sorunlar şu an için önemli değildi. Fakat en solda duran ve diğerlerinden daha genç görünen kadın Dokhair ile göz göze gelmemeye çalışsa da bir an için gözlerine baktığında bakışındaki bir şey Dokhair’in şüphelerini daha da arttırmaya yetmişti. Onun adı Thara’ydı ve eskiden Dokhair’in nişanlısıydı. Saçma bir sebepten ayrılmış olsalar da dostlukları bitmemişti ve hala tek bir bakışı ile pek çok şey anlayacak kadar birbirlerini iyi tanıyorlardı. Dokhair her zamankinden daha temkinli olması gerektiğini hissediyordu. Tam neler olduğunu anlamak için derin düşüncelere dalmışken ve zihninde Thara’ya fark edilmeden ulaşıp konuşmaya çalışırken Yuce Vaâll “Dünyada olan biten hakkında yeni bilgilerle geldiğini ve sorunun sebebini bildiğini söylemişsin Dokhair. Herkesi toplamak için yetkini kullandın ve işte hepimiz buradayız. Bu yetkinin sorumluluğu hakkında yeterince bilgin olduğunu düşünüyorum. Bizi statü gibi şeyler sebebiyle boşuna oyalamak gibi bir hataya duşmeyeceğinden eminiz. Öyle değil mi? Şimdi.. seni can kulağı ile dinliyoruz burada toplanma sebebimizi anlat usta Dokhair.”
Dokhair Vaâll’ın içten pazarlıklı yapısını herkesten iyi bilirdi ve yüceler arasına seçildiğinde herkes ne kadar şaşırmış olsa da bunu çabuk kabullenip geçmişini unutmuşlardı. Konuşurken sesindeki nüansların rahatsız edici ve alaycı hali Dokhair’in sinirlerini bozuyordu. Söz hakkı vermek için hepsinin ulu baba dediği ve hepsinden daha yaşlı ve bütün yüceleri eğitmiş olan Rauba’nın yüz yıllık meditasyonundan uyandırılıp getirilmesi beklenmişti. Ancak Rauba’da da bir terslik vardı. Gözleri boş bir şekilde bakıyor ve olanlara anlam veremiyor gibiydi. Dokhair konuşmaya nasıl ve neresinden başlayacağını tam olarak kestiremese bile Ingrid ve Lua’dan belki de hiç bahsetmese daha iyi olacağını düşünmeye başlamıştı. “Her şeyden önce ulu Rauba’nın meditasyondan uyanışında bir sorun olup olmadığını bildirmenizi isterim. Söyleyeceklerimin hepiniz tarafından dikkatli dinlenmesi gerekliliği bulunuyor ve böyle bir toplantıda karar vericilerin sağlığının yerinde olması esastır. Ulu Rauba uyanış ritüelini eksiksiz tamamlamış mıydı affınıza sığınarak sormak zorundayım.” diyerek konuşmaya başladı. Yüceleri sorgulamak konuşmaya başlamanın iyi bir yolu olmasa da böyle ciddi bir toplantıda prosedürü takip etmek hakkıydı.