Sayfalar

28 Temmuz 2023 Cuma

SARI ODANIN ESRARI

 


SARI ODANIN ESRARI

Gaston Leroux

İş Bankası Yayınları, 281 sayfa

İlk polisiye romanlardan biri. Poe ve Doyle’a benziyor haliyle, dönem olarak. Yazar aynı zamanda müthiş eser Operadaki Hayalet’in de yazarı. Fransızlar, polisiyede ekol zaten, İngiliz ve Amerikalılar gibi. Romanın sonundaki açıklamalara gelince okur, Agatha Christie’nin de bu romandan etkilendiği belli oluyor.

Kapalı oda esrarı bu romanın konusu. O dönemin popüler konularından. İçerden kilitli bir odaya nasıl girilir, çıkılır? Hırsız veya katiller nasıl olur da içerden kilitli bir odaya girerler, suç işler, çıkarlar, kimse de görmez, ipucu da olmaz, bu konuyu işleyen esrarengiz romanlardan.

Bir baba ile kızı bir evde yaşarlar. Kız, evlenme aşamasındadır. Evde hizmetliler de vardır, misafirler de gelir gider. Kız, bir gece saldırıya uğrar. Saldırı, kızın içerden kilitli odasında gerçekleştiği için çok esrarlıdır bu saldırı. Polis detektifi gelir eve. Bir de bir araştırmacı gazeteci gelir. Detektif orta yaşlı, gazeteci ise 18 yaşındadır ancak zekidir.

İkisi olayı çözmek için bir yarışa girerler. Genelde bu tür olaylarda suçlu en yakınlardan çıkar. Neden de her zamanki gibi aşk veya paradır. Kıskançlık, intikam da olabilir. Bunlar da yine paraya, aşka, çıkara çıkarlar, sonunda.

Adım adım ilerleyen, açılan roman hem gizemli, meraklı hem de şaşırtıcı ve heyecanlı. Klasik polisiyelerden. Araştırma sorgulama sürecini anlatan romanlardan.

Mükemmel. Not:4/4

25 Temmuz 2023 Salı

YAZ GÜNEŞİ




Yaz güneşinde en iyisi denizin içinde olmak. Tatil havasında, dans havasında olmak.

Kameriyelerde, balkonlarda, minderlerle oturmak, çekirdek yemek, dondurma, kokulu mumlar, çiçek kokuları, ortancalar.

Sıcak hava gerçekten de insanı kendinden geçirtiyor. Yazlıklarda misafir ağırlayanlar yaz bitse diyordur şimdi.

Yaz geceleri bitmiyor zaten. Sıcaktan uyunmadığı için. Deniz kenarında dans edenler de bitmesin isterler tabii yaz gecelerinin.

Akşam olsa da çay bahçesine gidelim diyenler de var tabii. Ay ışığını izlemek isteyenler. Mavi derinliklerde tekneden suya atlamak isteyenler. Ormanda mangal isteyenler.

Sıcaktan başka derdimiz olmasın. Güneş çarpması, güneş lekesi, siyah noktalar olsun derdimiz sadece.

Yaz da geçer bir gün. Hava değişir. Belki biz değişmeyiz. Hep çocuk kalırız. Hayat bir döngü olsun ama biz hep çocuk kalalım. Çiçekli ruhlarımız ve çiçekli terliklerimizle.

22 Temmuz 2023 Cumartesi

BİR KİMYA MESELESİ

 



BİR KİMYA MESELESİ

Bonnie Garmus

Altın Kitaplar, 416 sayfa

Bol ödüllü, popüler roman ülkemizde de çok popüler oldu. Yakında dizisi de çekilecek olan roman eğlenceli, komik, zeki.

Oldukça kendine özgü bir roman kahramanı Elizabeth Zott. Kendisi bir kimyager ve çok başarılı. Açık sözlü, dürüst, cesur.

Bir bilim insanı o. Erkeklerin hakim olduğu bir alanda bir kadın olarak savaş veriyor. 1960 yıllarında. Üniversitede, araştırma merkezlerinde erkeklerin küçük gördüğü, taciz ettiği kadınlardan.

Hiç yılmıyor o. Kendini bilim insanı olarak görmeyen erkeklerle bilim dışında hiçbir şey konuşmuyor.

İşsiz kalınca ona televizyonda yemek programı yapması teklif ediliyor. Programda ciddiyetle yemekler yapıyor. Yemekleri kimya bilimi kurallarına göre pişiriyor ve tüm ülkede tanınıyor, kadınlar onu çok seviyor ve tariflerini uyguluyor. Formüllü tarifler.

Oldukça farklı bir kişilik olan Liz, yine kendisi gibi çok özgün bir kişilik olan ve Nobel adayı Calvin ile tanışıyor ve evleniyorlar. Kimyasal aşk yaşıyorlar ve kızları da onlar gibi bir dahi olarak doğuyor.

Bilim insanı ve aşık olarak bir çok olay yaşıyor Liz.

Merakla, ilgiyle okunan ve neşelendiren bir kitap.

Not:3/4

20 Temmuz 2023 Perşembe

YAZ



Yaz sıcak, nemli, yakıcı, kavurucu olsa da yaza ihtiyacımız var. Yaz, kışın fazlalıklarından bizi kurtarıyor. Geçmişi unutma fırsatı veriyor bize. Yenilenme fırsatı.

Hafifliyoruz. Hayatı ciddiye alamıyoruz yazın. Endişeler, geçmiş eriyip gidiyor. Yüklerimizden ister istemez kurtuluyoruz. Sıcak öyle etkiliyor ki başka sıkıntımız kalmıyor.

İnsan yazın bildiği her şeyi de unutuyor. Yaz ruhlarımıza tatil fırsatı. Yazı evde bile geçirsek, balkonda bile uyusak, günlük denize gitsek de duygularımız, hafızamız yumuşuyor.

Deniz, doğa sakinleştiriyor. Eski defterler kapanıyor. Yüreklerimiz temizleniyor. Yazın depresyona girmek zor olsa gerek. Yazın insana hüzün yakışmıyor. Neşe, şımarıklık, çocuksuluk, masumluk yakışıyor.

Yazın artık yeni bir insan olabiliriz. Olumluya doğru değişebiliriz. Yaz egomuzu bile eritir. Dünyanın merkezinin biz değil de güneş olduğunu gösterir bize. 

Yaz bizi daha sevecen, alçakgönüllü yapsın. Güneş ruhumuzu çıplak bıraksın.

13 Temmuz 2023 Perşembe

KURU KIZ VE DÜRÜST YALANCI

 




KURU KIZ

Ayfer Tunç

Can Yayınları, 216 sayfa

Kuru Kız, yazarın şimdilik en yeni romanı.

Kuru bir kızı anlatıyor, yani kara kuru zayıf değil de hayatı kuru bir kızı. Yaşayamamış bir kız. Artık orta yaşa gelmişse de evden ve mahalleden hiç ayrılmamış bir kız. Anne babası ve erkek kardeşiyle yaşamış hep. Ev bakkal komşular, hayatı böyle. Pek de göze çarpmayan biri. Hatta çok akıllı olduğu da düşünülmüyor.

Sıradan dümdüz bir hayat yaşayan kız, orta yaşa gelince akıllı telefondan her şeyi inceliyor, okuyor, araştırıyor, öğreniyor ve kimseye söylemeden plan yapıp dünyanın bir başka ucuna gidiyor ve yerleşiyor. Yeni bir dil yeni bir hayat.

Kısa, keyifli bir roman. İçimizden, bizden bir hikaye. Not:3/4




DÜRÜST YALANCI

Tove Jansson, 152 sayfa

Tipik kuzey romanı. Yazar Finlandiyalı aynı zamanda ressam. Kış, karanlık, soğuk. Köy halkı donan göle atıyor işe yaramayan eşyaları, buzlar çözülünce eşyalar dibe çöküyor. Kayıkhane, tekneler, balıklar.

Anna yalnız yaşayan bir yaşlı kadın. Saf, unutkan ve iyi niyetli. Çocuk romanları için çizimler yapıyor. Evden pek çıkmıyor. Çocuklardan gelen mektuplara cevap veriyor. Marketten ona erzak getiriyorlar.

Katri, biraz tuhaf ve soğuk bir kız. Matematik zekası var, rakamlarla arası iyi ve köydeki herkese bu yönde yardım ediyor. Dürüst ve açık sözlü. Erkek kardeşi Mats ise teknelere meraklı.

Katri dürüstlüğünü bir araç bir silah gibi kullanıyor ve Anna’ya yaklaşıp ona yakın olmak istiyor. Bir plan yapıyor. Amacı Anna’nın evine yerleşip kadının parasını ele geçirmek. Bunun için kadını herkesten soğutmaya başlıyor.

Katri ile Anna arasında bir oyun gibi roman. Katri yalanlar söylüyor, Anna ise hiçbir şeyin farkına varmıyor gibi. Anna’nın karakteri karşısında Katri ne yapacağını şaşırıyor. Çünkü en zoru safları kandırmaktır. Saydam, saf bir insana söylediğiniz yalanlar bir işe yaramaz.

Kuzeyin ruhunu sevenlere. Hüzünlü ve komik ve iyi edebiyat. Not:4/4

11 Temmuz 2023 Salı

DALGA

 


Sahildeyim. Beyaz bir iskelede. Kumlar da beyaz. Hava çivit mavisi ve çok parlak. Deniz hiç kıpırdamıyor.

Yanımda bir adam var. Bilimsel bir şeyler yapıyor. Yanında bir adam daha var o da onun öğrencisi, asistanı. Yüzlerini pek seçemiyorum. Adam denizi ölçmemizi istedi. Kumpas gibi bir şey tutuyorum elimde. Önümde tripotta kurulu bir nivo var. Asistan, kıyafetleri ile denize girdi, belli bir metreye kadar ilerledi ve elindeki mirayı dik şekilde tutmaya başladı. Saçmaydı nivo ve mira ile karada ölçüm yapılıyor, denizde değildir herhalde. Rapor verdik birbirimize. Deniz bugün sadece 5 cm dalgalanıyor. Adam, bu saatte bu tuhaf dedi.

Denizin azaldığını, geriye çekildiğini fark ettim bir anda. Hemen tekrar ölçtük. Bu sefer 10 cm dalga boyu ölçtük. Ardından deniz biraz daha azaldı. Yine ölçtük. Bu kez de 1 metre çıktı. Bu da tuhaftı. Asistan dalgadan dolayı ayakta duramadı. Deniz azalmaya devam etti. Deniz tabanında boşluk mu açıldı da deniz oraya mı doluyor gittikçe ve o yüzden mi dalgalar oluyor acaba, diye düşündüm. Adama sordum cevaplamadı. Sonra her seferinde deniz ne kadar azalırsa dalga ne kadar yükseliyor diye hesap edip ölçtük ve bu sefer 2 m dalga gelecek diye hesapladık. Sahiden de dalga gelip üzerimizden geçti. Yani uzun süre kalsa boğulurduk. Bu ne kadar devam edecek acaba diye korkmaya başladım.

Tekrar ölçtük azalan deniz miktarını, bu sefer öyle bir azalmıştı ki 25 m dalga gelecek dedi adam. Sahiden de ufukta devasa bir dalganın yaklaştığını gördüm. Hala uzaktaydı ama bir dağ gibi görünüyordu. Ondan bize doğru yağmur tozu gibi su damlacıklarının, dev bir bulutun fırlayıp geldiğini gördüm önce. Damlalardan önce de sanki bir patlamadan yayılmış gibi ani bir rüzgar duvar gibi çarpıp üzerimizden geçti, ayakta zor durdum. Yüzüme o damlalar çarptı, sanki yatay bir yağmur yağıyor gibi. Uyarı için şehirde alarm çaldı. Herkes dağlara kaçıyordu. Çok az zaman vardı. 15 dakika civarı. Bir yere gitmeyelim de yükseğe çıkalım dedik, sahilde sadece biz kalmıştık.

Yakınlarda bir otel vardı. En üst katına çıktık. Sahil şeridine paralel duran bir bina. Eski dekore edilmiş, duvarlarda kadife duvar kağıdı, koyu renkli. Yerlerde kadife halı, koyu kırmızı. Işıklar kapalı, elektrik yok. Duvarlarda şamdanlar. Bir iki tanesi zayıf bir ışık veriyor, dışarıdan içeriye ışık girmiyordu. Bulunduğumuz katta sahili gören bütün odaların önce pencerelerini kilitledik, sonra kapılarını kilitledik pencereler dayanmazsa diye. Arka tarafa bakan odaların da camlarını kilitledik. Ve arka taraftaki odalardan birine girip kapıyı da kapattık. Çok saçma ama böyle kurtulabiliriz sanıyorduk. Halbuki havalandırmadan bile içeriye su girebilir. Yine de denizin altında kalırsak dalga geri çekilene kadar bir şekilde içeriye su girmezse hayatta kalırız diye düşünmüştük. Pencerelerin basınca dayanacağını bile sanmıyordum ama başka çare düşünemedik.

Bizim gibi otelde kapalı kalan birkaç kişi daha olduğunu gördüm. Hepsi kendi odasına saklanmıştı. Bizim seçtiğimiz oda nedense diğer yerlerden daha güvenli gibi hissediyorduk. Koridorda bulduğum birkaç kişiyi de bizim saklandığımız yere götürdüm. Ama bir adam vardı o kötüydü. Odayı elimizden alıp sadece kendisi orada saklanmak istiyordu. Oksijen ve odadaki alan sadece kendisine yeter diye düşünüyordu. Herkesi yaraladı, üzerimize saldırdı, benim de başıma vurdu. Elinde çivilerle kaplı bir tahta vardı onunla vuruyordu. Başım ağrımıştı, ağzım burnum kanıyordu. Çok korktum, çocuklar vardı etrafta onlar da korkmuşlardı, onları kurtarmam lazımdı. Dalga da gelmek üzereydi, onun yaklaştığını havadaki basınçtan hissediyordum

Sonra ne oldu bilmiyorum. Ben uyandıktan sonra.

8 Temmuz 2023 Cumartesi

YARI YIL ÖZETİ



Deprem nedeniyle kitap okuma hızı düştü biraz. Yine de yılın ilk altı ayında 35 adet kitap okumuşum. Karin Slaughter, Lawrence Block, Jane Casey, Ayfer Tunç düzenli olarak kitaplarını okuduğum yazarlar. Göze çarpan kitaplar ise;

Kahramanın Sonsuz Yolculuğu-Joseph Campbell

Kıskançlık-Marcel Proust

Gönül-Natsume Soseki

Tutumlu Köpeğim-Bodo Schafer

Dünün Dünyası-Stefan Zweig

Osman-Ayfer Tunç


Geceleri film veya dizi izliyorum. İlk altı ayda 95 adet film izlemişim. Göze çarpanlar;

Güzel Bir Sabah (2022/Fransa)

Örümcek ve Kız (2021/İsviçre)

Causeway (2022/A.B.D.)

Yakın (2022/Belçika)

Kız (2018/Belçika)

Yüzücüler (2022/İngiltere)

Rye Lane (2023/İngiltere)

Hva Vil Folk Si (İnsanlar Ne Der?) (2017/Norveç)

Banshees of Inisherin (2022/İngiltere)

Aftersun (2022/İngiltere)


Dizilere gelince, yılın ilk altı ayında 53 adet dizi izlemişim. Avustralya, İtalya, Fransa, Romanya, Güney Afrika, Norveç, Danimarka, Almanya, Güney Kore, Avusturya, Pakistan, İrlanda, İsveç, İngiltere, A.B.D. dizileri. Göze çarpanlar ise;

Dead to Me (2019-2022/A.B.D./Suç komedisi ve dramı)

Waco (2018/A.B.D./Suç belgeseli)

Big Sky (2020-2023/A.B.D./Suç)

The Night Agent (2023/A.B.D./Casusluk, Aksiyon)

Liasion (2023/Fransa/Casusluk, Aksiyon)

Lidia Poet (2023/İtalya/Hukuk, Dönem/Biyografi)

Spy Master (2023/Romanya/Casusluk)

6 Temmuz 2023 Perşembe

KELİME OYUNU 116




Kelime Oyunumuz devam ediyor. Her hafta 5 adet kelime veriyoruz ve bu kelimelerin de içinde olduğu öykü, şiir, deneme benzeri bir yazı yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes 5 kelime verebilir.


Haftanın kelimeleri: Tuhaf/Hizmet/Hizmetçi/Kral/Yumak


VAİNA 34


Dokhair geçmişte Vaina ile olan büyük mücadelede en güçlü müttefikin hatta onu yakalamayı başaranın Rauba’nın babası Rahula olduğunu biliyordu. Onun muazzam gücü tek mirasçısı olan Rauba’ya aktarılmıştı. Bu nedenle Rauba ile görüşüp durumu onunla daha dikkatli şekilde ele almanın en mantıklı şey olacağını söyledi. Ancak Thara ona ulaşmanın imkansız olduğunu hatırlattı. Rauba, Vaâll ve onun emrindeki birkaç muhafız tarafından korunuyordu üstelik şimdi saray doktorları ile çevrelenmiş durumdaydı. Kimseye görünmeden görüşmek mümkün görünmüyordu. Ona ulaşmayı başarsalar bile Thara konuşmanın ne şekilde ilerleyeceğinden şüpheliydi. Rauba’da tuhaf bir şeyler seziyordu. Onun yakınlarında Vaâll’in oluşu bile bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamaya yeterdi. Herkes Vaâll’in Rauba’nın halefi olmasını bekliyordu ve bunun hızlanması için bir şeyler yapmıyor olmasını beklemek çocukluk olurdu. Dokhair “Onu maniple ettiğini mi söylüyorsun?” diye sordu. Ancak Thara halının desenlerine dalmış gibi görünürken yavaşça başını iki yana sallayarak “Bundan daha ciddi bir şeyler olduğunu düşünüyorum.” diye yanıtladı. Dokhair her ne oluyorsa kendi gözlerimle görüp anlamalıyım diye gizlice Rauba’ya ulaşma fikrinde diretti.

Thara arada sırada Lua’ya şüpheli gözlerle baktığı için sonunda Dokhair sebebini açıkladı. Lua baygınken o ve Ingrid hakkında konuşmuşlardı. Thara Lua’nın Ingrid’in ruhunu ve gücünü çalma niyetinde olmadığına ikna olsa da içindeki şüphelerden hemen kurtulması beklenemezdi. Yine de şimdilik onları ifşa etmeyeceğine söz vermişti. Aslında Ingrid hakkında konuşmak ve olanların ilk şahidi olarak açıklama yapmalarını sağlamak her şeyi hızlandırabilirdi ancak Lua ve Ingrid için bunun tehlikeli olacağını o da anlıyordu. Herkes Lua’nın onun güçlerini çalmaya çalıştığını veya Ingrid’in güçlerini paylaşarak yasaya karşı geldiğini söyleyip onlara zarar verirdi. Dokhair Lua’yı şimdilik Thara’nın hizmetine vererek gözlerden uzak tutmak istiyordu. Avcı olmayan birinin burada bulunmasının tek yolu hizmet ediyor olmasıydı çünkü. Thara toplantıda herkes onu gördüğü için sorun çıkabileceğini düşünse de kılık kıyafetini değişip hayli uzamış olan saç ve sakalını da diğer hizmetlilere benzetince arada kaynayacağını umuyordu. Bu değişikliklerin yapılması ve yeni kıyafetlerinin üzerine göre hazırlanması ayrıca görevler hakkında bilgi sahibi olabilmesi için en güvendiği hizmetçisini yanına çağırıp Lua ile ilgilenmesini istedi.

Bu sırada bir başka hizmetçi önemli bir haberi iletmek için izin isteyerek Thara’ya yaklaştı ve kulağına birkaç cümle fısıldadı. Kötü bir haber aldığı her halinden belli olan Thara hizmetçilerle beraber gönderdiği Lua dışarı çıktıktan sonra Dokhair’e dönüp “Kral Suava, bir anda kendinden geçmiş ve uyanmıyormuş. Ona ne olduğunu bilmiyorlar” dedi. Ülkede ciddi karışıklıkların çıkması an meselesiydi. Rauba’dan sonra şimdi de kral devreden çıkmıştı. Dokhair karmaşık düşünce yumaklarının içinde kaybolurken kaşlarını çatmış bir şekilde pencereden dışarıya dalıp gitti.