Sayfalar

10 Aralık 2025 Çarşamba

KIRILGAN RUHLAR

 



Kendimizi suçlamaya eğilimliyiz. Bir olay olur, kendimizi suçlarız, karşıdaki kişi de bizi suçlar, o nedenle de bir daha kendimizi suçlarız. Bu şekilde iki kez kendimizi suçlamış oluyoruz. Üstelik de karşıdaki kişi bizi suçlarken hatalıdır.

Diyelim ki, birini seviyorsun. O da seni sevdiğini söylüyor. Sana soruyor. Daha önce birini sevdin mi, diye. Sen de diyorsun ki, sevdim. Karşıdaki kişi, der ki, ben sadece beni sevdiğini sanıyordum. Sen başkalarını da sevmişsin. Suçlarsın kendini. Acaba, birine sevginin bitmesi bir suç mu veya bir arıza mı?

Hımm, ya ben acaba herkesi mi seviyorum ki? Karşıdaki kişi de der ki, sen önüne çıkanı seviyorsun. Sen zaten kendini suçlamıştın. Boş yere. Karşıdaki de suçlayınca sen bir daha kendini suçladın. Halbuki ortada bir suç veya hata da yok. Senin önceden birini sevmiş olman şimdi karşına çıkan insanı neden ilgilendiriyor ki?

Bizim ülkede böyle oluyor. İlişkiler çok hzlı gelişiyor ve bitiyor. Avrupa’da kişiler birbirlerine böyle sorular soramıyorlar. Herkesin hayatı kendine. Yargılayamazsın karşıdakini. Bizler bizim ülkede böyle sorulara cevap vermek durumunda kalıyoruz. Bir insan diğer insana kendi yaklaşıyor, seviyor, kendini sevdiriyor, sonra da sen herkesi seviyorsun diyor, örneğin. İki yüzlülük.

Duygularımızla mantığımızı bir düzene koyamıyoruz. Bu nedenle yanlış kararlar alıyoruz. Genelde bir kendini sevmeme, değer vermeme sendromu var. Bu durum herhalde ya aileden ya da arkadaşlarımızdan dolayı bizlerde ortaya çıkıyor. İnsanların hakkımızda düşündükleri şeylere çok takılıyoruz. Gururdan veya belki utangaçlıktan.

Diyelim kendimizi güzel bulmuyoruz. Veya sevilmediğimizi düşünüyoruz. Bir sohbette biri ben arkadaşlarımı güzel insanlar arasından seçerim dese içimiz ağlar. Veya birine mesaj yazdın, saatlerce cevap gelmedi. İşte zaten sevilmiyorum ben diye düşünüyoruz.

Duygusal, kırılgan bizim ilişkilerimiz, ruhlarımız. Çevreden gelen etkilere, tepkilere çok açık, her an zedelenebilirler. Ruhlarımızı bizler değil de belki melekler koruyor.

8 Aralık 2025 Pazartesi

3 KİTAP 3 FİLM 3 DİZİ




KİTAPLAR


KLEIN VE WAGNER

Hermann Hesse

YKY, 88 sayfa

Bozkırkurdu, Sidarta kitaplarının yazarı Hesse. Alman yazarın daha az tanınmış eserlerinden biri bu kitabı. Diğer romanlarına kıyasla incecik bir roman. Kısa roman. Doğu ile Batı düşüncelerini birleştiren yazar bu kitabını psikolojik bunalım geçirdiği bir dönemde yazmış. Bu nedenle de yazdıkları gerçek mi hayal mi o bile belli değil. Karmaşık zihni belli oluyor.

Devlet memuru gibi yaşayan bir adam her şeyi bırakıp uzaklara gidiyor, zimmetine para geçirerek. Yeni bir yaşam kuracak. Ancak, suçluluk da duyuyor. Bir yandan da suçluluk duygusuyla kendini bir katil ile özdeşleştiriyor. Hayata karşı da tepkisiz bir yandan.

Yazar, bu adamın hayatını, bunalımını, hayallerini ruh çözümlemeleri ve bilgelikle sunuyor bizlere. Not:4/4


KAYITSIZ ADAM

Marcel Proust

YKY, 45 sayfa

Kafka ile birlikte yirminci yüzyılın en iyilerinden kabul edilen yazarın, yaşadığı dönemde bir dergide yayınlanıp unutulan ve çok sonra yeniden keşfedilen bir kısa öyküsü. Öykü, yazarın Swann’ın Aşkı adlı romanının bir ön özeti gibi. Aşklar, balolar, giysiler ayrıntılı bir dille anlatılıyor. Zaten Swann’dan çok önce yazmış bu öyküyü. Not:4/4


BEAUTIFUL WORLD, WHERE ARE YOU?

Sally Rooney

Faber, 337 sayfa

Güzel Dünya, Neredesin? Yazarın, ünlenen romanı Normal İnsanlar’dan sonra yazdığı bu roman diğerine göre daha sürükleyici, keyifli. Rooney, günümüzün insanlarını ve ilişkilerini anlatıyor. İngiltere’deki, İrlanda’daki. En güncel yazar belki de.

Diğer romanda olduğu gibi bu romanda da İngiliz tarzı insan ilişkileri, aşklar, hayatlar bulunuyor. Bu kez iki kız arkadaş, Elileen ve Alice, birbirlerinden uzakta düzenli olarak birbirleri ile yazışıyorlar, hayatlarını anlatıyorlar birbirlerine, ikisinin de işi sanat ile ilgili. Bir süre sonra ikisinin de düzenli ilişkisi oluyor. Bu romanda bol miktarda mizah da var. Yazar, bir tür günümüz yaşantısını karikatürize etmiş. Not:3/4


FİLMLER


RMN

Cristian Mungiu, 2022, Romanya

Mezuniyet, 4 Ay 3 hafta 2 Gün gibi filmlerin bol ödüllü yönetmeninden yine aynı etkileyicilikte bir film. Transilvanya’da bir köy. Köyde Avrupa ve Afrika’dan her türden göçmen yaşıyor. Herkes de burası bizim ülkemiz diyor. Diğerlerine git diyorlar. Göçmenlik, ırkçılık filmi. Not:4/4


RIEFENSTAHL

Andres Veiel, 2024, Almanya

Biyografik tarih belgeseli. Nazi döneminde sinema oyuncusu ve yönetmeni olan Leni Riefenstahl’ın yaşamı. Hitler’in isteğiyle onun yanında durup faaliyetlerini filme alan yönetmen Nazilikle suçlanıyor ancak o bir Nazi olmadığını sadece sanatçı olduğunu savunuyor. Yönetmen daha sonra doğa ve insan belgeselcisi oluyor. Etkileyici bir kişilik ve yaşam. Not:4/4


INSHALLAH WALAD

Amjad Al Rasheed, 2023, Ürdün

İnşallah Erkek Olur. Ürdünlü bir dul kadın, evden atılmamak için bir erkek çocuğa hamile olduğunu söylemek zorunda kalır. Ürdün ataerkil miras kanunlarından dolayı. Her yönden unutulmaz bir film. Not:4/4


DİZİLER


GINNY & GEORGIA

Birkaç sezondur devam eden Amerikan komedi dizisi. Bir anne kızın komik hayatları. Özellikle anne oldukça renkli, anı yaşayan, eğlenceli bir karakter. Kız ise ergen zaten. Keyifli dizi. Not:3/4


HE HAD IT COMING

2025 Avustralya gençlik dizisi. Üniversite öğrencisi iki kız. Birbirinden farklı ve tuhaf kızlar. Okulun önündeki heykele zarar verirler. Kimin yaptığı anlaşılmaz. Ardından da okulun gözde erkek sporcularından biri kaybolur. Bu ikisinden şüphelenirler. Okulda zorbalık, ırkçılık, feminizm gibi konuları işleyen komedi dram. Not:3/4


LANDMAN

İkinci sezonu devam eden, üçüncü sezon onayını da alan Amerikan çağdaş western dizisi. Yönetmen Taylor Sheridan’ı Yellowstone dizisi ile tanıyoruz. Oyuncular da Billy Bob Thornton, Ali Larter, Demi Moore, Sam Elliot.

Sheridan, bu kez büyük baş hayvancılık yerine Teksas petrol dünyasını anlatıyor. Petrolcülerin, ailelerin yaşamları, dramları, işin tehlikesi. Başrolde Thornton, bir petrol problemleri çözücüsü. Yellowstone kadar iyi bir dizi. Not:4/4

4 Aralık 2025 Perşembe

ARALIK

 


Aralık gelir. Kapıyı yeni yıla aralık bırakırız. Kış gelir. Kar gelir. Yağmur gelir. An gelir can gelir hayata. Sonra kış geçer. Hayat devam eder. Hayat geçer. Bazen zarif, estetik bazen dramatik, bazen tam komedi.

Keşke hayatımızın senaryosunu yazabilsek. Hayat bir kamera olsa mesela önünde oynamak da zor olurdu. Hayat kot değil ki kombinleyebilelim. Bir tweet kadar da kısa imiş. Bir epik destan gibi yaşamak da güzel olabilir, düşük bütçeli bağımsız bir film gibi özgür de. Beğenmediğimiz sahneleri montajda atsak ne güzel olur.

Aralık yani havanın soğuma zamanı işte. Kış mevsimi normali. Mevsim normalleri. Bizler de normal olalım tabii ki. Örneğin, kış mevsimine hazırlık olarak hayat bakiyemiz yeterli olmalı. Hayat zayıf bakiyeleri kabul etmiyor. Mevsimlere de anormal olmamalı. Hayat anormallerini kaldırmıyor hayat. Bakiyemiz yetersiz olunca bir hayat adaptörü lazım oluyor.

Kışa girerken enerji lazım, neşe, heyecan lazım, hayat canlandı, etkinlikler başladı. Tahlil yaptırmalı, hayat değerlerimiz düşmüş ise enerji takviyesi lazım. Ruh masajı, ruh marinesi ile kışlık ruh yapalım. Süperfresh olur ruhumuz.

Yeni yıl psikolojisi de geliyor yakında. Yeni yıl kararları zamanı. Yeni yıl masumiyet, saflık, ısınmış yürekler, kırılmamış kalpler getirsin. Günahlar yalanlar olmasın. Beyaz kar gelsin, beyaz yalanların bile üstünü örtsün.