Pandemi ve ekonomik kriz dönemi biz şehir insanları artık şehir zombileriyiz. Şehirlerde yaşamaya devam eden, şehirden uzakta sahil veya orman banliyölerinde iş veya ekonomik nedenlerle oturamayan, şehire bağımlı olan insanlar artık şehir zombisi olarak tanımlanıyor.
Şehir dışında doğada olan insanlar daha rahat evlerde yaşıyorlar. Bahçe, tarla, hayvanlar, çiçekler arasında. Bu evlerde tabii ki depolar, kilerler, ambarlar oluyor. Ekip biçiyorlar. Yumurta, sucuk, ebegümeci elde edebiliyorlar. Maske takmaya da gerek yok. Metrobüs yok. Ot bile yiyebilirler zorda kalınca. Dünyanın her köşesindeki durum bu.
Ekonomik kriz ağırlaşınca, artınca, şehir zombileri önce marketlere saldıracaklar, talan edecekler. AVM’leri talan edecekler. Yani bizler yapacağız bunu. Daha sonra komşuları talan edeceğiz. Herkes birbirine saldıracak, ekmek için, belki evler önünde kuyruğa gireceğiz, bir apartmanda bir ev stok yapmışsa kuru etleri, kuru bamyaları.
Biz şehir zombileri, şehirlerde işimiz bitince işte şehirlerin çevresindeki o evlere doğru gideceğiz. Tabii herkes dağılacak, belki her eve başkaları saldıracak, önce üç beş kişi, sonra yine üç beş kişi daha.
Bu nedenle evlerinde gıda stoğu olan ve şehir dışında yaşayan bu mutlu azınlık, şehir zombilerinden korunmak için önce sığınaklar, sonra da evlerinin önünde tepecikler, çukurlar hazırlayacaklar. Silah ve kurşun da tabii. Bu nedenle evleri belki hafif yüksekte almak, inşa etmek daha faydalı. Çok eskiden tepelerde yapılan kaleler gibi. En iyisi dağ evi.