21 Ağustos 2016 Pazar

DİZİ LİSTESİ





Yaklaşık olarak son 2 yılda izleyip bloguma yazdığım dizilerin listesi. 

Kore

My Friend is a Gumiho
I Hear Your Voice
Kill Me Heal Me
It’s Okay That’s Love
She Was Pretty
The Healer
Cheese in the Trap
Oh My Venüs
You Are  All Surrounded

Polisiye

The Wire (A.B.D.)
The Mentalist (A.B.D.)
Bosch (A.B.D.)
The Fall (İngiltere)
How To Get Away with Murder (A.B.D.)
True Detective (A.B.D.)
Happy Valley (İngiltere)
The Americans (A.B.D.)
Den Som Draeber (Danimarka)
Forbrydelsen (Danimarka)
Bron/Broen (İsveç)
Cold Case (A.B.D.)

Yerli 

Med Cezir
Kardeş Payı
Serçe Sarayı
Kara Ekmek
Şubat
Kördüğüm
Göç Zamanı

Çizgi/Animeler

I Me My Strawberry Eggs
Gumball
Metal Simyacı

Çeşitli

24:Live Another Day (A.B.D./Aksiyon)
Arrow (A.B.D./Aksiyon)
Hart of Dixie (A.B.D./Romantik Komedi)
Hell on Wheels (A.B.D./Western)
Borgen (Danimarka/Politika)
How I Met Your Mother (A.B.D./Romantik Komedi)

19 Ağustos 2016 Cuma

YANİ SADE




Sade ve Derin'i hazırlamaya 2013 Ağustos'ta başlamıştım. Ramazan Bayramı'nda, yaklaşık üç ay sürmüştü. Ocak 2014'de piyasaya çıkmıştı. Derin Mavi'deki şiirleri yazmaya 2014 Temmuz'unda, Ramazan ayında başlamıştım. O da üç ay sürmüştü. Ocak 2015'te piyasaya çıkmıştı. Frambuazlı Hayat'ı 2014 Sonbaharda yazmaya başlamıştım, Ekim, Kasım, Aralık, üç ay sürdü. 2015 Ağustos'unda çıkmıştı piyasaya. Yani'yi ise 2015 Sonbaharda yazmaya başlamıştım, Ekim, Kasım, Aralık, o da üç ay sürmüştü. Ocak 2016'da piyasaya çıkmıştı.

Son zamanlarda kitaplarımı okuyan birkaç arkadaşımızın yazılarının linkleri:

AHU KADER (Sade Ve Derin)


ÇALIKUŞU ÇAKILTAŞI (Yani)


MİNİK MİNİ (Yani)

8 Mayıs 2016 Pazar

YANİ SADE



Bazı arkadaşlar isim takmışlar. Deep'in birleştirici gücü, diye. Arkadaşlarımı tanıtıyorum ya hep, ayrıca birçok arkadaşımı da bir araya getiriyorum. Gidiyorum, ay onunla tanışsana, ikiniz de şu yönden anlaşırsınız, ikiniz de şurdasınız gibi, bloglarda gezip birçok arkadaşımı birbiriyle tanıştırıyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. İyi insanlar tatlı insanlar bir araya gelsin, mutlu olsun, ben de olayım iştee.

Bir de, blog yorumlarında hani neşeli, canlıyım ya, gerçekten de okurken çok heycanlanıyorum yazıları, içim kaynıyor, o nedenle hep enerjik yorum yapıyorum. Ayrıca, yazmayan arkadaşlarımı da yeniden yazdırıyorum. Sevgili Engin Ergin, Deeptone enerjisi adını takmış. Belki de evet Deep'ten gelen enerji buuuuu.

Yeni kitabımı ilk okuyan arkadaşlarım da var tabii.

ÖZLEM BERBEROĞLU ÖCEANNE

İlk yazan o oldu son kitabımı. üstelik, doğada nefis fotolar da çekmiş. Onların hepsini web siteme ekleyeceğim bir ara.


EREN O.

Eren de zaten kitaplarımın en hızlı okuyanlarından hep. O da şeker şeyler söylemiş.


DİLEK EREN

Dilek de tüm kitaplarımı en hızlı okuyanlardan zaten. Neşeli olduğunu söylüyor son kitabın.


ENGİN ERGİN

O da ilk kitabımı yeni okudu ve kısaca yorumladı.


Kitaplarımı okuyan ve yazan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim ki. Kitaplarım sonuçta siz arkadaşlarım için.

8 Nisan 2016 Cuma

SADELİ FRAMLI MAVİ



Arada bir kitaplardaki yazıları nasıl yazdığımla ilgili yazınca arkadaşlarımın hoşuna gidiyor. Örneğin, Frambuazlı Hayat adlı kitabımdaki "Sen ve Neva" adlı denemeyi nasıl yazmıştım? Ilgın Olut'un "Neva" adlı romanını çok severim. Birkaç yıl önce okuduğumda romanın içeriği çok etkilemişti. Hatta, Ankara'ya iş için gittiğimde romanın bazı sahnelerinin geçtiğini düşündüğüm Hacettepe Tıp Hastanesine gidip o mekanlara bakmıştım. İki kahramanın sohbet ettiği yerlere. Sonra, bir gün İstanbul'da Kabataş'ta trama bindiğimde (tramvay yani), bir kız gördüm, cama başını dayamış, dudağını ısırıyordu ve elinde "Neva" adlı roman vardı. Kaptırmış okuyordu. İçimden sırıttım, tamam senin adın "Neva" olsun ama sonun onun gibi olmasın, dedim. O anda, Neva okuyan Neva adlı bir kız ile ilgili bişi yazayım dedim, sonra da o gün yazdım işte. Hayal ürünü, diğer tüm yazdıklarım gibi.

Yine aynı kitaptaki "Gül Kılıç ve Flüt"ü ise şöyle yazdım. "Derin Mavi"de bir insanla şeytanın karşılaşmasını anlatan üç öykü vardı. Farklı ortamlarda karşılaşıyorlardı, ikisi de birbirini yenmek istiyordu. Bu kitapta da bu ikisini bir karşılaştırayım ama öykü olmasın, insanın ağzından bir deneme olsun bu, dedim. Burda yine insan, şeytanı yenmeye çalışıyor.

"Dilek Fenerindeki Ruhlarımız" ise, şöyle oldu. Yaz sıcağında, deniz kıyısında dolaşırken, Beşiktaş civarında, zaten Beşiktaş, Kadıköy, Galata, Nişantaşı, nerdeyse bu dört semtin dışına çıkmıyorum, dilek feneri gördüm, çok sıcak. Ayy dedim, şimdi şu fener ruhumu alsın yukarı götürsün biraz da serinleyim, dedim. Düşünce buydu, hepsi bu. Tam balık pazarının orlarda dolaşıyordum, midye tava yemiştim kolayla, Beşiktaşlıların oturduğu kafelerin olduğu sokakta yürüyordum. Akşamdı. Sonra da, iskelenin önünden otobüse binip Cevahir AVM durağında indim. Eve gidince yazdım hemen. Ama yazarken, yazının içine ev dekorasyonu, moda filan girdi. Ruhları yazarken hep mutfak, ev, bahçe dekorasyonu gibi yazmayı seviyorum ya, işte ruh makası, ruh etajeri gibi lafları seviyorum ya. Metafor hep bunlar metafor.

Şimdi de son aylarda, ilk üç kitabımla ilgili olarak blog arkadaşlarımın yazdığı yorumların linklerini vereceğim.

SEVDA ŞAHİN   (Derin Mavi)


NEŞELİ KİTAP VAGONU (Frambuazlı Hayat)


BİR POŞET KİTAP (Sade ve Derin)


JYSRA REÇANİ (Frambuazlı Hayat)


İREM YAĞIZEL (Frambuazlı Hayat)


CALİMERO (Frambuazlı Hayat)


MİNİK MİNİ (Sade ve Derin/Derin Mavi)


Hepimize huzurlu neşeli bir haftasonu olsun.

Not: Bu yazıların öncekileri yanda arşivde "Deeptone Kitapları" başlığında. Bu yazının fotosunu ise ben çektim. Son günlerde elimdeki kitapları, bir çaycıda çay içerken taburelerin üstüne koydum çektim. Genelde arkadaşlarımın çektiği fotoları koyardım. Bir kez de böyle oldu işte. "Yani" adlı kitabımla ilgili yorumları daha sonra yayınlıycam. Unuttuğum yorumlar varsa arkadaşlarım söylesin, eklerim ki.

15 Şubat 2016 Pazartesi

YENİ KİTABISIM "YANİ" YAAA!




YANİ

Deep Tone

Ayyyyy işte düşünüyordum yeni kitabı 14 Şubata denk getirmeyi. İlk iki kitap aynı günde çıkmıştı. 21 Ocak mıydı 23 Ocak mıydı ikisi de şimdi unuttum. Üçüncü de 5 Ağustos idi sanırsam. Ama dün değil de bugün çıktı yani kitasıbım YANİ.

YANİİİİİ bu kitabım sislereee Sevgililer Günü hediyesiii olsuuun.

Bu kez bir öykü kitabısı. İlk kitap kurgu dışı, ikinci kurgu, üçüncü kurgu dışı, dördüncü kurgu YANİ. Hem de bu seferisinde uzun öyküler var. Eskiden kısa öyküler yazardım, 1-2 sayfalık. Bu kez uzun öyküler oldu. 5-10 sayfalık.

Bu kez diğerlerinden daha eğlenceli, renkli öyküler. Ve diğerlerinden biraz daha kalın bir kipat. Yaklaşık 225 sayfada 45 öykü var. Bu kitap da yine siz arkadaşlarım için. Yazılarımı sevenler için bir tadımlık oluyor. Atmosfer aynı yine.

Şimdiye dek kitaplar Üç Güzeller idi. Mitolojideki Üç Güzeller. Sade Mavi Fram. Şimdi dördüncü kız ile birlikte isimleri "Dört Yapraklı Yonca" yaniiii.

Kitap bu akşam nete girdi. Ben de idefiksde gördüm. Birkaç gün içinde nette bütün sitelerde satışa çıkar sanırım. İlk kitabın kapağını yayınevi tasarlamıştı, ikinci ve üçüncü kitapların kapaklarını ben tasarlamıştım. Bu kitabın kapağını da yayınevi tasarladı. Aslında ben de tasarladım ama yayınevinin neşeli tasarımını sevdim kabul ettim.

İlk kitapta arka kapak yazısı kitabın içinden seçtiklerimdi. İkinci kitapta kapak yazısını özel olarak kapak için yazmıştım. Kitabın içinde yoktu. Üçüncü kitapta da kapak yazısını özel olarak ayrıca yazdım. Kitabın içinde yoktu. Şimdi dördüncü kitapta da kapak yazısını ayrıca yazdım. Kitapta yok onlar da.

Bu kitabın içeriğini Ekim-Kasım Aralık aylarında yazdım. Yılbaşı günlerinde bitirdim.

Umarım bu kitabımı da okumak isteyenler mutlu olurlar okuyunca. İstedikleri zamanlarda açıp birkaç sayfa okuyup gülümserler. Öyküler, hepsi birbirinden bağımsız ama aynı zamanda birbirlerini izliyor. Herhangi bir öykü açıp okunabilir. Yanii, hem tekil öyküler hem de kendi içlerinde bir konsept de var.

İşte ha büüleeee :)

Ek Notlar: (17 Şubat)

-İlk iki kitabımı çıkaran yayınevi, nette, idefiks ve dr ile çalışıyor ve hepsinin adını bilmediğim diğer net kitapçıları ile. Üçüncü ve dördüncü kitaplarımı çıkaran yayınevi ise idefiks ve dr ile çalışmıyor, kitap yurdu ile çalışıyor ve hepsinin adını bilmediğim diğer net kitapçıları ile. Aslında tabii yayınevlerinin anlaştığı dağıtım şirketlerinin anlaştığı net kitapçıları oluyor bunlar. Ama bütün kitaplarım nette bulunmakta, belki farklı yerlerde olsalar da, Arkadaşlarım, okuoku, N11, pandora, insancıl.com, babil gibi birçok farklı net kitap sitesinden alıyormuş kitaplarımı.

-Kitaplarımı kitapçılara gidip almak durumu şimdilik pek yok. Dağıtım şirketleri, kitapçılara dağıtmıyor. Ancak, kitapçılar dağıtım şirketlerinden talep ederse dağıtım şirketleri götürüyor o kitapçılara. Kitapçılardan almak isteyen arkadaşlarım, herhangi bir kitapçıya gidip en yakındaki, kitaplarımı sipariş ederse o kitapçı getirtir ve arkadaşım da gidip kitapçıdan kitabı teslim alabilir.

-Biliyorsunuz, kitaplarım siz blogçu arkadaşlarım için. Biz burda biz bizeyiz. Kitaplarımı sizler dışında duyan bilen hiç yok. Benden kitap isteyen blogçu arkadaşlarım oluyordu. Ben de arkadaşlarım için kitap çıkarıyorum işte. Başka okuyan yok zaten kitaplarımı.

-İlk kitabımı yaklaşık 150 civarı blog arkadaşım aldı. İkinci kitabımı da 100 civarı blog arkadaşım. Üçüncü kitabım da ağustostan bu yana yaklaşık 50 arkadaşım tarafından alındı. Kitaplarımın satışı işte bu kadar. Ayrıca, kitaplarımdan hiç para kazanmıyorum. Yayınevleri kazanıyor. Kitap çıkarmak manevi bir huzur veriyor sadece. Buradaki arkadaşlarımı mutlu etmem huzuru ve heyecanı, neşesi, sevgisi. Maddi hiç bir kazancı yok. Yükü var sadece. Kitap çıkarmak isteyen arkadaşlarım bunu sadece ruhsal doyum için yapsınlar.

-Kitaplarıma ben de sizinle aynı uzaklıktayım. Ben de kitabımı almak isteyince yayınevini arıyorum soruyorum, nerde var diye, hangi net kitapçılarında ve yürüyerek girip alabileceğimiz hangi kitapçılarda var diye.

İşte böyle şimdilik. Birkaç gün bekliyorum tüm blog arkadaşlarım görsün diye bu yazımı. Sonra başlıycam yine hergün yazmaya :)