20 Kasım 2021 Cumartesi

MALEZYA DİZİLERİ 4



BLACK

Malezya dizileri genellikle aşk, evlilik, aile, dram, komedi konulu oluyor. Bu dizi ile çizgi dışına çıkmışlar. Fantastik dizinin konusu son zamanlarda izlediğimiz Kore fantastik dizilerine benziyor. Bu dizi de zaten Kore uyarlaması. Başka dünyalardan bir ölüm meleği, bir tür hayalet gelir dünyaya, bir misyon ile. Misyonu daha önce gelen insanları bulmaktır. Bir dünyalı kız ile tanışırlar, sonra da birlikte çözülmemiş davaların peşine düşerler. Ağır tempolu dizi. Not:3/4




DAN CALONNYA ADALAH

And The Nominees Are

Dizinin ismi, ve şimdi koca adayları, anlamına geliyor. Kısa, beş altı dakikalık bölümlerden oluşan komedi dizisi, Web dizilerinden. Genç bir kıza annesi baskı yapar, evlenmesi için, ona adaylar bulur, kız hiçbirinden hoşlanmaz. Kendisi evlilik sitelerinden adaylar bulur, adaylarla buluşsa da onları da beğenmez. Eğlenceli, hafif dizi. Not:3/4




HATİMU SEDİNGİN SALJU

Kalbin Kar Kadar Soğuk

Tipik Malezya aşk, evlilik, aile dramı. Yeni dizilerden.

Rania’yi nişanlısı terk eder, Rania’nın kalbi kırılır. Oğlu olan başka bir anne, Rania’yı beğenir ve oğluna almak ister, oğlu Arman ile Rania bir zamanlar okul arkadaşı da olmuştur, Arman’ın hoşuna gider bu fikir, Rania ise hala çekimserdir. İkisi evliliğe doğru giderken, Arman’ın erkek kardeşi de Rania’ya aşık olur ve abisinin işini bozmaya çalışır.

Her zamanki keyifli Malezya dizilerinden. Not:4/4

18 Kasım 2021 Perşembe

KÖTÜLÜĞÜN KAYNAĞI

 




İnsan nötr doğar. Çevre onu şekillendirir. Deneyimlerden elde edilen özellikler olabilir. Kötülüğün kaynağı, insanın kendisi ama çevre etkisiyle. Çevreden kastım, sadece yaşadığı yer değil, aile de bir çevre. Açlık, yoksulluk, kötü yönetilen bir ülke, cehalet de çevre etkisi.

Doğuştan katil diye bir kavram yok, psikoloji konusu bu. Beyinde bir sorun vardır veya kötü bir aile. Seri katillerin beyinleri incelendiğinde onların beyin yapısının farklı olduğu çıkmış ortaya. Katil olmak için doğmuyorlar tabii. Beyinde birtakım hücreler bozuk oluyor ve beyin sıkıntıları saptanamadığı için büyürken doğru yetişmiyorlar.

Tabula Rasa var. Doğarken zihnimiz boştur, düşüncesi. Boş beyinle doğuyoruz. Sadece açlık duygusu var başta. Sadece yemek arıyoruz bir de anneden güven duygusu. Diğer duygular sonra keşfediliyor. Bazı duygular yeterince doyurulmazsa veya öğrenilemezse sorunlar çıkmaya başlar. İyiliği öğrenemeyen bir çocuk, şefkat, sevgi bilmeyen veya bunu algılayamayan bir çocuk kötülüğe yönelebilir. Çünkü kötü olmak kolay. Uyumlu olmak zor olabiliyor çocukken, topluma uyum göstermek de bir beceri çünkü.

Çocukken kimse hayvanların da canı olduğunu anlatmasa bize, karınca incitme demese, nerden bileceğiz! Adam öldürmek günah ve yasak diye korkunç bir şey diye bir kavram öğrenmesek, serbest olsa öldürmek. Canını sıkanı öldürsen, toplum o şekilde olsa, çocukken bunlar öğretilmese.

Ama ailemiz bize sevgiyi öğretir başta, yaşamın kutsallığını, karıncaların canı olduğunu öğreniriz. Seri katillerin bir çoğunun empati yapan kısmı yok beyinlerinde, bir çoğu da travmalı bir çocukluk geçirmişler. Birçoğu da iyi duyguları öğrenmeden büyüdüğü gibi cezalardan korkmama sebebiyle de istediğini yapabiliyor.

Ayna nöron diye bir şey var alnımıza yakın bir yerde. Aşırı empati yapan insanlarda çok fazla imiş bu nöron sayısı. Araştırılan seri katillerde bu yokmuş, şaşırtıcı. Karşıdaki kişinin acı çektiğini anlayamıyorlarmış. Hatta bazı seri katiller kendilerine de zarar veriyor, hiç acı çekmeden. Bazı insanlarda ise derimizde acıyı hissetmemizi sağlayan sinir hücreleri olmuyor.

O yüzden kolu kesilse canı acımıyor ve başkasında da acı çeker diye algılamıyorlar, bilmediklerinden. Bunlar tabii hastalık veya beyin hasarı nedeniyle oluyor. Ama sevgisiz ve travmalı olarak büyüyünce kötülüğe eğilimi olanlar daha çok bu dünyada.

Urartularda çocuk kurban etmek normaldi, kültürleri bu idi, hiç kimse çocuğunu kurban olarak verirken acı çekmiyordu. O toplumda olsak buna kötülük diyemezdik. Toplum öyleydi ve bunu öğrenerek büyüyorlardı. Bu da çevre etkisi.

16 Kasım 2021 Salı

YDS-KPSS DÖNGÜSÜ





YDS, YÖKDİL ve KPSS sınavları çok kişiyi ilgilendiriyor. Üniversite mezunları bu iki sınava giriyor. KPSS, işe girebilmek için, devlette, en önemli amaç düzenli maaş tabii. YDS de aynı şekilde, üniversite mezunları akademisyen, araştırma görevlisi, öğretim görevlisi, okutman olmak yani okulda kalmak için mezunların girdiği sınav. Bu da yine düzenli maaş anlamına geliyor. Ayrıca, akademisyen maaşı daha yüksek, 8 000 TL civarında, devlette öğretmen maaşı ise yaklaşık 5 000 TL civarında.

YDS ve YÖKDİL sınavları yaklaşık Nisan ve Eylül’de yapılıyor, KPSS ise Temmuz civarında. Binlerce mezun giriyor bu sınavlara, iş bulabilmek için. Bu sınav tarihleri yüzünden bir döngü oluşuyor, sınava girecek kişiler, hangisi için çalışacağına karar veremiyor. KPSS’ye girecek adaylar, bölümlerinin durumuna göre bazen 20-30 ders çalışmak durumundalar. Bunun için de aylarca çalışmak gerekiyor. Bu durumda Temmuz’da sınava girecek bir aday Nisan’daki YDS’ye girmekten vazgeçiyor. Çünkü, YDS için de çalışması gerekiyor. Yine Temmuz’da KPSS’ye girecek aday, Eylül’deki YÖKDİL’e girmekten de vazgeçiyor. Ya da Nisan’da veya Eylül’de dil sınavlarına girmek isteyen adaylar da Temmuz’daki sınava girmekten vazgeçiyorlar.

Çalışmak gereksinimi nedeniyle vazgeçiyorlar. Mezunlar genellikle okul bittikten sonra dil çalışmaya, öğrenmeye başlıyorlar ya da çalışmaya karar veriyorlar. Sınava ve işe girmek için. Sıkı bir çalışma ile, dil bilmeyen bir mezun, belki altı ayda İngilizce veya başka bir dili öğrenebilir ve ardından da sınavlar için hazırlanabilir. Dil sınavları için de bir süre soru çözmek üzerine çalışmak durumundalar. Yani, çalışmak için süre gerekiyor. KPSS için de aynı şekilde aylarca çalışmak gerekiyor.

Bu durumda, mezunlar, yıl içinde YDS, YÖKDİL mi çalışayım yoksa KPSS mi çalışsam diye kararsızlığa düşüp, bunlardan birine çalışmaya başlıyorlar, genelde geç karar verdikleri için başarısız olabiliyorlar. Böylece her iki sınavdan da geçer not alamayabiliyorlar. Sonra da keşke diğerine çalışsaydım diye üzülüyorlar. Bu şekilde, yıllarca, örneğin dört beş yıl boyunca aynı döngüde kalıp ne dil sınavından ne de işe girme sınavından geçemiyorlar. Yüksek veya doktora için dil sınavından en azından 55 almak gerekiyor. KPSS için de bölüme göre 80-90 gibi bir not almak durumundalar.

Bu açıdan bakınca, mezunlar belki, mezuniyetten sonra, belki sınavlardan birine öncelik verip önce onu çalışmalılar. Örnekse, önce dil sınavını halledip akademisyen olma hakkını kazanabilirler. Sonra da gelecek yıl, KPSS’ye girebilirler.

11 Kasım 2021 Perşembe

GİZLİ FORMÜL

 




Anneannemin evine gittiğimde buzdolabından kiraz, bezelye, salça aşırıp yerdim, çocukken. Konserve çiğ bezelye yemeyi de severdim. Teoman ile evlenmeyi hayal ettiğim zamanlar.

Çiğ köfte yoğururdu. Karpuzu çok ince dilim halinde kesip verirdi bana, öyle yemeyi sevdiğim için. Boşnak böreği, Arnavut böreği, çok iyi yapar zaten hep. Buzlukta dondurma yapardı bana. Meyve suyu, karpuz suyu, sütle ezerdi biraz, küplere koyup dondururdu. Vişne suyu, muzlu süt de dondururdu, biraz da şeker vanilini. Süt vanilin muz. Sütle kavun veya. Böğürtlen, kakao.

Hep anneannem gibi yemek yapmaya özendim. Eli çok iyi onun. Ona sorduğum zaman, o da annesinden öğrendiğini anlatırdı. Ama bunu gizlice yapmış. O zaman eskiden, anneannem küçükken, anneannemin annesi gençken, iki katlı ahşapmış galiba evleri. Alt katta misafir odası, salon, mutfak varmış, ahşap merdivenle çıkılan ikinci katta da iki yatak odası, biri büyüklerin, biri küçüklerin. Altta mutfaktan bahçeye çıkılırmış, tuvalet bahçedeymiş, üst kattan da bahçe terasa çıkılırmış. Bahçede yağ tenekelerinde çiçekler varmış.

Anneannem, annesinin nasıl yemek yaptığını öğrenmek istermiş hep, komşular da öğrenmek istermiş ama o söylememiş hiç, yaşlanıncaya dek. Mutfakta hep yalnız yemek yapmış. Anneannem yanına girememiş hiç.

Buna bir formül bulmuş, üst katta, alt kattaki mutfağın tavanına bir delik açmış, ufak delik, üstünü de kapatırmış zaten, ordan hep izlemiş annesini. Özellikle tatlılarda, kurabiyelerde iyi izlemiş, defalarca izlemiş, hep notlar almış.

Böylece, usta olmuş tabii. Ben de hep anneannem gibi yemek yapmaya özenirim. Ben de diyorum ki acaba gizlice anneannemin mutfağına kamera mı koysam?

9 Kasım 2021 Salı

RÜYA





Doktorlar kollarımdan yakaladılar. Kaçmaya çalıştım. İzin vermediler. Kemiklerin senin değil, sana yanlış vermişler, onları çıkarmamız lazım dediler. Bana bunlar yerine balık kemiği takacaklar, sonra da suya atacaklar.

Delirdiniz mi dedim, yüzme bilmiyorum, boğulurum. Çok sinirlendim. Kemiğe değil de suya daha çok sinirlendim nedense, tek sorunum buymuş gibi. Ama beni dinlemediler. Onlar beni çekiştirirken uyandım neyse ki.

………………

Yeni taşındığım evde eşyaları düzenlemeyi bitirdim. Kuzenlerim var iki tane, erkek kardeşler, hiperaktif ve kavga dövüş küfür seven çocuklardı küçükken. O küçüklük halleriyle gördüm onları, ziyaretime geldiler. Asla laf dinlemeyen belalı çocuklardı. Üzerimden aşağıya, cam silmek için kullandığım, su kovasını devirdiler. Yeni temizlediğim yerleri çamur ettiler. Her yeri dağıttılar ve bir şeyleri parçaladılar. Alaylı konuşup dalga geçtiler bir yandan da.

Sinir krizi geçirdim valla. Dur diyordum hiç durmadılar. En son kendimi odaya kilitlemek istedim. Bu sefer de kapıya dayandılar beni gıcık etmek için. Sinirden ağlarken uyandım.

…………..

Birkaç melek grup halinde uçmaya başladık. Bir ekibiz ya bize görev verilmişti. Her meleğin görevi ve misyonu farklıydı.

Ben yeni bir melektim, düzgün uçmayı beceremiyordum. O yüzden gidip bir ağaca çarptım ve orada asılı kaldım. Kanatlarım dallara takılı kaldı, kuş gibi çırpındım. Kimse de beni indirmedi, beni bırakıp gittiler, arkalarından seslendim durdum, hiçbiri umursamadı. Belki de bana bir şeyler öğretmek istiyorlardı, sınav gibi.

5 Kasım 2021 Cuma

5 KASIM

 





5 Kasım, popüler kültür açısından önemli, unutulmaz bir tarih.

Geleceğe Dönüş film serisi, dünya üzerinde en sevilen filmlerden, çok kişinin sürekli eğlence aracı, öyle ki, bu filmi, 50 kez, 100 kez izleyenler var.

Film, 1985 yılında piyasaya çıktığı için, öncelikle tam 30 yıl öncesi düşünülmüştü. 1955. Filmi yazan iki yazardan birinin babası 5 Kasım 1955’te ölmüştü, 5 Kasım 1922’de doğmuştu. Bir film daha çekilirse bu 2015’te olacaktı.

Bu nedenle, başroldeki oğlan Marty, ilk kez geçmişe gittiğinde 5 Kasım 1955’e gitti. Ayrıca, deli doktor Emmet Doc Brown zaman makinesinin temelini 5 Kasım’da attı.

Bunun yanında, V for Vendetta filminde asi V, parlamento binasını 5 Kasım’da patlatıyordu. 5 Kasım, asilik tarihi yani, başkaldırı tarihi. V’nin taktığı maske de İngiltere tarihinden asker Guy Fawkes’ın yüzü. O da tam dörtyüzyıl önce parlamento binasını patlatacaktı. Ama yakalanıp idam edilmişti.

Geleceğe Dönüş, eğlenceli, Vendetta ise romantik film. İki film de efsane, kült mertebesinde. The Crow, Leon, Amelie, gibi.

2 Kasım 2021 Salı

DEMONYAK 5

 




Annecüğüm, çok kilo aldım pandemide evde, şişman vampirler uçamaz olmaz öyle şey, hemen diyete giriyorum, ama diyete başlamadan önce bir jübile yapmam lazım. Şimdi jübilem için sen bana şöyle hımm çikolata parçalı kakaolu kek yapsan yaa, kakaolar aksın kenarlardan. Magnolia yapsan az gelir şimdi olmaz kek doyurur yani yoksa seni de yemem lazım ama annecüğüm sen bana lazımsın.

Sevgili annikom, ya dişlerime bir şey olursa nolcak, dişsiz vampir, ya anneannem gibi olursam, dişleri yok yaa, hep rondoda çorba yapmam lazım, mantıları ısırmadan yutmam lazım, blender filan meyve suyu, ya olmaz ki, dişlerim yapılıncaya dek aç kalcam demektir yani, kansız vampir mi olurmuş, kan yerine insan pekmezi bulmam lazım, yanına da tahin, hani sen yapıyon ya, nohutlu salata, üstüne de tahin, sen bunu yapıp rondodan geçirirsin demi, dişsiz kalırsam.

Tamam annecim yaa, hep de bana hatırlatmak zorunda değilsin, biliyom, bünyem güçlü değil, çabuk hasta oluyorum, biraz hizlı uçsam, terleyip üşütüyorum, çok çabuk yoruluyorum, enerjisi düşük vampirim napayım, biliyorum, küçükken akraba gezmesine Elazığ’a gittiğimizde amcamın bahçesinde yerden çok kar yedim de gece üşüttüm, o günden beri bünyem zayıf. Napayım ama vampirlik öyle bırakılabilen bir şey değil ki?

Tamam annesi, biliyorum, uçarken, av peşinde koşarken seni arayacağım, haber vereceğim sana, eve geç kalacaksam, geceleri avdayım tabii haliyle, ah ah evet biliyorsun telimi hep düşürüyom yere havada uçarken, kaç kere düşürdüm, hatırlıyor musun ki, düşürdüm sanıp da yere inip bir insandan telefonumu aramasını istedim, evde sen açtın, meğerse yanıma almamışım.

Annecim, işsiz bir vampir olarak napsam, üniversite mezunları asker oluyormuş ya işsizlikte, sonra da Irak’a filan gidiyorlarmış, yazık onlara de mi, ben gitsem nasıl olsa ölmücem, gitsemmi ki, yoksa bordo bereli mi olsam, onlar savaşta ölmeyenler, bordo bere yakışır bana, sonra altıma kot giyerim, üstüme de crop top, ya biliyon şimdi böyle giyiyolar ama, üstüne de ceket de normalde modası ceket kapalı olcak da nedense kapatmıyorlar yaa, ben kapatırım, altıma da skinny fit giyerim de ama önce diyet yani ama ondan önce sen jubile keki yap da.