30 Ekim 2024 Çarşamba

KASIM

 




Ne derler? Ekim değil Kasım değil Aralıksız sev beni. Ekme, kasım kasım kasılma, kapıyı bana aralık bırak ki ordan girip seveyim.

Kasım kasım kasılma Kasım çünkü senin yağmur getirmen lazım. Yağmurunla gel. Ama sel olma. Giriş katlarından su çıkarma.

Şarkısı bile var. November Rain. Guns’N Roses. Silahlar ve Güller. Yani bizim Kurtlar Sofrası. Kan, gül, silah dövmesi yaparlar ya.

Onlar bir de Welcome to the Jungle demişler. Dünyaya orman demişler. Doğru. Vahşi orman oldu bu dünya. Orman yangını oldu dünya. Yağmur Ormanları bile bu kadar tehlikeli değil.

Ne sıcak bir yazdan geçtik. Nem ve sıcak bitirdi bizi. Kasımda gelsin artık sonbahar da yaşamaya başlayalım. Yağmur yağsın bol bol da anlayalım sonbaharda olduğumuzu.

Yağmur temizlesin dünyayı. Güneş temizleyemedi. Kış gelsin de kötüler kış uykusuna yatsınlar.

Her yerde güller gül yaprakları olsun ama silah olmasın. Saflığı, doğallığı, içtenliği bulalım. Şu atlarına binip giden iyilikler dönsünler.

Yağmur yağsın güneş açsın hayatlarımıza. Güneş zaten kalbimizde.

28 Ekim 2024 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 271


Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta bir sohbet konusu buluyor ve o konuda yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir.

Haftanın konusu: "Şirket yönetimlerinde iş gücünde erkekler çoğunlukta. Bu iş pozisyonlarının belirli bir yüzdesi kadın iş gücüne ayrılmalı mıdır?"

Gelişmiş ülkelerde işgücünün yüzde ellisinden fazlasını kadınlar oluşturuyor ama şirket yönetimlerinde üst düzey yetkililerin çoğunluğu erkek. Şirketlerde kadın yöneticilerin çoğalması için kadın işgücü için asgari bir yüzde değeri belirlenmeli. Yöneticilerin yüzde ellisi kadın olmalı diye bir şart koşulmalı.

Yüzde koyunca kalifiye erkekler çok çalışmaz bu sefer de. Nasıl olsa yönetici olmayacağız derler. Şirketler de kadın işgücü bulamazsa başka yollar dener. Bu şartı delmeye çalışırlar. Ülkemizde ise erkek işgücü yan gelir yatar herhalde.

İyi eğitimli, çalışkan, başarılı kadınlar yönetici olunca, yüzde şartı da olunca, aynı iş kalitesindeki erkekler artık iyi çalışmaz, şirkete katkıda bulunmaz. Çünkü her çalışan, cinsiyete bakılmaksızın terfi almak ister işinde. Motivasyon ve çok çalışmanın altında hep işte yükselme içgüdüsü vardır.

Bizim ülkede ise ne yapar şirketler? Bu kadın işgücü baskısından kurtulmak için her şeyi değiştirirler. İş ünvanlarını değiştirirler. Yönetici, müdür, başkan, üye gibi ünvanlarla oynarlar.

Bir yandan da şirketlere faydası olur. Başarısız erkeklerdense başarılı kadınlar başa geçer. Erkekler kadın yöneticilerin altında daha rahat çalışır. Kadınlar da erkek yöneticilerin altında daha rahat çalışır. Çatışmalar azalır. İş verimi artar.

Kadın ve erkek yöneticiler bir arada farklı özellikleri ile daha uyumlu çalışırlar.

Zamanı olan ve isteyen herkes yazsın yine!

26 Ekim 2024 Cumartesi

GÜLÜMSE VE VİLLA

 




GÜLÜMSE

Raina Telgemeier

Desen Yayınları, 220 sayfa

Amerikalı çizerin kendi yaşamından yola çıkarak hazırladığı çizgi roman. Gülümse, yani ne yaşarsan yaşa, yine de gülümse!

Anna, 9 yaşlarında bir kız. Ailesi ile yaşıyor ve ortaokula gidiyor. O yaşa özgü tipik dertleri var. Görünüşü, insanların onu beğenmesi, dersler, ödevler, uzun geçen yazlar, arkadaşlık, anne babası, saçları, dişleri. Özellikle dişleri. O yönden çok şanssız ve ortaokul boyunca dişçiye gidiyor, ameliyat oluyor, tel takıyor.

Ailesi de iyi ve ilgili. Ama işte herkese kızılır ya, her şeyden utanılır. Hepimizin yaşadıkları. Aslında o dönem hepimizin biraz çirkin zamanları. Dişlerimizde maydanozlar, saçlarımızda günün tortusu, uzayınca hatta içinde silgi, bisküvit kırıntıları bile olur. Kankalarımızla bitmez konuşmalar yaparız.

Anna da tüm bunları yaşıyor. Ailesinden utanıyor bazen arkadaşlarından utanıyor. Kendini beğenmiyor, sürekli bir sorun çıkarma hali.

Sonunda lise zamanı geliyor ama yine aynı arkadaşları var okulda ve üstelik bir çocuktan da hoşlanıyor. Kimsenin anlamadığını sansa da elbette herkes biliyor.

Tatlı, komik kitap. Konu da çizgiler de kusursuz.

Not:4/4




VİLLA

Rachel Hawkins

Olimpos Yayınları, 272 sayfa

İtalya’da bir villada müzik ve edebiyat temalı bir dram. Yazar Hawkins, bu sürükleyici ve gizemli romanını geçmişteki 3 olaydan esinlenerek yazmış. Yazarlar, Shelley ve Lord Byron’ın bir şatoda geçirdikleri yaz, sinema ve guruluk temalı cinayetler olan Manson cinayetleri, Fleetwood Mac adlı pop rock grubu. Fleetwood Mac ile ilgili yazılan ikinci roman bu, bugünlerde. Daisy Jones and the Six adlı romanı ve dizisini de yakınlarda okuyup izlemiştik.

Roman iki tarih ile ilerliyor. 1974 ve günümüz. 1974’te birkaç ünlü müzisyen ve kız arkadaşları İtalya’daki Villa Rosato’ya geliyorlar. Müzik ve tatil için. Müzik çalışmaları yapıyorlar. Aralarında çatışmalar çıkıyor. Dram yaşanıyor. Aralarından biri o günleri romanlaştırıyor.

Günümüzde iki kız arkadaş aynı villaya geliyorlar. İkisi de yazar. Biri gizem yazıyor, diğeri kişisel gelişim. Gizem yazan yıllar önceki olayları incelemeye başlıyor. Villa’da bir günlük keşfediyor. O günleri anlatan bir roman yazmaya karar veriyor. Kişisel gelişim yazan da birlikte yazalım diyor. İkisi anlaşamıyor. Daha sonra ise hayatları 50 yıl önceki olaylara benzer şekilde değişiyor.

Güneşli, canlı İtalya atmosferinde insanlar birbirine baskı yapmaya başlıyor. Olaylar patlıyor şüphesiz.

İlgi ile okunan roman, farklı tarihlerdeki iki yazarın ağzından aktarılıyor.

Not:3/4

22 Ekim 2024 Salı

YAŞAMIN FAİZİ


 

Hayatımız kart kredi faiz oldu. Dolar Euro altın zamlar oldu. Artık herkes neredeyse sadece bunu konuşuyor.

Peki yaşamın da faizi var mı? Faiz varsa yaşamın da faizi olsun. Yani aslında faiz zaten hiç olmamalı. Aslında günah.

Yaşamda şanslı, başarılı olunca yaşama bunu faiziyle ödemeliyiz bir yandan da. Mutlu olarak ödeyebiliriz. Sonra da mutlu ederek insanları. Yardım ederek.

Ödeyemezsek kızar bize yaşam. Boşuna mı yaşattım seni der. Öde faizini. Geciktirme.

Hüzün, keder ise geri ödemesiz olmalı tabii ki. Çünkü bu krediler faizler insanların iyiliği için. Hüzün, kederin faizi istenmez.

Krediler, kartlar, faizler, altınlar ile geçmeyici mutluluk alamıyoruz. Kendimizi değerli hissedince, onaylanınca, tutunacak bir şeyler olduğunda keyifli, güçlü oluyoruz.

İyi hissedince birden hayatımızdaki her şey bize iyi geliyor. Güven gelir ve bu bize güç verir. Bir şeyi başaran hayatındaki diğer her şeyi de başarır.

Hayat işte böyle, şarkı söylemek lazım, böylece yaşam enerjisi gelir. Deriz ya liman değil gemi olalım. Orpheus gibi şarkı söylemezsek Nyx gibi karanlıktan çıkamayız.

21 Ekim 2024 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 270


Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta bir sohbet konusu buluyor ve o konuda yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir.

Haftanın konusu: "Geçmişte insanlar geleneksel giysileri tercih ederlermiş, şimdi ise benzer giysiler giyiyoruz ve herkes birbirine benziyor. Bu bir olumsuz gelişme mi olumlu mu?"

Şimdi neredeyse aynı giyiniyoruz. Genelde, kot bot mont tişort crop top gibi. Aynı spor ayakkabılar, sweat shirtler, saçlar aynı, erkeklerde de aynı sakallar. Hijab giyim de öyle. Genç kızlar da yaşlı teyzeler de hep aynı. Renkli saçlılar biraz farklı görünebiliyorlar.

Burdan şu sonuç da çıkabiliyor. eskiler kültürlerine daha bağlıymışlar. Gün geçtikçe sıradan giyinip bir örnek oluyoruz. Olumlu bir durum gibi gözüküyor bu. Geleneksel giyinmek için uğraşmak gerekebilir. Günümüzün giysilerini almak da giymek de kolay. Ucuz da. Kim dikecek, almak varken. Hep duyarız, anneannelerimiz tersini düzünü çevirir giyermiş, yakaların, gömleklerin.

Hep duyarız ya bio çeşitlilik diye, giyimde çeşitlilik kalmadı. Hep aynı kotu konversi waikikiyi giyen bizler kültürümüzü nasıl bilebiliriz ki veya nasıl yaşatırız ki? Ancak özel günlerde veya bir Anadolu kültürü lokantasında tarihi giysiler içindeki garsonları görünce. Ya da konsept partilerde.

Bu durumda etniklik bile kalmayacak artık. Böyle giderse yerellik bile yasaklanır. Şu da var ki, böyle aynı giyinmek belki bize moral de veriyordur. Hangi kültürden hangi ülkeden olurlarsa olsunlar, insanlar hep aynı şeyleri giyince belki kendini yalnız hissetmiyordur.

Bir örnek giysiler Çin'de, Kore'de üretilir ve çok ucuzdur. Ekonomik olarak da faydalı yani. Flamenko etek veya kimono giymekten ucuz tabisi.

Zamanı olan ve isteyen yazsııın!

18 Ekim 2024 Cuma

YATAY ZEKA



Şu bizim sevgili yapay zeka hayatımızı kolaylaştırdıkça ülkemiz insanlarının yatay zekası artacak tabii ki. Zaten tembel olan ülkemiz insanı yapayı sayesinde iyice yatay olacak.

Kişi kişi tembel değiliz de ülkemizde tembel oluyoruz. Yoksa Avrupaya gidenler orada hiç de tembel olamıyorlar. Zekalarını dikey tutmak zorunda kalıyorlar. Taksi şoförleri, temizlikçiler, otel çalışanları oluyor çoğunlukla bizim Türkler.

Yapay zeka ile film çevirisi yapmak, kitap çevirisi yapmak kolay olduğu gibi faydalı da. Resim yapmak da, fotolarla oynamak da. Vesikalık da kolay. Kendimizle istediğimiz gibi oynayabiliriz yani.

AI Headshot Generator kullanışlı ve eğlenceli. Kendimizi hostes, CEO, aktris, yazar, voleybolcu gibi görebiliriz. Fotimizi koyup istediğimiz efektleri seçeriz. CV’miz için foto üretebiliriz.

Müzik yapmak, şarkı yapmak ise yine kolay ve keyifli. SUNO ile dilediğimiz enstrümanlarla, dilediğimiz sesi veya müzik türünü seçerek, istediğimiz şarkı sözleri ile metin yazdırarak veya biz yazarak enfes şarkılar üretebiliriz.

Diyelim şu şarkı sözlerini yazdık. Gecenin ortasında yağmuru izlemek daha güzel, şarkılar ise yağmuru hiç unutmaz. SUNO bunu hemen text haline getirir. Yani bu sözlere metin yazar. İstediğimiz her dilde. Müzik türünü de seçeriz. Örneğin, blues. İnsan sesi seçeriz, derin, boğuk bir kız sesi olsun. Hımm, mızıka olsun, gitar ve davul olsun deriz. Tamam işte.

Arkada müzik olsun, örneğin, bir de mikrofon alıp podcast yapmak da yatay zeka işi olur. Veya görüntülerle yutup videoları.

14 Ekim 2024 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 269



Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta bir sohbet konusu buluyor ve o konuda yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir. Her Pazartesi yazıyoruz.

Haftanın konusu: "Zararlı olduğunu bile bile neden şekerli gazlı içeceklerden vazgeçemiyoruz?"

Gazoz, Fransızca gazlı su oluyor. Gas d'eau gibi bişey. Supangle de öle. Soup d'Anglese. İngiliz çorbası demişler Yani herkes şeker seviyor bu dümyada.

Meyveli soda, kola, meyve suları, enerji içecekleri, hepimiz bir şekilde tüketiyoruz. Bunlar olmazsa geriye ayran, su, sade soda filan kalıyor. Hiçbiri tatlı değil.

Şekerli içecekleri bulmak, içmek çok kolay, her yerde var. Reklam da çok. Bizi fena kandırsalar da içiyoruz işte. Pidecide bile yani kola mı ayran mı diye sorarlar.

Her yerde reklam var. Enerjik, başarılı, popüler olmak için bunları içmemiz gerekiyor gibi şartlanıyoruz, özellikle ergenler iyi şartlanıyor.

Belki şekerin zararı üzerine de bol reklam, bol billboard olmalı. Şekerli içecek şirketlerinin de zararlı içecekleri faydalıymış gibi göstermeleri belki hukuken yasaklanmalı.

Özellikle eğitim kurumlarında yasaklanmalı. Derslerde öğretilmeli. Uzun dönemde sağlıklı olmak için şeker kullanılmaması öğretilmeli.

Yani eğitim ve yasalarla azaltılabilir. Yoksa biz vazgeçemiyoruz.

İsteyen ve zamanı olanlar yazsın işteee!

10 Ekim 2024 Perşembe

BCP 24 EYLÜL RAPORU


BCP Eylül temalarımız spor, sonbahar, Paris, politik film ya da kitap, ölmeden önce okunması izlenmesi gereken kitaplar filmler idi.

BCP'ye katılıp yazmak isteyenler, temaya uygun okuyup izledikten veya çeşitli etkinliklere katıldıktan sonra (yani gezi, şov, seminer, her şey olabilir tabii) bloglarında örneğin BCP Ekim diye bir başlıkta yazabilirler. İsteyenler katılabilir. Genelde önceki ayın yazısını, yeni ayın ilk haftasında yazıyoruz.

Ekim ayı temalarımız ise; aşk, sevgi, anı, şiir, cadı, büyülü güçler.


Eylül ayında yazanlar:

Henüz yazmayanları yazdıklarında eklerim. Yazanlardan unuttuğum veya kaçırdığım varsa söyleyin eklerim.

MAKBULE ABALI-Sonbahar yazısı


YÜREĞİMİN İKLİMİ-Yeşil Yol adlı film


BONHEUR-Handsome Devil adlı film


DEEP-Ostwind adlı film serisi


TEFRİKA-Truva adlı film


BEZ CADILARI-My Liberation Notes adlı dizi


FIGHTING-Bizimle Başladı Bizimle Bitti adlı film


NURGÜL K.-Moon Lovers adlı dizi



Hepimize keyifli ve uzun soluklu bir etkinlik olsuuun!

5 Ekim 2024 Cumartesi

KÜLTÜR SAYFASI

 




212 PHOTOGRAPHY ISTANBUL

212 İstanbul Fotoğraf Festivali 28 Eylül ile 13 Ekim arası genelde Karaköy’de. Tophane-i Amire, Saint Benoit, Karaköy Rum Okulu, Akaretler 39 No., ayrıca Taksim, Kadıköy’de devam ediyor. Çeşitli sanat merkezlerinde, galerilerde görülebilir. Çağdaş, dünya çapında ünlü fotoğrafçılar sergi ve çalışmalar yapıyorlar. Sadece bir foto festivali değil. Resim, grafik, müzik, her şey var.

İlk gün Sebastiao Salgado geldi, bir süre durdu açılışta, eşi Leyla ile birlikte. Mutlu çift. Hiç ayrılmayan çift. Salgado, Portekiz şarkıları söyleyip dans ediyor, keyifli biri. Karaköy Rum Okulunda müzik fotoğrafçıları sergisinde bütün eski yeni müzisyenlerin fotoları bulunuyor. Bu festival de Contemporary İstanbul gibi öncü çalışmalardan. Sergilerin bazıları ücretsiz bazıları ücretli. Not:4/4





ELELE

Elele’de Eylül-Ekim sayısında Paris Olimpiyatları ve Türkiye, sonbahar, Damla Sönmez gibi konular dikkat çekiyor. Damla Sönmez, iyi tiyatro oyuncularımızdan. Şimdi çok yeni oyuncular da var. Ceren Kaçar gibi. Görkem Örskıran ile Aşalım Bunları oyunuyla öne çıktılar. Yeni oyuncularımız Netflix dizileri oyuncuları gibi, çok yetenekliler, doğallar. Yeniler, oyuncular, dansçılar şimdi Evgar’ın Afife’sinde kendilerini gösteriyorlar. Not:3/4






KİTAPLAR

SOBE ÖLDÜN

J.C.Lane

Bilgi Yayınevi, 450 sayfa

Gerilim romanı. Ebeler ve avlar. Sobelenirse avlar, ölecekler. Zenginlerin eğlencesi olan sobe oyununda, oyunu kuranlar rastgele avlar seçiyorlar. Ebeler ise büyük paralar ödeyerek oyuna katılıyorlar. Hakem de var. Oyun yeri şehir. Avlar kendileri istemeden av oluyorlar. Avların kolunda saat var. Kaybolamazlar yani. Kovalamacalı ölüm oyunu. Not:3/4


ANA KUZUSU

Kevin O’Brien

Martı Yayınları, 480 sayfa

Bir seri katil romanı. Bir seri katil uzun yıllar boyunca çok sayıda anneyi öldürür, çocuklarının gözleri önünde. Haliyle bir çocukluk travması vardır onda. Ormanlık bir tatil yöresinde bir avın peşine düşer. Ama bir de ona hayran bir katil daha ortaya çıkar ve ona ortak olmak ister. Gerçekten çok heyecanlı. Not:3/4


A.B.D. DİZİLERİ


NOBODY WANTS IT

2024 komedi dizisi. Başrollerde dizi yıldızları Kristin Bell ve Adam Brody.

Joanne, ablası ile bir podcast sunuyor. Güncel konular üzerine sohbetler. Noah ise bir haham. Sinagogda başrahip olacak, yani bir Rabbi. Bu birbirine hiç benzemeyen iki karakter aşk yaşıyorlar ve evlilik planı yapıyorlar. Ancak bir haham cemaat dışı bir kızla evlenemez. İki oyuncu haliyle çok iyiler ve dizi de çok eğlenceli. Not:3/4


CANAVARLAR

Monsters: Lyle and Eric Menendez

2024 gerçek suç dizisi. 1980’lerde gerçekleşen gerçek cinayetler. Sinema dünyası cinayeti. Lyle ve Eric Menendez kardeşler anne babalarını öldürüyorlar. Babaları otoriter bir sinema yapımcısı. Anneleri ise zayıf karakterli. Baba oğullarını taciz ediyor. Anneleri karışmıyor. Oğlanlar ikisini de öldürüyor. Dizide Kötü Ruh (Poltergeist) filmindeki kız oyuncu Dominique Dunne’ın öldürülüşü de konu ediliyor.

Dizi soluk soluğa izleniyor. Not:3/4


FİLMLER

GÖZYAŞI USTASI

Romantik dram, 2024, İtalya

Ünlü romanın film uyarlaması. Bir yetimhanede büyüyen bir kız ve bir erkek, bir süre sonra bir aileye evlatlık olarak verilirler. Yetimhanede şiddet görmüşlerdir. Aralarında da tuhaf bir ilişki vardır. Üzücü dram, neyse ki sonu fena bitmiyor. Filmde eksik çok. Kızın elleri neden sarılı, yetimhanede tam neler oldu, oğlan neden manyak gibi, sorular çok. Romanı daha iyidir herhalde. Not:3/4

4 Ekim 2024 Cuma

GLAZELİ TOFU KIZARTMASI

 



Malzemeler:

Bir paket tofu

Bir yemek kaşığı nişasta

Bir tatlı kaşığı pul biber

Göz kararı keten tohumu

Göz kararı susam

2 yemek kaşığı soya sosu

1 yemek kaşığı esmer şeker veya toz şeker

1 tatlı kaşığı Hindistan cevizi yağı (yoksa susam yağı veya zeytinyağı)

İstersen biraz sirke, ben koymadım, istersen salça, ben koymadım, istersen biraz su, ben koymadım, istersen biraz brokoli, ben koymadım

Bir çay kaşığı toz zencefil veya zerdeçal

İsteğe göre köri

2 diş rende sarımsak

1 çay kaşığı kekik

1 adet kapya biber



Yapılışı:

Tofuyu istediğin büyüklükte küp küp kes. Peçete ile suyunu süz, iyice. 15-20 dakika tofular süzülecek.

Sos için; tüm baharatlar ve soya sosu, hepsini karıştır, kapya biber istediğin boyutta kes, sosa karıştır.

Süzülen tofuları da bu karışımın içine at.

Sonra tofuları bu karışımın içinden tek tek alıp tavaya koy ve kızart. Her yönlerini kızart. Tofular birbirlerine yapışmasınlar.

Kızaran tofuları servis tabağına al.

Aynı tavada sosun geri kalanını, sebzeleri sotele ve sonra da tofuların üzerine dök.

Glazeli sözcüğü de sosundan dolayı biraz parlak duruyor, ordan geliyor. Bu yemek, Asya usulü vegan yemeklerden.

Not: Daha önce Green Curry yemeğini yapmıştım, bir Tayland yemeği (bloğumda mutfak başlığında, Ekim 23). O sulu yemekti. Köri, reyhan, yeşil bir yemekti. O da güzeldi. Bu ise kızartması, bu da güzel.