Dünyayı uzaylılar bastı. Marstan geldiler. Ben de uzay görevine gidiyordum. Bir uzay mekiği ile gidip orada uzaylıların dünyaya gelmesini engelleyen bir bomba bırakacaktım. Marstan dünyaya gönderilen yok edici bir ışın vardı onu da durduracaktım.
Ama beni göreve gönderenler, NASA da, dünyaya ulaşan uzaylılarla savaşmaya odaklanıp beni uzayda unuttular, iletişimi kestiler. Mars’a ulaştım ama bu taraf ile haberleşemiyordum. Haber alamayınca ordaki görevimi de yapamadım.
Uzaylılar ve yok edici ışın dünyayı sardı, her şey yok olurken neyse ki uyandım, dünya kurtulmuş oldu.
……………………….
Lise kampındayım. Kamp da bir baraja yakın. Baraj duvarının içi de tesis. Suyun tutulduğu duvarın içi yatakhane ve yemekhanenin olduğu bölüm.
Önceleri etrafı gezip eğlendik.
Günler geçerken, yemeklere bir şeyler koyduklarını fark ettim. Kampta kalanlar hastalanmaya başladı. Bizleri hasta edip, bayıltıp, güçten düşürüp yatakhaneleri hastane haline getirip bizi orda tutmayı planlıyorlardı.
Gizlice bir telefon buldum. Kampta telefonlarımızı kullanmıyorduk çünkü. Polisi aradım, konum verdim. Kamp görevlileri beni de yakaladı, yatağa bağladılar. Hareket edemiyordum.
Girişte polis aracını gördüm, gelmişlerdi. Kapıya hemşire kılığında biri baktı. Polis, burdan bizi aradılar dedi. Kadın da, burda herkes iyi, sorun yok, hastalarımız iyi durumda.
İlacın etkisindeyim ama bağırdım son gücümle. Bizi hapsettiler, yardım edin diye.
Böbreklerimizi alacaklardı.
Polis inandı sanırım, bana göz kırptı gitti, yardım getirmeye. Gitmese onu da öldüreceklerdi.
Ama uyandım. İnşallah kurtarmışlardır.