25 Şubat 2021 Perşembe

KASAP

 


Marcel, her zamanki gibi et kesiyordu, yıllardır yaptığı gibi. Kendini bildi bileli et keserdi, baba mesleği ne de olsa. Babasına çıraklık yapmıştı, babası emekli oldu, dükkan ona kaldı. Sakin yaşardı, evlenmedi, dükkana gelir akşam evine dönerdi, esnafla ve halkla arası iyiydi. Kasabada zaten herkes birbirini tanırdı. O da çocukluk arkadaşlarıyla buluşurdu kır kahvesinde. Sohbet ederler, demir bilyelerle oynarlardı. Kimin topu daha yakın olursa o kazanırdı.

Marcel, yanında birkaç kişi de çalıştırırdı. Dükkana gelen müşteriler olduğu gibi telefonla arayarak da isterlerdi. O veya yanında çalışanlar bisiklet veya motorla müşterilerin evlerine gitmeye alışmışlardı. Marcel’e yine telefon gelmişti. Kasabaya yeni taşınan bir kadından. Biraz dışarıda oturan kadının evine siparişleri kendi götürdü, motorla. Evin kapısını çaldı. Kadın açtı kapıyı, Marcel’i içeri çağırdı.

Etleri mutfağa götürdü, nezaketen birkaç kelime konuştular. Kadın kasabadaki okula gelen müzik öğretmeni idi. Konserlere de çıkan bir piyanist idi aynı zamanda. Kasap, holden geçerken salondaki piyanoyu gördü. Dikkatini çekmişti. Piyanist, Françoise, sordu ona, piyano çalıyor musunuz, diye. Adam, yok dedi hiç çalmadım, görmedim de. Kadın, bunun üzerine piyanonun başına geçti, tuşlara dokunup bir şeyler çalmaya başladı. Mozart, dedi, adama.

Kasap, büyülenmiş gibi dikkatle bakıyordu kadının parmaklarına. Françoise, davet etti kasabı piyano çalmaya. Marcel oturdu, ellerini tuşların üstüne koydu ve çalmaya başladı. Tıpkı Françoise gibi çalıyordu. Aynı şarkıyı tamamıyla kadının çaldığı gibi çaldı. Öğretmen çok şaşırdı buna, yine oturdu ve başka şarkılar da çaldı ve Marcel hepsini aynı şekilde başarıyla tekrarladı. Bunun üzerine kasap, müzik öğretmeninin evine gelip gitmeye başladı. Marcel daha da iyi çalmaya başladı.

Bir süre sonra Françoise, Paris’ gitti, konservatuvardaki hocası Michel ile görüştü, kasabı konsere çıkartmak için, Michel kabul etmedi tabii ama ısrar etti kadın, Michel kendileri için bir utanç olabileceğini düşünüyordu ama Françoise, siz onu önce bir dinleyin diye rica etti. Marcel geldi Paris’e, Michel de şaşırdı onu dinleyince ve sonunda onu konsere çıkarmaya karar verdiler.

Marcel ilk kez bir senfoni orkestrası ile çalıyordu, daha önce sadece öğretmenin evinde çalmıştı. Konserde kalabalık önünde bir an şaşırdı, yerinde hiç kıpırdamadan oturdu ama sonra başladı çalmaya, dinleyiciler de onu beğenmişti, bol alkış aldı.

Hayat böyle tesadüflerle doludur. Aslında hepimizin birçok konuda yetenekleri vardır. Bunların farkına varmadan yaşarız. Ya da Marcel gibi bir tesadüfle öğreniriz.

Not: Jeu de Boules, Antik Yunan'da keşfedildiği söylenen ve Avrupa'da sevilen bir top oyunu, bir spor, turnuvaları, olimpiyatları da var.

58 yorum:

  1. Herkesin Sevgilisi diye bir Türk filmi var.Hikaye oraya mı kayıyor diye düşünürken öyle olmadı :)

    Tesadüfle öğrenir miyiz sahiden? Mümkün olabilir mi :(

    Top oyununu ilk kez duyuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. vakti dem.

      öğrenebiliriz diye düşünüyorum yani, işallah hepimize böylesi tesadüfler olur. top oyununu ben de bilmiyodum. bugün migrosa giderkene sahaf gibi bir dükkanın önüne koymuşlar, görünce hemen aldım, hoşuma gitti, netten okudum, sonra da hikaye yazdım şimdi hihihi :)

      Sil
    2. Ya deep senin hikâyelerine bayılıyorum ben,mutlaka bir kitap yazmalısın bence 👍😊

      Sil
    3. gülten çapkın.

      yazarım işallah başka kitaplar daa :)

      Sil
  2. Küçük bir tesadüf büyük bir olayın kapılarını aralıyor olabilir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ebemkuşağı.

      bencesi birçok yetenek böyle ortaya çıkmış olabileer :)

      Sil
  3. Oooo deepsii ne güzel öykü bu var böyle nadir yetenekler sahiden dee :) çook hızlı su gibi akan mini bir hikaye ama çok çabuk bitti yaa :) oo boccee bizim okulda kurulacaktı beni de çağırmışlardı ama ben mezun olana kadar kuramadılar şansıma bak milli bocce şampiyonu olabilerdim şuan :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sessiz gemi.

      vardır yaa bencesi de :) ya daha uzun da yazabilirdim eveey :) bocce, petank, jeux de boules bak seeen bu kez olmamış bu tesadüf ama yine olabileeer akıllım :)

      Sil
  4. Ah o ne güzel heyecan ya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mavinin denizi.

      demi düşünsene o anıııı :)

      Sil
  5. Top oyununu ilk defa duydum deeptone :) Acaba bizlerinde böyle yetenekleri var mıdır acaba :))

    YanıtlaSil
  6. Küçükken, bir sabah uyanıp yep yeni yeteneklerimi keşfedeceğimi hayal ederdim. :) (Uyandığımda hiç bilmediğim bir dil konuşmak gibi) O geldi aklıma. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. okurix.

      ay ne güzel hayalmiş o :) o kadar hayalciyim böyle bir hayalim olmadıydı galibaaa :)

      Sil
  7. Top oyununu ilk kez duydum bende :)

    YanıtlaSil
  8. O tesadüf çabuk beni bulsun Deep :)

    YanıtlaSil
  9. Ayy keşke tesadüfler olsa

    YanıtlaSil
  10. Dinde tevâfuk denir, denk düşme olması gereken zamanı gelince olur.

    YanıtlaSil
  11. kasap, et kesme deyince bir gerilim bekledim (bu ara fazla kesmeli, kıymalı dizi izledim sanki) Neyse sonu güzelmiş öykünün. Kalemine sağlık...

    YanıtlaSil
  12. Bildiğim kadarıyla Jue De Boules, bocce gibi demir toplarla oynanan bir spor. Sanırım TRT 2'de yayınlanıyor bazen müsabakaları. Çimde ya da toprak alanda oynanıyor. Ben ilk kez 3-4 yıl önce gittiğimiz bir tatil köyünde görmüştüm. O zaman merak edip bakmıştım nerden çıkmış diye. Bu küçük demir toplarla oynanan oyunların milattan önce ortaya çıktığı sanılıyor yani coğrafi olarak günümüz Türkiye sınırları içinde ortaya çıkmış olabilir ama geçmişi milattan önceye dayanıyor diye biliyorum. Ben yine benzer bir mantıkla oynanan "curling"i çok seviyorum. Tabi curling çim ya da kumda değil buz pistte oynanıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. manxcat.

      curling, minyatürünü bulup almıştım ben onun çok şeker oyun sahiden de :)

      Sil
  13. Söylediklerinize gerçekten de katılıyorum birçok insan yeteneklerinin farkına varamadan ölüp gidiyor maalesef.

    YanıtlaSil
  14. Françoise olsa daha iyi olur, zira François erkek ismidir.
    Bir de Türkiye'de demişsin de, o da Antik Yunan olacak aslında. ;)
    Hiç eğitim almadan müzik dehası olmak da bence çok zor ama :))) Hadi neyse, yazıda her şey mümkün. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  15. Neyin nereden geleceği belli olmaz .. herşey bizim elimizde :) gizli yeteneklerimizi güzel zamanlarda keşfetmek umuduyla..

    YanıtlaSil
  16. Kaleminize sağlık harika bir hikaye, et doğrayan parmakların piyano tuşlarına basamayacağı diye bir şey yok, kimbilir kimde ne yetenekler var ama ne yazık ki tesadüflere bağlı..

    YanıtlaSil
  17. hikayenin vermek istediği mesaj çok hoş ve derin anlamlar barındırıyor deep beğendim :) ben de yeniden katılıyor olacağım kelime oyunlarınaa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yasemin çetinkaya.

      oleey hoşdöndüün :)

      Sil
  18. Gülümsedim, hikaye de olsa mutlu sonlara ihtiyaç duyuyor insan. Günümü zengin kıldın: teşekkürler

    YanıtlaSil
  19. Blogları canlandırma projesi konuları vardı sayın başkan. Nereden ulaşabilirim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mustafa özbek.

      okurix de sayın müdür hihihi :)

      Sil
  20. Yetenek içten gelen bir şey, ama eğitimle geliştiriliyor. Aşık Veysel müzik eğitimi almamış ama Köy Enstitülerinde ders vermiş, hocalık yapmış.
    Naif ressamlar var, resimleri harika.
    Farklı bir öykü olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. makbule abalı.

      evet var diy mi böyle yetenekli insanlar :)

      Sil
  21. İnsanların çoğu gündelik telaşeler yüzünden yeteneklerinin farkına bile varmadan maalesef ömrünün sonuna geliyor :(((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. geçmiş bahar mimozası.

      vallahi hele de bizim gibi yoksul ülkelerdeee :)

      Sil
  22. Immmmm ne güzelmiş. :)

    YanıtlaSil
  23. Nerden nereye dedirtiyor insana.
    Açıkçası aşk bekliyordum ki ne ile karşılaştım.
    Güzel olmuş.
    Değişik bir üslup kullanmış gibisin.
    Yani yazım anlatım konusunda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. uyuşuk hayalperest.

      valla hep deniyom zaten işte :)

      Sil
  24. müfred.

    evet ya tesadüf de zaten öyle olması gerektiği için, olduğu oluyor :)

    YanıtlaSil
  25. gülten çapkın.

    eveey tevafuk, denk düşme :)

    YanıtlaSil
  26. Benzer bir oyun da "karambol" adıyla İzmir Tire'de oynanıyormuş eskiden. Aynı oyun ayrıca İspanya'da oynanır imiş. Muhtemelen Sefarad Yahudileri getirmiş olmalı. Öykün güzeldi. Ne cevherler var bilinmeden, tanınmadan göçüp gidiyorlar dünyadan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kaystros tyrha.

      karambol mü, hoşmuş ismi, zaten bu oyun için anadoluda bulundu diye de söyleniyor nette orda burda :) hım evet şu sefaradlar :) evet ya ne yetenekler yok oluyodur hiç bilinmeden, kendileri de bilmeden yaaa :)

      Sil
  27. müfred.

    evet söylenişi de ne güzelmiş :)

    YanıtlaSil
  28. Ben de geçen bir yerlerde okumuştum. Herkesin mutlaka ama mutlaka bir sanat dalına ya da spor dalına yeteneği varmış. Ancak çoğu zaman bu bilinmeden yaşanılırmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gamze e e.

      evet ya bencesi de vardır da farketmeden yaşıyoruzdur :)

      Sil
  29. Ne ilginç. Ada da böyle ne dinlese nota olmasa da çalıyor. Ama meslek olarak düsünmüyor müziği.

    YanıtlaSil