Kelime Oyunu etkinliğimiz devam ediyor. Beş kelime seçiyoruz ve bu kelimelerin de içinde olduğu öykü, şiir, deneme benzeri bir yazı yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes beş kelime verebilir.
Haftanın kelimeleri: Ateş/Zihin/Şaşkın/Tokat/Cılız
Vaina öyküsü devam ediyor. Eski bölümler yanda Vaina başlığında.
VAİNA 41
Kişiler: Vaina, Vaâll, Rauba Rahula, Şifacı, Thara, Dokhair, Lua, Ingrid, Kral Suava, Doktor Vinkmarch, Armonile, Xuhmao
Bir süredir ateşte kaynamakta olan şifalı otlardan yapılmış ilacın kokusu ejderha kömüründen yapılmış tütsünün kokusuyla harmanlanmış halde odayı sarmıştı. Doktorlar çeşitli akupunktur kombinasyınları ile birlikte türlü ilaçları kralı uyandırmak için deniyorlardı. İlaçlara ve akupunktura ara verdikleri zaman şifa gücü olan dualar okunurken bedenin çi noktalarına enerji yükleyen masajlar yapmayı deniyorlardı. Doktorlar dışında kimse odaya giremiyor yalnızca aralık duran kapıdan göz atabiliyorlardı. Dokhair kral Suava’nın nabzını kontrol ediyor gibi görünürken aslında tıpkı Thara’nın Rauba’ya ulaşmaya çalıştığı gibi kralın zihnine sızıp neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Böylece bedeni sabit bir şekilde durup nabız dinliyor gibi görünse de ruhani ve zihinsel olarak bambaşka bir yere gitmiş haldeydi. Bir süredir içinde bulunduğu odada olan biteni işitmiyor, hissetmiyor ve tümüyle orada olduğunu unutuyordu. Vinkmarch ise onun aslında ne yaptığı fark edilmesin diye tetikte olurken Vaâll’in adamları odaya girmeye çalışmasın ve durumu anlamasınlar diye üstüne düşeni yapmaya çalışıyordu. Dokhair iyice odaklandığında ve kendini fiziksel dünyadan soyutladığında gözlerini kupkuru bir çöl manzarasına açtı.
Durgun havada yakıcı güneşin altında ne bir ses ne de kımıldayan bir şey vardı. Sessizlik o kadar yoğundu ki kulaklarında tuhaf bir rahatsızlık bırakıyordu. Etrafa göz atarken çok da uzak olmayan bir noktada kızgın kumların üzerinde sırtı dönük halde oturmuş birini fark etti. Dikkatli bakınca bunun kral Suava olduğu açıktı. Kıpırtısız şekilde otururken bir eliyle önündeki kumları kavramış yarı eğilmiş haldeydi. Diğer kolunu dizine dayamış elini hafifçe kendine doğru çevirmiş ve avcunun içinde bir şey tutuyordu. Dokhair ona yaklaşıp önüne doğru geçti ve onu daha iyi görmeye çalıştı. Ardından saygısını belirtmek için önce diz çöküp selamladı sonra hiç tepki vermemesi karşısında şaşkın ve temkinli halde birkaç kez seslendi. “Kralım.. Kral Suava.. ben Dokhair…”
Kral Suava epey uzun bir süre tepkisiz kaldıktan sonra omzuna dokunulmasıyla nihayet onu fark edip başını yavaşça kaldırdı. Gözleri bir delinin gözleri gibiydi. Yüzünde çaresizlik ve korku asılı kalmış bununla birlikte ifadesine olanları artık değiştirmenin mümkün olmadığını anlayan bir kabulleniş ile pişmanlık karışmıştı. “O gitti..” dedikten sonra kesik bir nefes alıp “Karşı koyamadım… çok güçlüydü.. Onu çaldı benden..” diye açıklamaya çalıştı. Konuştukça deliliği hareketlerine yansıyor gözleri boş bir noktaya dalıp bir şeylerin hatırasında gezinirken saldırganlaşmaya başlıyordu. En sonunda kumları yumruklayıp Dokhair’e de saldırmış ve çığlık atmaya başlamıştı. Dokhair onu sakinleştirmek için tutup sarsmış ama işe yaramayınca kendine gelmesi için bir tokat indirmişti. Bu işe yaramıştı. Aynı anda da güneşli kızgın gün yerini mavi ay ışığı altında buz gibi bir çöl gecesine bırakmıştı. Dokhair neler olduğunu tekrar sordu ve bu kez düzgün bir cevap alabilmeyi umdu. Kral Suava başından beri avcunda sakladığı nesneyi uzattı. Bu bir septa ventumdu ancak içi boş cam bir küre halini almıştı. Kralın septa ventumu kraliyet soyunda asırlar boyu aktarılmış ve birikmiş bir güç barındırıyordu ve ondan da bir sonraki veliahta aktarılması bekleniyordu ancak şimdi ondan birisi tarafından çalınmıştı. Bu hem güçlerinin hem de yaşam enerjisinin çalınması demekti. Dokhair “Bunu kim yaptı?” diye öfkeyle sordu. Ancak Suava “Ne önemi var? Artık benim için her şey bitti.” diye yanıtladı. Zamanı neredeyse tükeniyordu ve bu yüzden geriye kalan hiçbir şey umurunda değildi. Ancak Dokhair onu sarsıp kendine getirdi. “Eğer yapanı bulabilirsem, ve vaktinde dönebilirsem onu geri almanızı sağlayabilirim. Kimin yaptığını söyleyin!” diye bağırdı. Suava vakit kalmadığını düşünse de içinde yeşeren umutla iki isim verdi. “Vaâll.. ancak kendisi için almadı.. Onu Vaina’ya iletecek..”
Dokhair vaktinde geri dönmek için elinden geleni yapacağına söz verirken uzaklardan bir fısıltı işitti. Bu Thara’nın sesiydi. Sesi cılız ve neredeyse duyulmayacak haldeydi ve zar sor duyabildiği bir iki kelime oldu “Dokhair.. yardım et..” Dokhair ona seslenmeye çalışsa da tekrar bir cevap alamadı. Her neredeyse onu hemen bulması gerekiyordu. Bu yüzden bir an önce harekete geçmek için kral ile şimdilik vedalaşıp kendi benliğine geri dönüş yaptı ve gözlerini açar açmaz oturduğu yerden bir hışım kalkıp kendini odadan dışarıya attı. Kimseye açıklama yapacak vakti yoktu. Ancak peşinden onu takip eden ve neler öğrendiğini merak eden arkadaşına peşlerinde başka birinin olmadığından emin olduktan sonra her şeyi hızlıca anlattı. Böylece Dokhair Thara ve Vaâll’i aramak için saraydan ayrılırken Vinkmarch da doktorların yanına dönüp Usta Ymir ile konuştu ve kralın durumunu açıkladı. Usta Ymir durumu kraliçe ile paylaşmaları ve güvenilir dostlardan yardım bulmaları gerektiğine karar verdi. Ancak bunu oldukça temkinli yapmaları gerekiyordu yoksa her şeyin gittikçe daha kötü bir hal alması kaçınılmaz olacaktı.
Not: Septa Ventumu (Yaşam Enerjisi/Büyü Gücü)
VAİNA 41
Kişiler: Vaina, Vaâll, Rauba Rahula, Şifacı, Thara, Dokhair, Lua, Ingrid, Kral Suava, Doktor Vinkmarch, Armonile, Xuhmao
Bir süredir ateşte kaynamakta olan şifalı otlardan yapılmış ilacın kokusu ejderha kömüründen yapılmış tütsünün kokusuyla harmanlanmış halde odayı sarmıştı. Doktorlar çeşitli akupunktur kombinasyınları ile birlikte türlü ilaçları kralı uyandırmak için deniyorlardı. İlaçlara ve akupunktura ara verdikleri zaman şifa gücü olan dualar okunurken bedenin çi noktalarına enerji yükleyen masajlar yapmayı deniyorlardı. Doktorlar dışında kimse odaya giremiyor yalnızca aralık duran kapıdan göz atabiliyorlardı. Dokhair kral Suava’nın nabzını kontrol ediyor gibi görünürken aslında tıpkı Thara’nın Rauba’ya ulaşmaya çalıştığı gibi kralın zihnine sızıp neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Böylece bedeni sabit bir şekilde durup nabız dinliyor gibi görünse de ruhani ve zihinsel olarak bambaşka bir yere gitmiş haldeydi. Bir süredir içinde bulunduğu odada olan biteni işitmiyor, hissetmiyor ve tümüyle orada olduğunu unutuyordu. Vinkmarch ise onun aslında ne yaptığı fark edilmesin diye tetikte olurken Vaâll’in adamları odaya girmeye çalışmasın ve durumu anlamasınlar diye üstüne düşeni yapmaya çalışıyordu. Dokhair iyice odaklandığında ve kendini fiziksel dünyadan soyutladığında gözlerini kupkuru bir çöl manzarasına açtı.
Durgun havada yakıcı güneşin altında ne bir ses ne de kımıldayan bir şey vardı. Sessizlik o kadar yoğundu ki kulaklarında tuhaf bir rahatsızlık bırakıyordu. Etrafa göz atarken çok da uzak olmayan bir noktada kızgın kumların üzerinde sırtı dönük halde oturmuş birini fark etti. Dikkatli bakınca bunun kral Suava olduğu açıktı. Kıpırtısız şekilde otururken bir eliyle önündeki kumları kavramış yarı eğilmiş haldeydi. Diğer kolunu dizine dayamış elini hafifçe kendine doğru çevirmiş ve avcunun içinde bir şey tutuyordu. Dokhair ona yaklaşıp önüne doğru geçti ve onu daha iyi görmeye çalıştı. Ardından saygısını belirtmek için önce diz çöküp selamladı sonra hiç tepki vermemesi karşısında şaşkın ve temkinli halde birkaç kez seslendi. “Kralım.. Kral Suava.. ben Dokhair…”
Kral Suava epey uzun bir süre tepkisiz kaldıktan sonra omzuna dokunulmasıyla nihayet onu fark edip başını yavaşça kaldırdı. Gözleri bir delinin gözleri gibiydi. Yüzünde çaresizlik ve korku asılı kalmış bununla birlikte ifadesine olanları artık değiştirmenin mümkün olmadığını anlayan bir kabulleniş ile pişmanlık karışmıştı. “O gitti..” dedikten sonra kesik bir nefes alıp “Karşı koyamadım… çok güçlüydü.. Onu çaldı benden..” diye açıklamaya çalıştı. Konuştukça deliliği hareketlerine yansıyor gözleri boş bir noktaya dalıp bir şeylerin hatırasında gezinirken saldırganlaşmaya başlıyordu. En sonunda kumları yumruklayıp Dokhair’e de saldırmış ve çığlık atmaya başlamıştı. Dokhair onu sakinleştirmek için tutup sarsmış ama işe yaramayınca kendine gelmesi için bir tokat indirmişti. Bu işe yaramıştı. Aynı anda da güneşli kızgın gün yerini mavi ay ışığı altında buz gibi bir çöl gecesine bırakmıştı. Dokhair neler olduğunu tekrar sordu ve bu kez düzgün bir cevap alabilmeyi umdu. Kral Suava başından beri avcunda sakladığı nesneyi uzattı. Bu bir septa ventumdu ancak içi boş cam bir küre halini almıştı. Kralın septa ventumu kraliyet soyunda asırlar boyu aktarılmış ve birikmiş bir güç barındırıyordu ve ondan da bir sonraki veliahta aktarılması bekleniyordu ancak şimdi ondan birisi tarafından çalınmıştı. Bu hem güçlerinin hem de yaşam enerjisinin çalınması demekti. Dokhair “Bunu kim yaptı?” diye öfkeyle sordu. Ancak Suava “Ne önemi var? Artık benim için her şey bitti.” diye yanıtladı. Zamanı neredeyse tükeniyordu ve bu yüzden geriye kalan hiçbir şey umurunda değildi. Ancak Dokhair onu sarsıp kendine getirdi. “Eğer yapanı bulabilirsem, ve vaktinde dönebilirsem onu geri almanızı sağlayabilirim. Kimin yaptığını söyleyin!” diye bağırdı. Suava vakit kalmadığını düşünse de içinde yeşeren umutla iki isim verdi. “Vaâll.. ancak kendisi için almadı.. Onu Vaina’ya iletecek..”
Dokhair vaktinde geri dönmek için elinden geleni yapacağına söz verirken uzaklardan bir fısıltı işitti. Bu Thara’nın sesiydi. Sesi cılız ve neredeyse duyulmayacak haldeydi ve zar sor duyabildiği bir iki kelime oldu “Dokhair.. yardım et..” Dokhair ona seslenmeye çalışsa da tekrar bir cevap alamadı. Her neredeyse onu hemen bulması gerekiyordu. Bu yüzden bir an önce harekete geçmek için kral ile şimdilik vedalaşıp kendi benliğine geri dönüş yaptı ve gözlerini açar açmaz oturduğu yerden bir hışım kalkıp kendini odadan dışarıya attı. Kimseye açıklama yapacak vakti yoktu. Ancak peşinden onu takip eden ve neler öğrendiğini merak eden arkadaşına peşlerinde başka birinin olmadığından emin olduktan sonra her şeyi hızlıca anlattı. Böylece Dokhair Thara ve Vaâll’i aramak için saraydan ayrılırken Vinkmarch da doktorların yanına dönüp Usta Ymir ile konuştu ve kralın durumunu açıkladı. Usta Ymir durumu kraliçe ile paylaşmaları ve güvenilir dostlardan yardım bulmaları gerektiğine karar verdi. Ancak bunu oldukça temkinli yapmaları gerekiyordu yoksa her şeyin gittikçe daha kötü bir hal alması kaçınılmaz olacaktı.
Not: Septa Ventumu (Yaşam Enerjisi/Büyü Gücü)
Bende karaladım bir şeyler.
YanıtlaSil:)
uyuşuk hayalperest.
Silheyoooo ne güzeel :)
https://ayisigininhayaldunyasi.blogspot.com/2024/02/kelime-oyunu-123.html
YanıtlaSilsevgili uyuşuk hayalperest in yazısısı :)
Yine güzel bir öykü olmuş. Serinin devamı gelsin. 😊
YanıtlaSilpeliş.
Silgelir devamı da ivit tenk yuuu :)
şimdilik görebildiğim 2 kişi olduk yazan.
YanıtlaSiluyuşuk hayalperest
deep
:)
https://cileklibulutlar.blogspot.com/2024/02/yeryuzu-guncesi-7-kelime-oyunu-123.html
YanıtlaSilsevgili ilkay ın yazısısı :)
şimdilik görebilidiğim 3 kişi olduk yazans :)
YanıtlaSiluyuşuk hayalperest
ilkay
deeps
:)
Aaaa çok eğlenceliymiş. Bende katılırım belki. :=) Gerçi bu sıra araştırma yazılarından pek zaman kalmıyor. Birde mesleki yazılara başladım blogda. Kafa paket durumu. :) Ama aklımda olsun.
YanıtlaSilbeyda.
Sileveet kolay gelsin sanaaa :)
Mizuno'yu görünce Vaina'nın bittiğini düşünmüştüm. Çok koptum. Elimin altında net olmayınca çok dağıldım deep. Ama kaldığım yerden devam etme düşüncem hep canlı...
YanıtlaSilfilm gündemi.
Silbir ara da video çekmeye ağırlık vermiştindii :)
Deep öncekilerle bağlı mı? En baştan mı başlamak lazım?
YanıtlaSilBu etkinlik de keyifli ama ben kendime güvenemedim yazamamm gibi😅🙈
my real.
Silbağlantılı ivit, okuma sen çok uzun :) zamanın olunca yazarsın sen dee :)
Yaa okuma sen çok uzun ne kadar gerçekçi bir yorum oldu :)
Silmy real.
Silhehe eveeeet :) yazık sanaaa :)
Fantastik bir dizi izliyormuş gibi oluyor bazen bu hikayeyi okurken:)
YanıtlaSildiary of meri.
Sileveey ben de hayal ederek yazıyom zateen :)
Tam senlik bu konular deep 😁
YanıtlaSilderya.
Sileveeey :)
Hepsini okudum geldim, tek tek yorum atıp spamlamayım dedimdii :) Her bölümü güzel, merak uyandırıcı valla. Devamını bekliyorum! Bu hafta ben de katılacağım sanırım etkinliğe. Yarın yazarıım :)
YanıtlaSilzeynep c.
Silpekiii teşekkür ederiim :)
Ben de katıldım gı bu hafta :)
YanıtlaSilzeynep c.
Siloleeey gelcam okumaya tabisiiii :)
https://www.kayipfisilti.com/2024/02/kar-felc-kelime-oyunu.html
YanıtlaSilsevgili kayıp fısıltı nın yazısısı :)
şimdilik görebildiğim 4 kişi olduk yazan.
YanıtlaSilkayıp fısıltı
uyuşuk hayalperest
ilkay
deep
:)