(Geçen hafta gördüğüm rüya çok uzun olduğu için bölümler halinde yazmak istedim. Rüyanın adını KAÇIŞ koydum, her bölüme de farklı isim koydum)
Bölüm 2: Geçit
Tren garının kalabalığı savaşın uğultusuyla birleşip kulakları tırmalayan bir karmaşaya dönüşmüştü. Duyularım hâlâ bulanıktı, ne tam iyiydim ne de hâlâ hastaydım. Alek’in koluma hafifçe dokunuşuyla kendime geldim. Kalabalığın arasındaydık ama birbirimize çok yakındık, aksi hâlde bir anda kopup kaybolabilirdik. Üzerimde eski, Rusça yazılarla etiketlenmiş bir hasta montu vardı. Yüzümün büyük kısmı atkıyla kapalıydı. Gözlerimden başka beni ele verecek bir şey kalmamıştı.
Alek yavaşça eğilip kulağıma fısıldadı:
“Tren kuzeye gidiyor. Sınırdan geçmeden önce ineceğiz. Sessiz ol. Kimseye bakma, kimseyle konuşma”
Başımı salladım. Kalabalık içinde hareket etmek ne fiziksel ne de zihinsel olarak kolaydı. Herkes bir yerlere gidiyordu ama kimse nereye olduğunu bilmiyordu. Gözüm bir noktaya takıldı. Küçük bir çocuk annesinin elini bırakmış, kafasını kaldırıp çatlak duvardaki bayrağa bakıyordu. Onun gözleriyle karşılaştım. Boşluktu. Savaş her şeyi emmişti.
Trene bindiğimizde içerideki hava dışarıdan farksızdı. Kirli, boğuk ve tedirgin. Alek beni boş bir kompartımana oturttu. Kendisi kapının yanında ayakta durdu. Elindeki sahte belgeleri kontrol ediyor gibiydi ama gözleri sürekli bana kayıyordu. Herkesin kendine göre bir maskesi vardı. Onunki sabırlıydı.
Bir süre sessizlik oldu. Sadece trenin raylarda çıkardığı metalik inilti. İçimden bir dua ettim mi bilmiyorum ama sessizliğe sığındığımı hatırlıyorum. Bir noktada başım yana düştü. Uyuyakalmışım.
Uyandığımda tren durmuştu. Kompartımanda yalnızdım.
Kapıdan dışarı fırladım. Kalabalık aşağı inmişti. Hava pusluydu, sis gibi ama daha ağır bir şey vardı havada. Gözüm Alek’i aradı. Kalbim çılgınlar gibi atmaya başladı.
Sonra, az ilerideki trenin arka vagonunda, kapıdan bana bakan gözleri gördüm. Alek. Elini kaldırdı. Sakince.
Yaklaştım. Kapıyı araladı.
“Buradan yaya devam edeceğiz” dedi.
Artık trenin dışında, soğuk bir ormanın kenarındaydık. Bu sınır değildi ama sınırdan önceki son noktaya gelmiştik. Gece düşmeye başlamıştı.
Ağaçların arasında yürümeye başladık. Ay ışığı yer yer dalların arasından geçip toprağa gölgeler düşürüyordu. Ayak seslerimiz dışında hiçbir ses yoktu. Zaman zaman durup dinliyorduk. Alek hep öndeydi. Ben biraz geriden, yorgun ama kararlı adımlarla onu takip ediyordum.
Bir noktada durdu, elini kaldırdı.
“Gece burada kalacağız. Devam edersek yakalanabiliriz”
Ağaçların arasında gizli küçük bir kulübeye sığındık. İçeride bir ocak vardı ama ateş yakamazdık. Işık, her şeyi mahvedebilirdi.
Bir köşeye oturdum. Nefesim hâlâ düzensizdi. Alek cebinden bir parça kuru ekmek çıkardı, sessizce uzattı. Aldım, başımı sallayarak teşekkür ettim. O da bana başıyla karşılık verdi. Konuşmadan anlaştık.
Kısa bir sessizlikten sonra, fısıltıyla sordu:
“İsmini hâlâ söylemedin”
Baktım. Gözlerinde o soğukkanlı maskenin ardında bir kırılganlık vardı.
“Sen de seninkini söylemedin” dedim.
Gülümsedi. İlk kez.
“Alek”
Yutkundum.
“Ben...”
Kendi ismimi söylerken duraksadım. Ne fark ederdi? Bu dünyada artık kimdim ki?
“Nehir” dedim sonunda.
“Güzel” dedi sadece. Sonra gözlerini uzak bir noktaya dikti.
“Nehirler hep bir yöne akar. Seninki eve doğru akacak”
O gece uyuyamadım. O da uyumadı. Sadece aynı sessizliğin içinde, birbirimizin varlığını hissederek sabahladık.
Ve dışarıda, karla karışık bir rüzgar yükseliyordu.
(devam edecek)
Çok etkileyici, okur merakta, çünkü yazıyı okumadı bir filmin giriş bölümünü izledi sanki:)
YanıtlaSilburaneros.
Siloleeey sevindim :)
Daha isimler söylenmeden ismin bilinmesi... rüya denilen şey sahiden çok ilginç.. roman çıkaracak bir mevzu var ve muhtemelen çok uzun sürmeyen bir zaman diliminde gerçekleşiyor:) karlı rüyalar ben de çok sık görür oldum bu aralar..misal suda yüzen kedinin üzerinde duran bir güvercin ve tepelerinde onları gizleyen kardan bir şapka akıp gidiyordu usulca önümden en son :)
YanıtlaSilvakti dem.
Silne güzel rüya imiş seninki :)
film gibi adeta bu nasıl rüya deepcimm😊
YanıtlaSildüş tasarımcısı.
Sileveet yaa gece hayatım renkli :)
Alek Türkçe de biliyormuş ki ismi şak anladı :) Dizi gibi bir kurgu. Hatta dizi olsa izlermişim (dizi pek izlemesem de :). Hayal gücüne, kalemine (klavyene) sağlık.
YanıtlaSililkay.
Silkeşke hayatımız rüyalarımızdaki gibi olsa :)
Roman gibi olmuş yine, sondaki diyaloglar tatlıydı. 😊
YanıtlaSilduygu özkan.
Silrüya göre göre rüyalar da gelişti :)
Bir aşk doğuyor gibi sanki :)
YanıtlaSilyaşamdan yazılar.
Silrüyalarımda aşk olmuyor ama bakalımlım :)
Nehir hmm güzel bir isim seçimi. Bakalım neler olacak ilerleyen bölümlerde bu rüyada...
YanıtlaSilbeş senede devrialem.
Sileveet bakalım çünkü uzun bir rüya :)
selam olsun güzel bir pazar gününden. eski sayfasını kaybetmiş, geri alamamış ama bugün yazın ilk gününden yeni bir blog açarak yola devam etmeye karar veren ben ziyarete çıkmışken sizin sayfanıza rastladım. blog dünyasını özlemişim.
YanıtlaSilhayat yolunda bir ruh.
Silne güzeeel tekrar hoşgeldin :)
Mutlu sonla biter inşallah ve alekle de kopmayin ama olur mu :)
YanıtlaSilküçük kara balık.
Silpikiku :)
Müthiş rüya yazıcısı diye bir yorum bırakmıştım.Nerde kaldıysa❤️
YanıtlaSilayşe.
Silrüyalarım hep aksiyonlu veya fantastikli :)
bu rüyadan kaç sezonluk dizi çıkar, biliyor musun deep :))))
YanıtlaSilmelopeonia.
Silooo yapsınlar dizi :)
Tren yolculuğu sevmiyorum rüyama da girmesin 🤣
YanıtlaSilderya.
Silaaaa ben severim hele de avrupada çok keyifli ayol :)
Senaryo gibi rüya Deep :)
YanıtlaSilmavinin denizi.
Silbenim rüyalar heyecanlı oluyor :)
Tren yolculuklarına bayılırım, o yüzden ayrı bir ısındı içim bu rüyana. Gerilim ve duygusallık bir arada olmuş bu sefer. Bu kaçısın sonu nereye varacak bakalım. :)
YanıtlaSilkayıp fısıltı.
Siltren yolculuğunda edebiyat tadı oluyor değil mi :) eveet kaç kaç nereye kadar :)
Trenle dünyayı dolaşabilirim. Sende benim gibi arkası yarınlı görüyorsun:)))
YanıtlaSilbeyda.
Sileveeet eveeet :)
Epey bir detay kalmış aklında. Bunun bilimsel karşılığı ne acaba?
YanıtlaSilada deniz.
Silonu bilemiyorum :)
Rüyalarda insanlar yabancı dil konuşuyorlar, bazen de rüyadaki karakter yabancı dil konuşsa da biz anlıyoruz ya da Türkçe biliyor. Bu da rüyaların özelliği:)
YanıtlaSilbücürük ve ben.
Sileveeet rüyaların gizemi :)
Rüya değil enfes bir roman okuyor gibiyim .:)
YanıtlaSilpusulasız hayat.
Silbenim rüyalar heyecanlı ve aksiyonlu hep :)
Merhabalar.
YanıtlaSilGördüğünüz rüyayı o kadar güzel kurgulayıp anlatıyorsunuz ki gördüğünüz rüya artık rüya olmaktan çıkmış, çok güzel bir hikayeye dönüşmüş.
Rüyanıza, kaleminize ve gönlünüze sağlıklar dilerim. Rüyanız inşAllah hayırlara vesile olur.
Selam ve saygılarımla.
recep altun.
Silteşekkür ederim. rüyada mantıksızlıklar oluyor veya zamanda gidip gelmeler o nedenle anlaşılır hale getiriyorum :)