29 Nisan 2023 Cumartesi

KELİME OYUNU 112




Kelime Oyunu etkinliğimiz devam ediyor. Her hafta 5 kelime veriyoruz ve bu 5 kelimenin de içinde olduğu öykü şiir deneme benzeri bir yazı yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes 5 kelime verebilir.

Haftanın kelimeleri: Avcı/Talih/Bağdaş/Kaos/Yaratık

VAİNA 30

Şöyle bir özetlemesi gerekirse her şey aslında oldukça basitti. Avcılar arasında pek de yetenekli olmasa da sonunda mezun olup göreve atanan Ingrid’in talihini belirleyen şans meyvesini doğumundan önce maymunların çaldığına şüphe yoktu. Herkese kendini kanıtlamak üzere atandığı yere giderken Dokhaire veda ettiği sırada bile bir tek korku emaresi göstermemişti. Ah yüce tanrıça aşkına her şeyi kuralına uygun şekilde icra ederse belki de zaten korkmasına gerek olmayacaktı. İçindeki umut ve neşe insanın yüreğini titretirken o maymunlar buna bir taraflarıyla gülüyor olmalıydı. Her neyse. Dünyanın en korkunç canavar yürekli cadısı zor bir savaşın ardından hapsedilmiş şekilde Ingrid’e emanet edilmişti. Görevini başlangıçta daha tecrübeli bir avcı ile paylaşıyorken o emekli olduğunda yanına bir çömez verilmişti. Artık tecrübeli olan Ingrid sayılırdı. En azından tutsağının kaçmamasını sağlayacak kadar tecrübe kazanmış olması gerekirdi. Ama işler öyle gitmedi. Dünyanın en talihsiz maceraperestinin gelip de her şeyi batırmasına sebep olacağını kim bilebilirdi. Vaina derin uykusundan uyanıp kaçmayı başardığında görevinde başarısız olduğunu ve korkunç bir şeyin dünyaya serbest kaldığını üstlerine bildirmeliydi. Ama o da ne her şey bu kadarla da kalmamış güçlerini ve ruhunu bir fani ile birleştirerek ölümcül bir başka suç daha işlemişti. Vaina onları öldürmese bile yargıç ve yüceler nefes almaya devam edebilecekleri herhangi bir kararın kıyısından bile geçmeyecekti. İşte Dokhair için her şeyin muazzam özeti buydu.

Damlayan bir suyun sesi boşlukta yankılanırken düştüğü birikintide yarattığı halkalar loş ışık altında karanlıkta dalgalanarak yayılıyor ve düzensiz kenarlara çarpıp farklı yönlere doğru ilerleyip sonunda kayboluyorlardı. Bu insanı hipnotize eden büyülü gibi görünen birikintiden biraz ötede yine karanlığın içinde oturup bağdaş kurmuş olan Dokhair nereden geldiği anlaşılmayan loş ışıkla aydınlanıyordu. Üzerinde eğitimlerde kullandığı üniforması vardı. Kapalı gözlerini yavaşça açıp karşısındakine baktı. Karşısında ona dönük şekilde yerde bağdaş kurup oturmuş ve anlatacakları bittiği için sessizce cevap bekleyen kişi Ingrid’den başkası değildi. Dokhair ona her zaman güvenmiş ve arkasında durmuşken bir tutsağı yerinde tutmak gibi basit bir görevi bile eline yüzüne bulaştırmış olması ve diğer suçları karşısında utanç duyuyor ve adamın gözlerine bakamadığı için aralarındaki boş zemine bakıyordu.

“Demek bunca kaos ve o yaratıklar.. Vaina.. her şey o zamanki gibi olduğu için tahmin etmeliydim aslında ancak sanırım bunu düşünmek bile istemedim.”

Dokhair suçluyu azarlamaktan ziyade olanların sebebini anlamak ile meşguldü. Yüceler olanlara Vaina’nın sebep olduğunu anlamış olmalıydı. Öyle ise neden zamanında uyarıda bulunmadılar diye merak ediyordu. Belki de Vaina bu kez daha akıllı davranıp görünmez olmayı başarmıştı. Yücelerin gözlerinden bile kaçabiliyorsa bu kez daha güçlü bir durumda olmalıydı. Onunla savaşmak bu halde zordu. Herkesi toplamak gerekiyordu. “Yuvaya dönmeliyiz minik serçe.”

Ingrid duydukları karşısında ustasının gözlerinin içine korku ile baktı. “Bundan kaçışım olduğunu hiç düşünmedim elbette ve bu soruna sebep olduğum için en önde savaşmalıyım biliyorum. Ancak benim yüzümden masum bir insan ceza almamalı. Lua’nın güçlerimi ve ruhumu zorla almadığını onlara açıklamak zorundasınız usta Dokhair. Vaina yaşam gücümü çalarken bir kısmını saklamaya çalışmak yapabildiğim tek şeydi. Ancak bunun sonucunda yaşam enerjim Lua ile karşılaşınca hayatta kalmak için bilinçsiz şekilde ona aktarıldı. Vaina’nın güçlenmesini engellemeye çalışırken sonucunun böyle olacağını tahmin edemedim. Aslında toza dönüşen bedenim ile yavaşça solacağımı düşünmüştüm. Amacım kuralları çiğnemek değildi beni tanırsınız siz. Lütfen usta bu sizden son dileğim olsun, onu koruyun.”

Dokhair, Ingrid’in niyetinden bir saniye bile şüphe duymuyordu. Vaina karşısında çaresiz kalmasını ve hatalar yapmasını anlayabiliyordu. Lua’ya bedenini geri alabileceğine dair yalan söyleyip aslında Vaina’ya karşı yüceleri uyarmak ve Dokhaİr’i bulunca da Lua’nın hayatını garantiye almak istemişti. Lua ise hem Vaina konusunda bir şeyler yapabilmek hem de Ingrid’i kurtarmak istiyordu. Öte yandan Vaina gölgelerden yaratıklar çağırıp dünyaya yayıyor ve insanların ve diğer canlıların ruhlarıyla beslenip güçlenmeye devam ediyordu. Ne trajik bir öykü diye düşündü.

“Herkesi bir araya toplamak ve yüceler ile görüşmek zorundayım Ingrid. Ve her şeyi açıklamamız gerekli. Kararları konusunda ne kadar etkili olabileceğimden emin değilim bunun sonucunda en değerli öğrencimi kaybetme ihtimali korkunç ancak bu adımı atmamız gerekli. Lua için de senin için de elimden geleni yapacağımı biliyorsun. Yücelerin dikkatini sizin durumunuzdan çok Vaina çekecek olduğu için biraz şanslı sayılabilirsin. Yine de fazla umutlu olma hatasına düşmemeliyiz.”

Dokhair daha son cümlesini bitirirken Ingrid sessizce ağlamaya başlamıştı. Yıllarca yanında eğitim aldığı ustası hayatta en güvendiği kişilerden biriydi ve onun bu korkunç durumda bile yanında olacağını bilmek hem rahatlamasına hem de onu da tehlikeye attığı için korkmasına neden oluyordu. Her şey giderek karmaşık bir hal almıştı ve kendi sonuna her geçen gün daha çok yaklaşıyordu. Öyle veya böyle yakında bitecekti. Lua saf bir şekilde hala Ingrid’i kurtaracağını sanıyordu ve bu Ingrid’in canını daha çok yakıyordu. Ona son ana kadar gerçeği söyleyemezdi. Bunun yerine Vaina konusuna odaklanmak her açıdan daha iyiydi. Dokhair, sakin kalmasını tembihledi ve bu minik gizli toplantıya son verirken Ingrid’e göz kırptı tıpkı eskiden olduğu gibi. Ne zaman hata yapsa her şeyin yoluna gireceğini söyleyip göz kırpardı. Bu Ingrid’e garip bir güç verirdi. Bu hassas ruh halinden hemen kurtulup bir avcı gibi düşünmeye başlasa iyi olacaktı. Derin bir nefes alıp gülümseyerek vedalaştı.

Dokhair gözlerini açtığında Lua da karşısında oturduğu yerde gözlerini açtı. Lua ile konuştuklarının doğruluğunu test etmek ve Ingrid’in sahiden orada bir yerde olup olmadığına bakmak için güçlerini kullanıp genç adamın zihnine bağlantı kurmuştu. Ingrid ile yaptıkları konuşmanın hiçbirinden Lua’nın haberi yoktu bu yüzden her şey yolunda mı diye anlamak için sabırsızlanıyordu. Dokhair, Lua’yı biraz zayıf ve dikkatsiz olduğu için pek güvenilir bulmuyordu ve Ingrid’in başını bunca derde soktuğu için de ondan neredeyse nefret bile edebilirdi. Ingrid’i adeta kızı gibi gördüğü için ona zarar veren kim olsa aynı düşünecekti. Derin bir nefes alıp “Bir dakika bile yanımdan ayrılmayacaksın. Yuvaya gidiyoruz ve aptalca bir şey yapıp başımızı belaya sokmaman konusunda çok ciddiyim. Orada yücelerin karşısına çıkacağız. Her şeyi baştan anlatacağız. Gereksiz her detaydan kaçacak ve sana söyleyeceğim şekilde konuşacaksın. Ve Ingrid ve benim adımı asla kullanmayacaksın çünkü diğer şeyleri bir kenara koysak bile adımızı bilmenin sonuçları ölümcüldür. Anladıysan kımılda da gidelim artık.”

12 yorum:

  1. Ay harika bayılırım kelime oyununa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gonca.

      evet artık iyice alışkanlık oldu bu etkinlik :)

      Sil
  2. Çok heyecanlı. Ellerine sağlık. Karakterlerin duygusal olarak zorlandığı kurguları çok seviyorum ben nedense. Daha yoğun oluyor. Geçen hafta ben de yazayım dedim. hatta bir taslak oluşturdum ama unutmuşum. YİNE. Bu haftayı yazdığını görünce kafama dank etti. Bu ikinci kez oluyor. Hani arada çok mu faydalı şeyler yaptım, hayır. Resmen ertelemişim ve unutmuşum. Çok sinir oluyorum artık bu huyuma ya. Kendimden şikayet ettim ama kusura bakma lütfen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bonheur.

      ay yüklenme kendinee, oluyor böyle şeyler, hepimiz insanız :)

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim. İyi ki varsın Deep. :) <3 Bu sıralar en çok kavga ettiğim kişi kendimim. Arayı bir türlü düzeltemiyoruz. :D

      Sil
    3. bonheur.

      barış kendinle işteee :)

      Sil
  3. Bölüme başlamadan önce kahve yaptım kendime. Ama yazı bitinceye kadar kahveye dokunamadım bile :))
    Hikaye harikaydı deep emeğine sağlık. Bunca karmaşayı, yıkımı yaratan Lua'nın saflığı oldu. İlk bölümlerde Ingrid nasılda canla başla savaşmıştı Vaina kaçmasın diye... Yüceler'in durumu anlayıp anlamadığını merak ettim.
    Büyük bir savaş bekliyor bizi. Kalemine cesaret diyorum şimdiden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. film gündemi.

      öykünün içine, ruhuna iyice girdin seeen :)

      Sil
  4. Heyecanlıydı bu kısım. İşler bayağı ciddileşti. Lua ve Ingrid'e yazık, ikisi de birbirini düşünüyor. Vaina da ne güçlüymüş öyle. Kalemine sağlık deep. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. duygu emanet.

      lua ve ingrid tatlişler :)

      Sil
  5. hikayenin sonunda ikisine de bir şey olmadan her şeyi çözecekler mi merak ediyoruum yüceler de biraz fazla yücelerde galiba olan bitenden haberleri nasıl olmaz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sessiz gemi.

      onlara bişey olmasın tabiii :)

      Sil