Haftanın konusu: "Ergenlik dönemi mi daha mutluyuz, ergenlik sonrası mı?"
Herhalde 18 yaşına dek daha mutluyuz. 5-15 yaş arası en keyifli dönem olabilir. Bu dönemin keyifsiz yönü ise istediğimiz gibi davranamamak. Her şeyimize büyüklerin karışması. Bir şekilde hep eleştirilmek.
Büyüyünce insan kendi seçimlerini yapabiliyor. Üniversitede iken veya bitirince büyükler bize çok karışmazlar. Belki de büyümek kendinin sorumluluğunu almak oluyor, özgür seçim yapabilmek oluyor. Özgür olabildiğimiz kadar. Yani okul bitip işe girince paramız olunca büyüklerin laflarından kurtuluyoruz.
Bizim ülkede olan bir durum bu. Para getiren işe gir, evlen. Bunları yap yani. Yoksa kimse seni görmez, ciddiye almaz. Bu şekilde ciddiye alıyoruz akrabalarımızı bile. Bizde baskı her zaman var. Başarı kıstasları var milletimizin. Hepsi boş bunların elbette. Zenginsen, çalışmasan da olur, başarılı kabul edilirsin.
Sorumluluk olmadan, ders, giyim, görüntü, kendine güven, arkadaşlık gibi konularla yaşamak daha keyifli aslında. Fatura düşünmeden, anne babamızın parasıyla yaşamak. Dünyayı daha masum görmek. Ama şimdilerde aslında liseyi bitirip yurtdışına gitmek diye bir eğilim de var bizde. Büyükler de çocuklarımızı bu ülkede yetiştirmeyelim telaşında.
Ergen olmak genelde düşünmeden para harcamak da oluyor ki paran varsa bu büyük mutluluk. Büyüklerin kafası daha karışık oluyor. Ergenlikteki hayallerimiz, boş düşüncelerimiz, sorunlarımız daha eğlenceli.
Yani ergenlik daha hoş. Büyükler sıkıcı. Büyükler daha boş işlerle uğraşıyorlar.
Zamanı olanlar ve isteyenler yazsın yaniii bakalım ergenlik mi yetişkinlik mi keyifli!
İnsanın gençken ve sonrasında da hayata bakışı ve hayatla ve aile ile ilişkileri ile ilişkili bir durum bu. Dolayısı ile ailenin çocuğa bakışı bir şans; anlayıp önünü de açabilirler, tam tersi olarak da sürekli dürtüp kendi -yanlış- doğrularından bakıp sindirebilirler de... Görüş açısı geniş ve kitap okuyan bir ailenin çocuğu olmak şahanedir, gencin ne demek olduğunu anlarlar onlar... Ben o şanslılardan biriyim, ilkokul mezunu anneme, babama , okuma yazması olmayan babanneme, demiryolcu dedeme, enstitü mezunu halama, üniversite mezunu amcama ve dayıma çok şey borçluyum der, böyle insanlardan oluşmuş bir ailenin ferdi olarak şükran duyar ve sahneyi -sözü daha fazla uzatmadan- başka arkadaşlara bırakırım:))
YanıtlaSil