31 Aralık 2023 Pazar

UMUDUN IŞIĞI

 



Hayatımıza yeni bir yıl geliyor. Heyecanı içimizi coşturuyor. Heyecan duymayanlar da duysun çünkü yani bu bir yenilenme, değişme fırsatı.

Kendimizi yenileriz, dünyayı, hayatı yenileriz. İşte bize bir bahane sevgiye, huzura, iyiliğe, barışa yer açmak için.

Yeni yılın yenilenme heyecanı yağsın üzerimize, yağmur gibi, kar gibi, yağsın sevgisizlik, acımasızlık üzerine, çocuksu heyecanımız kaplasın beyaz bir masumiyet olarak bu dünyayı, yıkasın, temizlesin hayatlarımızı.

Sevgi, barış, huzur istesin dünya sadece. Kötülükler unutulsun, iyilikler ışık saçsın pırıldasın zayıflar, yoksullar, haksızlıklar üzerinde.

Öyle bir kar yağsın ki bütün kötülüklerin üzerini kapatsın ve bir daha yüreklerimize kar yağmasın, eriyen kar da gözlerimizden keder gözyaşı olarak akmasın, sadece duygudan, mutluluktan, sevgiden ağlayalım. Yağmur yıkasın dertlerimizi.

Yeni yıl kırmızısı ve sevgi pembesi doldursun dünyayı kan kırmızısı değil. Nar suyu içelim kan suyu değil. Hediyeleri paketleyelim ölüleri değil.

Kokulu mumları evimizde mutlulukla yakalım, öldürülmüşlere ağıt için değil. Evimizde mısır patlatalım sokakta bomba yerine.

Kurşun döktürelim aksiliklere, başka bir işe yaramasın kurşunlar. Isıtmak için olsun boyunluklar asmak için değil.

Yılbaşı çelenkleri mutluluk için asılsın kapılarımıza, kurabiye kardan adamlar yiyelim, dardan adamlar dardan kızlar olmasın hayatımızda, lavanta sabunlarla yıkayalım bütün kirleri, kötülükleri.

29 Aralık 2023 Cuma

TATLI ANİMELER VE VİDEOLAR

 


HOP

James Mardsen, 2011, A.B.D.

Amerikan animasyon komedi filmi, çocuklar için, çocuklarla beraber büyüklerin izlemesi için, büyüklerin yalnızken de izlemesi için. Paskalya bayramı ile ilgili. Ünlü Paskalya tavşanı hakkında komedi. Film hem anime hem de normal film. Yani bazen çizgi film oluyor bazen de normal film. Şekerlerin, çikolataların üretildiği bir adada Paskalya Tavşanı işini çocuğu olan Paskalya Tavşanına bırakmak ister. Ufaklık ise çok tembeldir. İnsanların arasına karışır ve genç bir adamla tanışır. Bu arada, adada tavşanın yerine geçmek isteyen biri vardır. Tavşan ise bu genç adamın yeni tavşan olmasını ister. Bu ikisi adada tekrar şeker çikolata işini ele geçirmek isterler.

Tatlı film. Ailecek izlenebileceklerden. Defalarca izlenir. Not: 3/4


51 NUMARALI GEZEGEN

Planet 51, 2009, İspanya

Komedi animasyon. Bilimkurgu temelli. Bir uzaylı gezegende yaşayanlar insanlara uzaylı demektedir. Bir dünyalı astronot bu gezegene gider, tabii onu istilacı sanırlar yani genelde izlediğimiz bilimkurguların tersi, burda insan gidip uzaylıları istila ediyor. Dünyalı bu gezegene zamanla alışır ama dünyaya da dönmesi gerekiyordur. Oldukça aksiyonlu film.
 Not:3/4


THOMAS VE ARKADAŞLARI

Thomas the Train

İngiliz çizgi roman serisi, demiryolları ile ilgili. Thomas ve arkadaşları hepsi birer lokomotif ve hoş maceralar yaşıyorlar. Çizgi filmleri de bulunuyor. Seri ülkemizdeki özel kanallarda gösteriliyor. Tadına doyum olmayanlardan. Not:4/4


BABAM SÖZ VERDİ

Jingle All the Way, 1996, A.B.D.

Bir aile babası hep çok çalıştığı için oğlu ile ilgilenemez, onunla oynayamaz, onun spor gösterilerine gidemez. Yılbaşı geldiğinde oğlan Turbo Adam diye bir oyuncak ister. Yılbaşı öncesi alışveriş yoğun olduğu için baba oğluna bunu alamaz ve oyuncağı bulmak için her şeyi dener. Sıcak bir aile filmi. Not:3/4


HAPPY ANNIVERSARY

Çakmaktaşların bu kutlama şarkısı çok ünlü, çok şeker. Uzun yıllardır herkesin kullandığı bir şarkı.

SESAME STREET: CELEBRITY LULLABIES WITH RICKY GERVAIS

Susam Sokağında gece uyku öncesi ninniler ünlü. Elmo, uykudan önce hep ninni ister. Bu bölümdeki ünlü de Ricky Gervais. Gervais şarkıya başlıyor, Elmo onu tanımıyor, bilmiyor, sonra da uykusu kaçıyor. Çok şirin.

https://www.youtube.com/watch?v=Jc20vMz0V7Q

I LOVE LUCY: ENGLISH PRONUNCIATION

Lucille Ball, Amerikalı TV ünlüsü. Talk Şovcu. 2021 Oscar adayı idi, onun hakkındaki film. Being the Ricardos. Bu bölümde, Amerikalıların bile zorlandığı telaffuzlar işleniyor. Bazı kelimelerin neden öyle söylendiğini onlar da bilmez.

https://www.youtube.com/watch?v=uZV40f0cXF4

23 Aralık 2023 Cumartesi

KELİME OYUNU 122




Kelime Oyunu etkinliğimiz devam ediyor. Beş kelime seçiyoruz ve bu kelimelerin de içinde olduğu öykü, şiir, deneme benzeri bir yazı yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes beş kelime verebilir.

Haftanın kelimeleri: Uyku/Parıltı/Işık/Enerji/Aile


VAİNA 40

Thara acı içinde “Rauba!” diye fısıldadı. Gücü konuşmasına bile yetmiyordu. Ancak büyük ustaya seslenip onu hapsedildiği derin uykudan kurtarmayı ummaktan başka çaresi de yoktu. Ona saldıran şeyin Vaina’nın suretine bürünmüş bir çeşit büyü veya ruhundan yaratılmış bir canavar olduğunu düşünmüştü. Ancak böylesine basit numaralardan biri olsa Thara onları alt edebilirdi. Bu daha güçlü daha karanlık ve yoğun bir güçtü. Soluğu kesilip artık hareketsiz kaldığında sonunda onun gerçekten de Vaina’nın kendisi olduğunu anladı. Bu şeytani cadıyla Rauba’nın zihninde karşılaşmayı hiç beklemiyordu. Bu nasıl mümkün olabilirdi aklı almamıştı. Demek ki Rauba baştan beri bu yüzden hasta görünmüştü ve aslında hiç uyanmamıştı. Neredeyse sonsuz bir uykuya dalmak üzereyken karanlığın içinde bir şey parıldadı. Bir hayal gördüğünü sansa da kalp atışı hızında ikinci bir parıltı daha ona göz kırptı. Sonra parıltı öyle bir hızla uzaklardan üzerlerine doğru uçtu ki ne olduğunu anlamak oldukça zor oldu.

Thara’yı yakalamış olan Vaina bunu ancak hızla üzerine gelip ona saldırdıktan sonra fark edebilmişti. Rauba kendisine yaraşır şekilde ışıklara sarınmış bir halde tüm gücü ile cadıyı geri püskürtmüş ve ona saldırmaya devam ediyordu. Thara hızla kendine gelip toparlanırken olanları anlamlandırmaya çalışıyordu. Rauba ona seslendiğini duymuş olmalı ve sonunda uyanmış olmalıydı. Thara ona yardım etmek için ileri atılacağı sırada Rauba “Git buradan!” diye bağırdı. “Onu çok fazla tutamam. Benden umduğun kadar güçlü değilim çoktan ele geçirildim. Git ve Ingrid’i bul o benden sonra seçilen kişi.. Bu işi o bitirmeli!” diye ekledi. Vaina’yı tutmaya çalışırken bir elini Thara’ya doğru uzattı ve avcunun içinden altın renkli bir ışık küresi uçup Thara’ya uçup geldi. Bu büyük ustanın gücünü ve yaşam enerjisini barındıran septa ventumuydu. “Bunu ona ver ve hemen buradan git!” diye tekrar bağırdı. Thara bunu alırsa Rauba artık yaşayamayacaktı. Bunu yapamayacağını söyleyecekken Rauba “Bunu Vaina’nın almasını göze alamayız.” diye açıkladı.

Bedeni ve zihni çoktan işgal edilmişti ve kurtulmanın her yolunu denediyse de başarılı olamamıştı. Gücünü Vaina’nın ele geçirmesine izin veremezdi. Başka çaresi yoktu. Thara septa ventumu aldı ancak yine de ona yardım etmeyi ve Vaina ile savaşmayı istiyordu. Rauba elbette onun niyetini anlamıştı bu yüzden hiç vakit kaybetmeden onu zihninden dışarı kovdu. Böylece Thara kendi zihnine dönerken Rauba’nın septa ventumu da onunla gitti. Thara gözlerini açarken çevresini sarmış olan enerji duvarı da kayboldu ve o sırada ailesi ile savaşan Vaâll’i fark etti. Vaâll de onun uyanmış olduğunu fark etti ve üçüyle aynı anda baş edemeyeceği için üzerlerine geriye kalan adamlarını gönderip kaçtı. Adamlarla babasının tek başına baş edebileceğini gören Thara Vaâll’in peşinden gitti. Rauba’yı bu kadar etki altına alıp alt edebiliyorsa Vaina şehirde bir yerlerde gizleniyor olmalıydı ve yerini Vaâll’in bildiğinden emindi. Onu yakalamak zorundaydı. Böylece karanlık ve dehşet verici ormanın içinde gözden kayboldular.


Not: Septa Ventumu (Yaşam Enerjisi/Büyü Gücü)

5 Aralık 2023 Salı

MİZUNO


https://www.youtube.com/watch?v=81tWAoRcngo


Baharın en tembel günlerinden birinde güneş neşeyle parıldarken uzaklardaki serin derenin şırıltısı vadiye bir ninni gibi yayılıyordu. Rengarenk çiçekler sanki en güzeli benim der gibi en parlak renklerine bürünmüş ve yapraklarını rüzgarda dans ettiriyorlardı. Doğa tüm canlılığı ile cıvıl cıvıldı. Kuşlar neşe içinde oradan oraya kanat çırpıp oyunlar oynarken kelebekler ve arılar en taze nektarlara ulaşmak için kendi aralarında yarışıyordu. Tüm bu neşeli günün huzurlu ahengi yine her gün olduğu gibi arı okulundan yükselen seslerle arada bir sarsılıyordu. Öğretmen Floreyn can sıkıntısı ile huysuzluk eden öğrencileri hizaya sokup onları kışa hazırlamakla meşguldü ancak arada sırada haylazlık edenler yüzünden tepesi atıyordu. Artık son sınıfların staj zamanı gelmişti ve deneyimli bal arıları olan büyüklerinin yanında çaylaklık edip her gün öğretmenlere rapor sunuyorlardı. Kış gelmeden stajlarını tamamlayıp onlar da birer bal arısı olacaklardı.

Stajda doğru çiçekleri seçmeyi, yaban arılarından kaçmayı, nektarı doğru toplamayı ve depolara getirip doğru şekilde istiflemeyi öğreniyorlardı. Burada en önemli olan şey doğru çiçekleri seçip vakit kaybetmemek ve sağlıklı nektar toplamaktı. Ancak çaylaklar bu konuda her zaman yeterince iyi değillerdi. Geçen hafta bir grup çaylak kötü nektar yüzünden midesini bozmuştu. Bazen bal arısı olma yolunu seçmekle iyi etmedikleri ortada olanlar çok geçmeden fark edilirlerse sağlık okuluna gönderiliyorlardı. Onların tek yaptığı bütün gün kovanda oturup bebek arılara bakmaktı. Bu bazılarına aşırı sıkıcı gelse de bazıları için bütün gün güneşin altında dolaşmaktan kaçış oluyordu.

Floreyn etrafta uçuşup elindeki çam iğnesini sağa sola sallayarak öfkeli şekilde “Mizuno!” diye vızıldıyordu. Mizuno başını hep belaya sokmayı başaran çaylaklardan biriydi ve sorumlu öğretmeni Floreyn’di. Güne başlamadan önceki içtimaya gelmemişti. Ancak okula geldiğini görenler olmuştu. Masaki, Floreyn’in yine Mizuno’yu aradığını görünce bıyık altından gülümsedi ve arkasından “Yine çaylağını mı kaybettin Floreyn!” diye bağırdı, “Belki de bu yıl yetenek yarışmasını boş verip onu yeniden bebek okuluna göndermelerini tavsiye etmelisin!” diye ekledi ve yanındaki diğer öğretmenlerle gülmeye devam ettiler. Floreyn “Ay sorma bütün sorunlu vızıltılar beni buluyor böyle giderse vereceğim ceza ile bir ayının pençesinden bal kurtarmak arasında seçim yapmak zorunda kalacak!” diye cevap verdi. Öğretmenler böyle ciddi bir ceza verebilme ihtimali konusunda şüpheye düşüp gülmeyi kesmiş ve ardından bakakalmışlardı. “Hey o sadece bir çocuk çok da ciddiye almasan mı acaba!” diye son kez ardından bağırmıştı Masaki.

Floreyn tam aramaktan pes edecekken cılız bir vızıltı işitti ve çimenlerin arasına doğru uçup sesin sahibini aradı. En sonunda onu hafifçe yukarı kıvrılıp bir çadıra dönüşmüş beyaz bir papatyanın yapraklarının arasında miskince uzanmış şarkı söyler halde buldu.

“SOomewhEeereee Ooover the RainBOOww, WAaay Uuup HIIGHHh… And the Dreamsss that you’ve dreamed of Once in a lullabyyyy…”

Floreyn şarkısını yarıda kesip “Demek buradasın Mizuno! Seninle ben ne yapacağım!” diye söylenirken onu anteninden çekip çiçeğin içinden çıkartıverdi. “Çiçek içinde sadece bal toplarken yorulunca uyumanıza izin var, böyle her istediğinde tembellik yapamazsın. Ya seni bir kuş kapıp götürseydi hiç düşünmüyor musun!” diye azarlamaya devam etti. “Ayrıca sabah toplantısına gelmedin. Arkadaşların çoktan görev bölgelerine gitti. Bu gidişle bu yıl mezun olamayacaksın Mizuno!”

Mizuno suçlu suçlu çimenlere, gökyüzüne, onları dinleyecek kadar yakında dolaşan başka arılara ve kelebeklere bakıp azarlanmasının bitmesini bekledi. Hem çok büyük suçluluk hem de bıkkınlık hissediyordu. Floreyn nefes almak için duraksadığı zaman Mizuno “Bayan Floreyn elimde değil uyumayı çok seviyorum ve şarkı söylemeyi de ama bal toplamayı hiç sevmiyorum. Size daha önce de söyledim. Sizi üzmeyi hiç istemiyorum ancak ben şarkıcı olmaya karar verdim.” dedi. Floreyn’in gözleri fal taşı gibi büyüdü. “Sen aklını petekle mi yedin? Arıdan şarkıcı olur mu evladım? Benim yüreğime mi indirmek istiyorsun yoksa?” Mizuno hayal kırıklığı ile “Bayan Floreyn o halde belki de ben arı değilimdir olamaz mı?” diye sordu. Floreyn’in ağzı açık kalmıştı “Yok devesin!” diye cevap vermemek için kendini zor tuttu. Bu yaşta öğrencilerinin kafa karışıklığı yaşadığı çok olmuştu ama Floreyn böylesini hiç görmemişti. Mizuno ile birkaç gün boyunca uzun uzun sohbetler edip bir orta yol bulmaya çalıştılar.

En sonunda Mizuno gerçek bir arı gibi bal toplama işinde ustalaşmanın aslında çok kötü bir iş olmadığına karar verdi. Bayan Floreyn ona hem bal toplayıp hem de şarkı söyleyebileceğini söylemişti. Bal toplamadığı zamanlarda özellikle de kışın kovandaki arıları neşelendirmek için şarkı söylemesi harika olacaktı. Tabii çok pratik yapıp vızıltısını mükemmelleştirmesi gerekiyordu. Herhangi bir bebek vızıltıdan ağlarsa sorumluluk almak zorunda kalırdı bu yüzden bal toplarken vızıltı çalışması yapmayı unutmamalıydı. Bütün arılar gibi bal görevleri sırasında yorulduğunda günde iki kez çiçek uykusuna izni vardı, böylece çiçeklerin içindeki akustik ortamda da pratik yapma şansı olabilecekti. Böylece Mizuno bayan Floreyn’e ne kadar iyi ilerlediğini göstermek için her akşam okula dönen diğer çaylaklar gibi rapor sunuyor ve minik bir şarkı söyleyip ondan güzel laflar işitiyordu. Böyle giderse hiçbir sorun çıkmadan mezun olmayı başarabilecekti. Üstelik diğer arılar da onun vızıltılarını sevmeye başlamışlardı. Çiçek uykusu saatinde mümkün olduğunca onun olduğu çiçeğe yakın çiçeklerde konaklayıp şarkılarını dinliyorlardı. Mizuno artık çok mutlu bir arıydı.