18 Ocak 2019 Cuma

Hime-chan No Ribbon










Hime-chan no Ribbon

61 bölümlük eski bir anime manga dizisi. Komik, eğlenceli, fantastik, gizemli, sevimli bir dizi. Prenses  Erika bir çeşit büyücü. Himeko adlı minik şirin bir kıza bir sihirli kurdele verir. Himeko, bu kurdele sayesinde istediği başka bir insanın yerine geçebilmektedir. Bir de minik bir oyuncağı vardır, Pokota. O da hep Himeko ile birliktedir, bazen ona yardım eder, öğütler de verir. Himeko yani Hime-chan bu kurdele ile sürekli kimlik değiştirir. Zamanla okuldaki Daichi adlı oğlanla da yakınlaşır. Hatta bir keresinde onun da yerine geçer. Daichi onun  bu sırrını anlar ama onu korur.

Bu kurdele ile insanların yerine geçme özelliği ile Hime-chan bir dolu macera yaşar. O çok güzel bir kız da değildir, biraz erkeksi de sayılabilir. Kırmızı kurdele ile dönüşünce bazen geriye dönmesi zor olabiliyor veya geç kalıyor. Bu durumlarda sırrını saklaması zor olur. Sevimli büyülü sözler de vardır, dönüşürken. Erika ile Hime-chan’ın fizikleri de birbirine benzemektedir. Hime-chan, bir saatliğine dönüşür. Onun bu büyülü kız durumu bir yıl sürecektir. Bir çeşit test. Hime-chan başarılı olursa Prenses Erika kendi sihirli dünyasında bir kraliçe olacaktır.

Anime sevenler bu şirin diziyi kaçırmasın. Not:4/4

9 Ocak 2019 Çarşamba

O An





Cerrahi asistanı adayı olarak yürümeye başladığım yeni hayatımın ilk iki  ayının sonuna gelmiştim.


Üşüyen parmaklarımı ellerimin arasında sıkıştırarak ısıttığım kupanın içindeki kahvemi yudumlarken, diğer yandan da  bekleme odasındaki yan pencerenin kenarında durmuş, hastanenin aşağısında duran bahçeye bakıyordum.


Girmeye hak kazandığım ilk ameliyatımda başarısız olmuştum ne yazıkki ve uzunca bir süredir  maruz kaldığım alaycı bakışların  altından kolay kolay gelebilecekmişim gibi gözükmüyordu.


Belki de basit sayılabilecek bir karaciğer ameliyatında bana verilen fırsatı iyi değerlendiremeyip hastayı kanamadan kaybedebilir, doğru bir tanımla onu öldürebilirdim.


Afallamamdan hiç de etkilenmeyip duruma anında  el koyan hocalarım vardı ve beni ameliyathaneden uzaklaştırmakta geç kalmamışlardı.


Rakiplerimin  hepsi ameliyatlara girebilmenin fırsatını kollarken ben bu şansı kaybedip kendi elimle uzunca bir zaman değil ameliyatlara girmek ameliyathanelerin önünden geçme olasılığını bile yok etmiştim.


Düştüğüm  bu durumun ardından günler geçmiş olsa bile kötü bir başlangıcın travmalarını hala beynimden atamıyordum ve ne acı bir gerçektir ki daha yolun başındaydım.

Kafamdaki seslerin acilde yankılanan anons seslerinden farkı yoktu, içim ise gözlerimin süzdüğü bahçenin boşluğu gibiydi. Soğuk, ürpertici ve hoş gözüktüğü kadar da kirli.


Üzülmek ise bana her seferinde aynı şeyi hatırlatıyor, hayat çizgimin değiştiği o günü, o anı. Ama olmaz, o anı size anlatamam elbette.