5 Aralık 2023 Salı

MİZUNO


https://www.youtube.com/watch?v=81tWAoRcngo


Baharın en tembel günlerinden birinde güneş neşeyle parıldarken uzaklardaki serin derenin şırıltısı vadiye bir ninni gibi yayılıyordu. Rengarenk çiçekler sanki en güzeli benim der gibi en parlak renklerine bürünmüş ve yapraklarını rüzgarda dans ettiriyorlardı. Doğa tüm canlılığı ile cıvıl cıvıldı. Kuşlar neşe içinde oradan oraya kanat çırpıp oyunlar oynarken kelebekler ve arılar en taze nektarlara ulaşmak için kendi aralarında yarışıyordu. Tüm bu neşeli günün huzurlu ahengi yine her gün olduğu gibi arı okulundan yükselen seslerle arada bir sarsılıyordu. Öğretmen Floreyn can sıkıntısı ile huysuzluk eden öğrencileri hizaya sokup onları kışa hazırlamakla meşguldü ancak arada sırada haylazlık edenler yüzünden tepesi atıyordu. Artık son sınıfların staj zamanı gelmişti ve deneyimli bal arıları olan büyüklerinin yanında çaylaklık edip her gün öğretmenlere rapor sunuyorlardı. Kış gelmeden stajlarını tamamlayıp onlar da birer bal arısı olacaklardı.

Stajda doğru çiçekleri seçmeyi, yaban arılarından kaçmayı, nektarı doğru toplamayı ve depolara getirip doğru şekilde istiflemeyi öğreniyorlardı. Burada en önemli olan şey doğru çiçekleri seçip vakit kaybetmemek ve sağlıklı nektar toplamaktı. Ancak çaylaklar bu konuda her zaman yeterince iyi değillerdi. Geçen hafta bir grup çaylak kötü nektar yüzünden midesini bozmuştu. Bazen bal arısı olma yolunu seçmekle iyi etmedikleri ortada olanlar çok geçmeden fark edilirlerse sağlık okuluna gönderiliyorlardı. Onların tek yaptığı bütün gün kovanda oturup bebek arılara bakmaktı. Bu bazılarına aşırı sıkıcı gelse de bazıları için bütün gün güneşin altında dolaşmaktan kaçış oluyordu.

Floreyn etrafta uçuşup elindeki çam iğnesini sağa sola sallayarak öfkeli şekilde “Mizuno!” diye vızıldıyordu. Mizuno başını hep belaya sokmayı başaran çaylaklardan biriydi ve sorumlu öğretmeni Floreyn’di. Güne başlamadan önceki içtimaya gelmemişti. Ancak okula geldiğini görenler olmuştu. Masaki, Floreyn’in yine Mizuno’yu aradığını görünce bıyık altından gülümsedi ve arkasından “Yine çaylağını mı kaybettin Floreyn!” diye bağırdı, “Belki de bu yıl yetenek yarışmasını boş verip onu yeniden bebek okuluna göndermelerini tavsiye etmelisin!” diye ekledi ve yanındaki diğer öğretmenlerle gülmeye devam ettiler. Floreyn “Ay sorma bütün sorunlu vızıltılar beni buluyor böyle giderse vereceğim ceza ile bir ayının pençesinden bal kurtarmak arasında seçim yapmak zorunda kalacak!” diye cevap verdi. Öğretmenler böyle ciddi bir ceza verebilme ihtimali konusunda şüpheye düşüp gülmeyi kesmiş ve ardından bakakalmışlardı. “Hey o sadece bir çocuk çok da ciddiye almasan mı acaba!” diye son kez ardından bağırmıştı Masaki.

Floreyn tam aramaktan pes edecekken cılız bir vızıltı işitti ve çimenlerin arasına doğru uçup sesin sahibini aradı. En sonunda onu hafifçe yukarı kıvrılıp bir çadıra dönüşmüş beyaz bir papatyanın yapraklarının arasında miskince uzanmış şarkı söyler halde buldu.

“SOomewhEeereee Ooover the RainBOOww, WAaay Uuup HIIGHHh… And the Dreamsss that you’ve dreamed of Once in a lullabyyyy…”

Floreyn şarkısını yarıda kesip “Demek buradasın Mizuno! Seninle ben ne yapacağım!” diye söylenirken onu anteninden çekip çiçeğin içinden çıkartıverdi. “Çiçek içinde sadece bal toplarken yorulunca uyumanıza izin var, böyle her istediğinde tembellik yapamazsın. Ya seni bir kuş kapıp götürseydi hiç düşünmüyor musun!” diye azarlamaya devam etti. “Ayrıca sabah toplantısına gelmedin. Arkadaşların çoktan görev bölgelerine gitti. Bu gidişle bu yıl mezun olamayacaksın Mizuno!”

Mizuno suçlu suçlu çimenlere, gökyüzüne, onları dinleyecek kadar yakında dolaşan başka arılara ve kelebeklere bakıp azarlanmasının bitmesini bekledi. Hem çok büyük suçluluk hem de bıkkınlık hissediyordu. Floreyn nefes almak için duraksadığı zaman Mizuno “Bayan Floreyn elimde değil uyumayı çok seviyorum ve şarkı söylemeyi de ama bal toplamayı hiç sevmiyorum. Size daha önce de söyledim. Sizi üzmeyi hiç istemiyorum ancak ben şarkıcı olmaya karar verdim.” dedi. Floreyn’in gözleri fal taşı gibi büyüdü. “Sen aklını petekle mi yedin? Arıdan şarkıcı olur mu evladım? Benim yüreğime mi indirmek istiyorsun yoksa?” Mizuno hayal kırıklığı ile “Bayan Floreyn o halde belki de ben arı değilimdir olamaz mı?” diye sordu. Floreyn’in ağzı açık kalmıştı “Yok devesin!” diye cevap vermemek için kendini zor tuttu. Bu yaşta öğrencilerinin kafa karışıklığı yaşadığı çok olmuştu ama Floreyn böylesini hiç görmemişti. Mizuno ile birkaç gün boyunca uzun uzun sohbetler edip bir orta yol bulmaya çalıştılar.

En sonunda Mizuno gerçek bir arı gibi bal toplama işinde ustalaşmanın aslında çok kötü bir iş olmadığına karar verdi. Bayan Floreyn ona hem bal toplayıp hem de şarkı söyleyebileceğini söylemişti. Bal toplamadığı zamanlarda özellikle de kışın kovandaki arıları neşelendirmek için şarkı söylemesi harika olacaktı. Tabii çok pratik yapıp vızıltısını mükemmelleştirmesi gerekiyordu. Herhangi bir bebek vızıltıdan ağlarsa sorumluluk almak zorunda kalırdı bu yüzden bal toplarken vızıltı çalışması yapmayı unutmamalıydı. Bütün arılar gibi bal görevleri sırasında yorulduğunda günde iki kez çiçek uykusuna izni vardı, böylece çiçeklerin içindeki akustik ortamda da pratik yapma şansı olabilecekti. Böylece Mizuno bayan Floreyn’e ne kadar iyi ilerlediğini göstermek için her akşam okula dönen diğer çaylaklar gibi rapor sunuyor ve minik bir şarkı söyleyip ondan güzel laflar işitiyordu. Böyle giderse hiçbir sorun çıkmadan mezun olmayı başarabilecekti. Üstelik diğer arılar da onun vızıltılarını sevmeye başlamışlardı. Çiçek uykusu saatinde mümkün olduğunca onun olduğu çiçeğe yakın çiçeklerde konaklayıp şarkılarını dinliyorlardı. Mizuno artık çok mutlu bir arıydı.

4 Aralık 2023 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 224




Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta bir sohbet konusu buluyoruz ve o konuda yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir.

Haftanın konusu: "Düzenli bir iş bulmak neden zorlaşıyor?"

İş bulmak gittikçe zorlaşıyor. Üniversite mezunlarının iş bulması da, lise mezunu ve diğerlerinin bulması da zorlaşıyor. Mesleklerinde iş bulamıyor insanlar. Bu nedenle BİM, A101, Bauhaus, Ikea veya AVM'lerde çalışıyor herkes, kafelerde veya.

Hayat hızlı iyice. Eğitim olanakları arttı, teknoloji gelişiyor. Netten de eğitim alıp iş bulunabiliyor. Ancak herkes az çalışıp rahat çalışıp çok kazanma peşinde. Kimse zora gelemiyor.

Üniversite, lise mezunları sağlam, güvenli iş istiyor. Şu anda herkes yurtdışında iş bulmak, ev almak, vatandaşlık almak peşinde. Hemşire, yazılımcı, TIR şoförü, ne olursa.

Mezunlar güvenli, sürekli, uzun vadeli iş bulmak konusunda olumsuz deneyimler yaşıyorlar. Bunda okulların da payı var. Pratik yetenekler vereceklerine akademik performans istiyorlar öğrencilerden. Şirketler ise deneyimli eleman istiyor, eğitim vermeye yatırım yapmak istemiyorlar. Yeni mezunlar bu nedenle dezavantajlı duruma düşüyorlar.

Bir de teknolojik gelişmeler insan gücüne ihtiyacı da azalttı. Bilgisayarlar, robotlar insanlardan daha verimli ve doğru çalışıyorlar. Bu yüzden şirketler ortalama eleman istemiyorlar. Yüksek kaliteli ve deneyimli eleman arıyorlar.

Deneyimsiz mezunların, deneyimsiz işçilerin, teknik elemanların da düzenli iş bulabilmeleri için okullarda staj olanakları arttırılmalı. Derslerde sürekli olarak workshop'lar olmalı. Devletler de ortaya çıkan ihtiyaçlara uygun meslekleri belirleyip öğrencileri bu yönlere kaydırmalı. Yani, okullar, şirketler, devlet bir arada yönlendirmeli, öğrencilerin farkındalığını arttırmalı.

Bu şekilde öğrenciler kendileri için en iyiyi seçebilir.

İsteyen ve zamanı olan herkes yazsıın!

2 Aralık 2023 Cumartesi

MİNİ DİZİLER 7

 




İRLANDA

OBITUARY

2023 komedi dizisi.

Yerel gazetede ölüm ilanları yazan bir genç kadın, yazı başına para aldığı için hep ölümleri beklemek durumundadır. İşleri hareketlendirmek için öldürmeye başlar. Kötüleri, hastaları öldürür. Kendine engel de olamaz. Daha öldürmeden ölüm ilanlarını bile hazırlar. Oldukça keyifli dizi. Not:3/4


A.B.D.

GÖREMEDİĞİMİZ TÜM IŞIKLAR

All The Light We Can Not See

2023 tarihsel dram dizisi. Romanı birkaç yıl önce popüler olmuştu. Kitap Hırsızı benzeri romanlardan.

Zamanda ileri geri giden konulardan. İkinci Dünya Savaşı temalı dizilerden. Konusu biraz karmaşık. Savaş, istihbarat, değerli taşlar, sırlar gibi. İkinci Dünya Savaşının son dönemi, Almanlar kaybedecek artık. Kör bir kız Fransa’da babası ile yaşıyor, babası ona evde maket yaparak sokakları öğretiyor, dışarı çıkarsa her yeri bulabilsin diye, çünkü savaş nedeniyle gizleniyorlar. Kız, sürekli olarak radyo dinliyor. Bir Alman oğlan da kız kardeşi ile yaşamakta. O da radyo dinliyor. Kız ve babasının başına birçok olay geliyor, istihbarat ve değerli taşlar nedeniyle. Alman oğlan da asker oluyor. Bu Alman askeri bu kör kızı bulmak niyetinde. Bağlantı ise radyo. Keyifle izlenen dizi. Not:3/4


POLONYA

INFORMACJA ZWROTNA

2023 yılı dram dizisi.

Eski bir müzisyen olan bir adam alkoliktir. Bu nedenle ailesi ondan rahatsız olur. Adam, bir gün oğlu ile sohbet etmek için buluşur, yine sarhoştur, o gece oğlu kaybolur, adam uyanınca hiçbir şey hatırlamaz. Oğlu için üzülür ve onu bulmak için araştırmaya başlar. O gece ile ilgili olarak da hiçbir şey hatırlamaz. Oğlunu aradıkça birçok olayla, insanla karşılaşır ve olay bir aile dramına doğru ilerler. Sürükleyici dizi. Not:3/4


BELÇİKA

FERRY

2023 Belçika/Hollanda suç dizisi. 2019 yılı Belçika yapımı Undercover adlı dizinin yan dizisi. Undercover’da polis bir karı koca, bir uyuşturucu şebekesinin içine sızıp şebekeyi çökertiyordu. Gerçek bir olayı anlatıyordu dizi. Ferry, o şebekenin lideriydi. Çift, Ferry ve eşi ile yakın arkadaş olmuştu. Ferry, dizide çok öne çıkmıştı, eğlenceli bir karakterdi, suçlu olmasına rağmen.

Ferry adlı dizide ise Ferry’nin Undercover öncesi nasıl bir uyuşturucu lideri olduğunu görüyoruz. Eşi ile ilişkilerini de. Ferry, yavaş yavaş uyuşturucu dünyasında öne çıkıyor, lider özellikleri. güçlü karakteri, ani karar verme yeteneği ile. Frank Lammers, bu dizide de Ferry Bouman karakterine müthiş bir oyunculukla hayat veriyor. Suç dizilerini sevenler için ideal, sürükleyici. Not:4/4

29 Kasım 2023 Çarşamba

YAZI NOTLARI 4




Öykü, anı, günlük, deneme yazmak için tuttuğum notlardan:


Kızın biri hamile kalmış, yabancı, kendini kurtarmak için, şey demiş, Tanrı ile oldum, mesih doğuracağım. Bizim ülkede de eskiden köy yerlerinde hamile kalan kızlar üç harfliler yaptı dermiş, millet de inanırmış.

Köylük yerlerde anneler tarlaya gittiğinde çocukları eve kilitleyip gidermiş, sabahtan akşama dek, tuvaletler de dışarda oluyor köylük yerlerde, çocuklar idrarlarını saksıya yapar, üzerlerini örtermiş. Çocuklarını beslemeyi unutan anneler de olurmuş. Çocuklar uykularında bayılırmış açlıktan.

Yüksek ses ve bağırmalar olunca insanın etrafında, çabuk geriliyor insan, nefessiz kalıyor, hatta ağlıyor.

Oksitoksin ve endorfin sağlarmış sevdiğine sarılmak. Bebekler, minik tatlı kıvırcık kız çocukları, muz, çikolata, puding, çakıl taşları, kokulu mumlar, kokulu sabunlar, frambuazlı pasta, müzik kutuları, çiçekler, ağaçlar, kuşlar sağlıyor bu hormonları.

Yaşlılar ilginç deyimler kullanıyor, yollarda duyuyorum. Saftirik softa, kemcik (çok zayıf), Agamemnon’un kazı, heyula, çıfıt çarşısı gibi. Eve gelince nette bakıyorum da hepsinin anlamını bulamayabiliyorum.

Erenköy’de meyvelikleri olurmuş insanların, 1950’lerde, yalıları olurmuş zenginlerin, buralarda paşa kızları yaşarmış, örnekse, Fevzi Çakmak’ın kızları. Paşa konakları olurmuş onların Çemberlitaş’ta.

Arılar yorgun düşünce çiçeklerin içinde uykuya yatıyormuş.

Migros’ta kasadaki kız birden kaşınmaya başladı. Çünkü kapıdan kedi girdi. Tüylü canlılara alerjisi varmış.

27 Kasım 2023 Pazartesi

AĞAÇ EV SOHBETLERİ 223




Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta pazartesi günleri bir sohbet konusu buluyoruz ve hafta içinde o konuda yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir.

Haftanın konusu:

“Dar gelirli ailelerin çocukları hayata varlıklı ailelerin çocuklarından daha iyi mi hazırlanırlar?”

Öyle herhalde. Zengin, şımarık çocuklar büyüdüklerinde hayatı bilemiyor gibi duruyorlar sanki. Yoksullar, yetişkin olduklarında hayata ayakları daha iyi basıyor gibi gözüküyor. Yoksullar hayatı daha iyi öğreniyor gibi. Hayatı öğrenmek iyi bir şey ise tabii.

Zengin aileler çocuklarına her şey verse de bu durum çocuklar üzerinde iyi etki etmiyor gibi gözüküyor. Bu tartışılabilir tabii. Zengin büyüyen çocuklar belki de yetişkin olduklarında daha güçlü de olabilirler.

Erken çalışmaya başlayıp kazanmak ise hayat tecrübesi getirir. Dar gelirli aile çocukları, erken yaşta öğrenir, çalışmanın değerini, para kazanmanın zorluğunu. Kendi kazandığı parayı harcaması daha zor oluyor insanın. Bu da insana bir disiplin getiriyor. Zengin çocukları ise istediğine rahat ulaşır zaten.

Dar gelirli çocuklar bu durumda yetişkinlikte daha rahat ederler. Hayatın zorluklarına daha kolay adapte olurlar.

Filmlerde görüyoruz, dar gelirliler çocuklarını normal severken, zenginler daha çok çocukları için para harcayarak gösteriyorlar onlara olan sevgilerini.

Dar gelirliler hayatın gerçeklerini daha çabuk görüyorlar ama belki de gerçekleri görmeden yaşamak daha keyiflidir, hayatı kolay yaşamak neden kötü olsun ki, bir yandan da. Hayata zorluk yaşamaya gelmiyoruz sonuçta, hayatta kalmaya gelmiyoruz, zengin ve sorunsuz yaşamak da neden kötü olsun ki yani.

İsteyen ve zamanı olan herkes yazsın işte! Farklı açılardan bakmış oluruz hep beraber.