MELEKLERİN UĞRAMADIĞI YER
E.M. Forster
İletişim Yayınları, 256 sayfa
E.M. Forster, biraz Şekspir, biraz Thomas Hardy, biraz Jane Austen. 1900’lü yılların ilk yarısında kitaplarını yazan yazarın Manzaralı Oda, Howard’ın Sonu, Hindistan’a Bir Geçit, Maurice gibi hepsi kusursuz olan romanları var. Meleklerin Uğramadığı Yer ise onun ilk romanı olduğu için diğerleri kadar tanınmıyor.
Roman dram ile mizah arasında gidip geliyor. Genel olarak İngilizlerle alay ediyor. Kendisi de İngiliz olan yazar, İngilizlerin soğukluğu, aristokratlığı ile ve mahalle baskısı ile dalgasını geçiyor. Yazarın kendisi de çizgi dışı yaşamış ancak edebiyat gücüne ve öğretmenliğine kimse söz edemiyor.
Orta halli geleneksel bir ailenin gelini olan Lilia, İngiliz kocası ölünce yalnız kalıyor, kızı Irma ile birlikte ölen eşinin ailesi ile yaşıyor. Aile kuralcı, baskıcı. Bütün dertleri, elalem ne der. Aile Lilia’ya uygun bir ikinci evlilik sağlayamıyor. Lilia da bu evde sıkılmakta.
Lilia, İtalya’ya yolculuğa çıkıp uzun süre orada kalmaya karar veriyor. Kızı Irma, İngiltere’de aynı evde yaşamaya devam edecek. Aile, Lilia’yı tam kontrol edemiyoruz bari Irma’yı kontrol ederim diye düşünüyor ve Lilia’nın İtalya’ya gitmesini destekliyor. Ancak tabii ki ailenin şerefini unutmadan.
Lilia, İtalya’da genç bir İtalyan oğlana aşık olup evlenince her şey alt üst oluyor. Romanda iki klişe var. İngilizler, İtalyanlar. Sıkıcı İngilizler, eğlenceli İtalyanlar.
Bu olaydan sonrası tam bir kaos ve komedi. Yazar, İngilizlerle iyi eğleniyor. Roman dram ancak kişiler komik. Kendilerinin dışına bir türlü çıkamıyorlar.
Virgina Woolf romanlarını andırıyor. İkisi de aynı edebiyat akımının üyeleriymişler zaten.
Not:4/4
DAISY MASON NEREDE?
Cara Hunter
Olimpos Yayınları, 309 sayfa
Cara Hunter, İngiliz suç, gerilim, polisiye yazarı. Polis soruşturma prosedürlerini kullanıyor. Ruth Ware, Jane Casey benzeri denilebilir. Kendisi Oxford’da yaşıyor ve bu romanı da Oxford’da kendi çevresinde geçiyor. Adam Fawley serisinin ilk romanı bu ve Olimpos Yayınları, Jane Casey serisi gibi bu seriyi de yayınlamaya başlamış.
Oxford’da şehrin içinden geçen su kanalı kıyısındaki evlerden birinde bir aile bir parti verir. Anne baba ve ailenin kızı ile oğlu yaşarlar bu evde. Partide ufak kız Daisy kaybolur. İsmi gibi papatyaları sevmektedir. Partide çok şirin giyinmiştir. Partide kaybolan ufak kızın partide neler yaptığını ailesi bile hatırlamaz. Kalabalıkta herkesin gözünden kaçmıştır.
Detektif Adam Fawley davayı üstüne alır. Doğal olarak kız ya kaçırıldı ya da kanala düştü, olarak düşünülür. Ufacık bir çevrede başka ne olabilir ki?
Her zamanki İngiliz tarzı. Gerilimli bir olayın akılla çözümü. DNA ve soruşturma. Türü sevenlere.
Not:3/4
E.M. Foster'dan okuyacaktım ama olmadı bir türlü. Bu roman güzel görünüyor sizin anlatımınızdan onu çıkardım ama sonunda yazdığınız V. Woolf'a benziyor ifadesi işi bozdu :) Woolf'u sevmiyorum bana hiç uymadı o yüzden bilmedim. İkincisi çok satanlardan o her türlü okunur da ben o kitapların dizilerini seyretmeyi yeğliyorum:) Elinize sağlık.
YanıtlaSilgül akça.
Silforster'den hindistana bir geçit, howardın sonu, manzaralı oda, bu üçünü öğütlerim. üçünün filmi de var :) diziler evet tabii daha iyi oluyor :)
İki yazarı da ilk kez duyuyorum ama ikincisi daha çok ilgimi çekti. :)
YanıtlaSildövüşürkene.
Sileee ikincisi hem çağdaş hem de oxford tabiiii :)
Ben de her iki yazarı da ilk defa duydum. Çokta merak ettim kitapları. Sınava hazırlanmam sebebiyle kitap okuyamıyorum birkaç aydır. :( Birkaç ay sonra ,sınavım bitince, baştan sona blogunda gezinip duracağım gibi duruyor deepsiii. :)
YanıtlaSilkendi dünyasında.
Silbaşarılar kolaylıklar sanaaa :)