Hayat hep geçiyor. Bazen karlı sisli bazen zarif bazen dramatik. Yaşarken yaşıyoruz ama düşünmüyoruz geçeceğini.
Hayatımızın senaryosunu da yazamıyoruz. Düşünmeden içtenlikle yaşamak yeterli aslında. Hayatı kandırmak zor.
Bazen sakin dümdüz akan bir nehir gibi bazen de kabare, trapez gibi oluyor. Anlar var, bir tweet kadar süren. Instada koleksiyonunu yapıyoruz. Geçmişi değil de hatıraları seviyoruz.
Bağımsız bir film gibi yaşamak istiyoruz, kuralsız, özgür ama genelde popüler filmler gibi oluyor hayatımız. Yaşadıklarımızı montajda atamıyoruz ama yeniden kurgulayabiliyoruz geleceğimizi.
Marketteki her şey renkli, biz de öyle olalım. Ruhlarımızda da hijyen olsun. Marketlerde kalplerimiz, ruhlarımız için de alışveriş yapabilelim. Kırılmaz kalpler, ruh aynaları, düzleştiricisi.
Üstümüze gelir bazen, korku tüneli gibi, bazen Amelie gibi şirin, olumlu, bazen de amele gibi. Hayatımıza yaptığımız makyajı da silip atalım, sadesi iyidir. Çekmecelerde biriktirdiğimiz ıvır zıvır sorunları, yıkanmamış bulaşıklar gibi duran sıkıntılarımızı çöp poşetlerine koyalım.
Hayatımıza nazar değmesin. Bahar geliyor. Buz mavisinden ilkbahar yeşiline geçiyoruz. Ruhumuza çimdik atalım. Daha renkli dönelim hayatımıza.
13 Şubat 2025 Perşembe
BAHARLIK RUHLAR
11 Şubat 2025 Salı
AĞAÇ EV SOHBETLERİ 285
Ağaç Ev Sohbetlerimiz devam ediyor. Her hafta bir sohbet konusu buluyoruz ve o konuda yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes sohbet konusu bulabilir.
Haftanın konusu: "Yaşadığımız toplumun iyi bir üyesi olmayı bize ailemiz mi öğretir, okul mu?
Toplumun işleyen bir parçası olmak ister insan genelde. Ya da buna isyan da eder. Dışında kalır. Sonra içine girmek ister veya hiç girmez. Ama her durumda okul, iş gibi gerekler olduğundan hepimiz bir şekilde toplumun bir paçası olmak isteriz. Bazı insanlar evlenerek, bazıları çalışmadan yaşayarak da bir şekilde sosyal oluyorlar.
Ailemiz bizi hayata hazırlar. Toplumda işleyen birey olmamızı ister. Bir şekilde böylece topluma da faydalı oluruz, istemesek de istesek de.
Okula gidince de hem bilgi olarak hem de kalabalık içinde olduğumuzdan bir şekilde yine öğreniriz toplum içinde davranmayı. Okulda iyi vatandaş olmayı öğretirler bize. Okulda standart bilgiler alırız. Bilişsel yeteneklerimiz gelişir. Bir de iyi öğretmenlerin payı çok tabisi. Bize model olabilenleri unutmayız.
Yine de sınıflar biraz kalabalık.olduğundan öğretmenlerimizin bizlerle ilgilenmesi kolay değil. Hele şimdi özel okullarda iyi birey olmak için öğretmenlerin çabası da olamıyor.
O nedenle evde, ailede eğitim daha önemli gibi duruyor. Evde nüfus az. İnsan daha iyi gelişir. Daha yakın, güçlü bağlar kurarız. Tabisi anne baba iyi örnekse. Örneğin, gece çocuklara masal okumak aile bağlarının ve eğitimin temel noktalarından. Deniz Kızı veya Peter Pan gibi.
Yani o zamansa evde yerel olarak iyi yetiştirmeli bizleri ki okulda kendine güvenli olalım, sonra da okulda çiçek açalım, gelişelim.
İsteyen ve zamanı olan herkes yazsın işteeee!
7 Şubat 2025 Cuma
BCP OCAK
Blogları Canlandırma Projesi etkinliğimiz devam ediyor.
Ocak ayı temalarımız; Panayır, festival, fuar, müzik, dans, kermes, yemek, etkinlik vb. içeren eserler, yazılar, katılımlarımız.
Şimdiye dek Yüreğimin İklimi, Sude ve Buluttan Öte yazdılar. Önümüzdeki günlerde diğer arkadaşlarımız da yazınca aylık raporu da yazıcam.
Çok geniş konu, tema zengin. Ben de panayır konusunu seçtim ve bu konuda bir Türk filmi izledim. Yok olan panayır kültürü üzerine bir kurgu film, bir aşk, dram filmi. Film, Trakya'da, Kırklareli'nde yazın gezen panayırlarda çekilmiş. Göçer panayırlar.
HAZAN MEVSİMİ: BİR PANAYIR HİKAYESİ
Yönetmen: Mehmet Eryılmaz, 2008
Başrolde oyuncu ve kişisel gelişim uzmanı Zümrüt Erkin.
Nursen bir panayır şarkıcısı. Yıllardır panayırlarda yaşayan kızın bir ailesi yok. Panayırdan başka yer bilmiyor. Çalıştığı panayır küçük şehirlerin kırsallarında dolaşıyor.
Panayıra yakın bir yol yapımında çalışan işçi Cemal, arada bir panayıra geliyor, eğlenmeye. Nursen ile Cemal birbirlerini seviyorlar.
Bu ikisinin bir ilişkisi olabilir mi? Bir hayat kurabilirler mi?
Hafif hüzünlü, gerçekçi bir sevgi hikayesi ancak panayır yaşamı bir belgesel gibi. Bu açıdan ilginç, önemli film. Kaybolan bir yerel kültür. Çevrimdışı apayrı bir hayat.
Ülkemizin bilmediğimiz bir yüzü.
5 Şubat 2025 Çarşamba
ZAMANE KIZI
-Masai Mara ve Serengeti’de öğlen yemeğine başladılar anne.
-Kim ya? Nerde?
-Aslanlar anne, çöllerde.
-Kızım hadi sen de mutfağa, marş marş.
-Anne ya dizilerde uşaklar yemek yapıyor.
-Senin uşağın yok burda kızım.
-Anne yaaa Uşaklı birinle mi evlensem.
-Kızım sen evde kaldın ya.
-Ya anne evde kaldım ama neden, KPSS atamalı evde kaldım ben.
-Kızım yaaa sen evde oturmaktan manyaks oldun.
-Hayır anne yaa benim jeomanyetik kutbum yerinden oynadı. CERN’den geldi bu bilgi.
-Ayol Ceren de senin gibi evde kalmadı mı, o nerden biliyor bunları.
-Anne yaaa Ceren dijital içerik üretiyor bir kere.
-Sen de dolma içi üret, akşama baban için.
-Annecim yaa ben evden çalışmıcam, ofiste çalışcam, öğlenleri kart ile yemek yicem, bana mobbing yapcaklar.
-Kızım sen oje mi kokladın, aseton mu?
-Anne sen çok pervasız konuşuyon, o dizideki kız gibi, anne sende hiç perva kalmamış.
-Ya baban senin ofiste çalışmana vize vermez.
-Anne bende Şengen var ya, her yerde çalışabilirim.
-Kızım bak, durum bildiriyorum, yemek yapmazsan akşama baban seni matrix yapar.
-Anne yaa ben olmasam sen napcan de mi. Kimle eğlencen. Bak babam beni ev kızı olarak atadı bu eve. Sekizin birinden ev teknisyeni.
-Evet kızım kadronu da ben verdim sana.
3 Şubat 2025 Pazartesi
AĞAÇ EV SOHBETLERİ 283 VE 284
Geçen hafta, 283 nolu sohbeti sevgili arkadaşımız Blog Forum Sinan yazmıştı.
Geçen hafta semester tatili nedeniyle bloglar sessizdi. Yazan, yorum yapan azdı. Bloga yoruma gelen az olunca ben de bir hafta kendime blog tatili verdim. Yani yazı yazmadım. Ama blog okudum, yorum yaptım. Tatil bitti. Okullar başladı, blog da.
283'ün konusu:
"Doğal Beslenme ve Organik Yaşam"
Günümüzün modalarından doğal beslenme, organik yaşam. Pahalı hobilerden. Organik ürünler ucuz değil. Doğal beslenme tabisi sağlıklı beslenme demek aynı zamanda.
Genelde söylenenlere bakarsak, sağlıklı beslenme şöyle:
B vitaminleri, B6, B12
Tam tahıllar
Maalesef sakatat, karaciğer
Kırmızı et, balık (balık oh iyi)
Yeşil sebzeler, bezelye
D vitamini, güneş
Süt ve ürünleri
Brokoli, karnabahar
Lif, bakliyat
Tereyağı, peynir
Potasyum, yoğurt, patates
Muz, meyve
Zeytinyağı
Kırmızı meyveler, kuruyemiş
Her şeyden ölçülü yemek, bol su, bol hareket,
Stresten kaçmak, yaşama heyecanı, hayata aktif katılım.
Siz de doğal yaşam deyince ne düşünüyorsunuz anlatın işte yani!
284'ün konusu:
“Bazı işyerlerinde çalışanların bir örnek giyinmesi, üniformalar giymesi iyi midir*”
Bazı şirketlerde ve işyerlerinde çalışanlar üniforma giyerler.
Bunun bir avantajı bunun bir reklam aracı olması. Müşteriler görünce daha çok benimserler.
Üniforma ile dışarı çıkılınca da çevreye reklam olur.
Çalışanlar da birbirlerini benimserler, işyerini de benimserler, kendilerini bir gruba ait hissederler.
Bir dezavantajı ise, çalışanlar o belirli üniformayı sevmeyebilir veya örneğin şapkayı takmak istemez.
Burger King, Popeye'de filan görünce çalışanların giysileri göze hoş geliyor. Ikea, Bauhaus'ta da görmek hoş oluyor. Bu arada herhalde Ikea'da sistem çok iyi. Düzen, alan, ortam. Herkes Ikea'yı örnek alsın.
İsteyen ve zamanı olan herkes yazsın yineee!
24 Ocak 2025 Cuma
MİNİ DİZİLER 2
ALMA’S NOT NORMAL
Az bölümlü iki sezonlu, 2020 ve 2024 yılları, İngiliz komedisi. Sophie Villain dizinin yazarı ve başrol oyuncusu.
Alma yoksul bir aileden, işçi sınıfından. Hiçbir yeteneği, özelliği yok. İş bulmakta çok zorlanıyor. Buna rağmen iş bulup çalışmak ve iyi yaşamak için uğraşıyor. Anlık yaşıyor, anlık öfkeleniyor, seviniyor. Değişik bir karakter. Anne ve anneannesi de çok değişik, özgün karakterler. Bu üçü kafadan kaçık gibiler ve gerçekten de komikler. Not:3/4
THE WIVES
Malta, İngiliz ortak yapımı az bölümlü 2024 yılı dram dizisi.
İngiliz bir aile uzun yıllardır Malta’da yaz tatili yaparlar. Erkek kardeşler ve eşleri, eltiler. Bir yaz eltilerden biri kaybolur. Aradan bir yıl geçer. Erkek kardeş tatile yeni sevgilisi ile gelir. Eltiler yeni kızı kabullenemez. Yaz tatili keyifsizleşir. Güzel yaz görüntüleri eşliğinde bir gizem. Not:3/4
PAYBACK
2023 yılı az bölümlü İngiliz mini suç dizisi. Başrollerde çok sayıda dizide, filmde izlediğimiz oyuncular Morven Christie ve Peter Mullan.
Muhasebeci bir kadının kocası öldürülür. Kadın, kocasının bir çete reisi için para akladığını öğrenir ve kocasının da reise borcu kalmıştır, ortada kaybolan para vardır. Kadın parayı bulup kocasının geçmişini temizlemek ister. Yine sakin giden heyecanlı dizi. Not:3/4
PERFECT VERPASS
2024 yılı az bölümlü Alman komedi dizisi.
Bir erkek ile bir kadın aynı küçük şehirde yaşarlar, Marburg. İkisi de insan ilişkilerinde beceriksizdir, şanssızdır. Bu ikisi birbirlerine çok uygun bir çift gibidirler, yani biz onları öyle görürüz. Ama bir türlü tanışmazlar, karşılaşmazlar. Şeker dizi. Not:3/4
THE BREAKTHROUGH
2025 yılı İsveç mini gerçek suç dizisi. Başrolde çok sayıda dizisi ile tanıdığımız Peter Eggers.
Stockholm’un bir banliyösünde bir sokakta güpegündüz bir adam rastgele iki kişiyi bıçaklar. Yaşlı bir kadın ile küçük bir oğlanı. Görgü tanığı da vardır ama katil bulunamaz. Aradan 16 yıl geçer. Gelişen DNA teknolojisi sayesinde katil saptanır. Not:3/4
SUBTERAN
2025 yılı Romanya mini suç dizisi.
Genç bir kadın nişanlısı öldürülünce, neler olduğunu anlamak için, mecburen kimlik değiştirip Bükreş suç ailelerinin tehlikeli dünyasına girer, intikam için. Aksiyon dizisi sevenlere. Not:3/4
22 Ocak 2025 Çarşamba
GÜNLÜKLERDEN
Komşunun kombisinin içine kedi girmiş, sıkışmış. Zor çıkarmışlar. Herhalde soğuktan, yağmurdan kaçmak için sığındı.
Yürüyen merdiven kime yürüyor?
Mahallede gördüm, alışverişte, bir ufak kız bisikletçiye gelmiş, tekerlere hava bastırıyor, basma havanı dedim, içimden.
Dyson almayan kimse kalmasın. Herkesin evinde bir Dyson olsun. Bir çift boşanmış da adam evdeki her şeyi vermiş ama Dyson hava temizleme kalsın demiş. Bazı insanlar Dyson tipi oluyorlar.
Şemsiyeler. Yağmurda bir yere girdiğimizde, şemsiyeleri kapıda bırakıyoruz. Çıkarken hep başka bir şemsiye ile çıkıyoruz. Hepsi siyah, birbirine benziyor.
İstanbulda hayat öyle hızlı ki yavaşları dinleyen yok, kimse sabredemiyor dinlemeye.
Çağdaş Sanat anlaşılmaz hale geldi. Sanat ile sanat olmayanı ayırmak zorlaştı. Tilda Swinton'ın müzede uyuması vardı örneğin. Sadece uyuyordu. Şimdi de bir şeyler yapıp sanat diyorlar. Karaköy'de işi olmayan çok zenginler kendilerince bir sanat yapıyorlar.
Kişisel gelişim de böyle. Sosyete merakı oldu. Herkeste bir merak. Genelde zengin insanlar yapıyor. Ben bir kuşum diyor, bak şimdi uçacağım. Herkes de onların peşinden gidiyor. Ah ah ne kadar mutluyuz.
Gelinlikler de öyle. Zenginler çok tuhaf gelinlikler yapıyorlar.
18 Ocak 2025 Cumartesi
UZAKDOĞU EDEBİYATI
YABAN KAZI
Ogai Mori
İthaki Yayınları, 142 sayfa
Uzakdoğu Edebiyatı, Kuzey Edebiyatı gibi oldukça kendine özgü. Yerli, Amerikan, İngiliz, Rus, Güney Avrupa, Balkan Edebiyatlarına alışkın olanlar için bu iki bölge edebiyatı çekici seçenekler oldu. Bu nedenle, son yıllarda bu iki bölgenin edebiyatları çevriliyor dilimize.
Japon, Kore, Çin eserleri biraz Rusların zorlu hayatlarını biraz da Kuzeyin hüznünü anımsatıyor. Özellikle Uzakdoğu kültürü bizler için oldukça farklı. Bu kültürün eski temsilcileri gibi yeni kuşakları da özgün. Genelde edebiyatları biraz sert gibi ancak romantizm de var. Vejetaryen, Kasiyer gibi iki çarpıcı eser var son yıllarda. Japonları en iyi anlatan da yönetmen Yasujiro Ozu, geçmiş yaşamlarını onun sayesinde izliyoruz.
Yaban Kazı da 1800’lerin sonlarını anlatıyor. Yazarın kendi yaşadığı dönemi. Diğer birçok Uzakdoğulu yazarın da yaptığı gibi kısacık bir romanda sanki bütün bir dönemi anlatmış. Yaban Kazı, Natsumo Soseki’nin Gönül adlı romanını andırıyor, insan ilişkileri ve duyarlılık açısından. Roman filme de çekilmiş.
Otama yoksul bir aileden gelen genç bir kız ve Suezo adlı zengin ve evli bir erkeğin metresi olarak yaşamak durumunda kalıyor, mecburiyetten. Suezo genç ve güzel karısına iyi davranıyor, maddi manevi olarak. Otama bir gün evlerinin önünden geçen genç öğrenci Okada’yı görüyor ve her gün evin önünden geçmesini bekliyor. Okada da onu fark ediyor ve o da yolunu kadının evinden önünden geçecek şekilde değiştiriyor. Böylece aralarında platonik bir ilişki oluyor.
İnce ve zarif bir öykü ve anlatım. Not:4/4
PAÇİNKO
Min Jin Lee
Epsilon Yayınları, 576 sayfa
Kore Edebiyatından bir dev eser. Rus Klasiklerine benzeyen roman nehir gibi akıp giden eserlerden, epik roman da diyebiliriz. Bulgakov’un Usta ile Margarita romanı gibi bu roman da unutulmazlardan.
Büyük emek harcandığı belli olan eserde, yaklaşık 100 yıl önce Uzakdoğuyu kasıp kavuran Japonların Kore’yi işgali ve Kore’lilerin yoksul yaşamları işlenmiş. Korelilerin bazıları yaşayabilmek için Japonya’ya gidiyorlar, neredeyse aç kalarak yaşıyorlar ve Koreli olmak da büyük utanç. Saklamak durumundalar. Japon gibi davranıp iş bulabiliyorlar.
Eserde bir ailenin yaklaşık bir asırlık yaşamı var. Dört kuşak. Sunja adlı bir Koreli kadın, anne babası, iki oğlu ve torunları, bu dört kuşak. İşgal altındaki Kore’de Sunja ve annesi bir pansiyon işletiyorlar. Yoksullar. Pazarda bir erkek Sunja ile tanışmak için çabalıyor, üstüne düşüyor, onu kandırıp hamile bırakıyor. Ancak adam, adı Hansu, evli. Sunja adamı reddediyor ve pansiyonlarına gelen hastalıklı bir din adamı ile evleniyor. Sunja’nın Hansu’dan bir oğlu oluyor. Sunja, din adamı kocası ve oğlu, Japonyaya göç ediyorlar. Burada da yoksulluk devam ediyor. Bir oğulları oluyor. Din adamı ölüyor. Hansu, oğluna yardım ediyor. Sunja’nın iki oğlu büyüyor ve yaşam devam ediyor. İki oğlan da farklı dönemlerde paçinko salonlarında çalışıyor. Paçinkolar, atari salonu gibi, internet kafe, oyun salonu benzeri salonlar. Makineler yoluyla kumar oynanıyor.
Bu ailenin yaşamı anlatılırken Kore ve Japonya’yı da okumuş oluyoruz. Bir dönem romanı yani. Yoksulluk, baskı, paranın gücü, zor yaşamlar. Dizisi de çekilmiş.
Hüzünlenerek ama heyecanla okunan bir roman. Not:4/4
16 Ocak 2025 Perşembe
MİNİ DİZİLER
Yılın ikinci altı ayında 43 adet dizi izlemişim. Avustralya, Güney Kore, İsveç, Kanada dizileri çoğunlukta. Bütün ülkelerden diziler izliyorum. Sırbistan, Mısır, Çin, İtalya, Yeni Zelanda gibi. Tür olarak ise, okul, gençlik, komedi, romantik, suç, polisiye, gizem çoğunlukta. Her sezonda da bir yerli dizi seçiyorum. Bu yıl Hudutsuz Sevda ile Prens oldu.
En iyiler ise;
YENİ DİZİLER:
Black Doves
2024 yılı İngiliz casusluk dizisi. Keira Knightley, Ben Whishaw başrollerde.
Bir kadın casus, siyasi amaçlarla bir politikacı ile evlenir. Ancak, karşı casusluk grupları da vardır. Herkes birbirinin peşindedir. Ülke içindeki siyası gruplar da. Hayatta kalma savaşı. Keyifle izleniyor. Not:3/4
Detective Cross
2024 yılı A.B.D. polisiye dizisi.
James Patterson romanlarının ünlü detektifi Alex Cross, filmlere konu olmuştu. Şimdi de dizisi çekildi. Yetenekli Cross’un maceraları polisiye sevenler için. Not:3/4
Missing You
2025 yılı İngiliz suç gerilim dizisi. Harlan Coben’den yeni bir uyarlama. Coben’in çok sayıda filmini, dizisini izledik.
Bir kadın polis, yeni davalarla ilgilenirken bir yandan da yıllar önce kaybolan sevgilisi ve ölen babasının sırlarını çözmeye çalışır. Gerilim, gizem, sırları sevenler için. Not:3/4
Say Nothing
2024 yılı İrlanda gerçek dönem dizisi.
1970’lerden başlayarak Kuzey İrlanda ile İngiltere çatışmasını anlatan dizide gerçek kişilikler ve olaylar işleniyor. Karakterlerin bazıları halen hayatta ve aktif görevdeler. IRA örgütü iç çekişmeleri ve İngiltere ile savaşlar, ölümler, dramlar işleniyor. Çok etkileyici, gerilim dolu gerçek hayatlar. Kaçırılmaz. Not:4/4
9 Ocak 2025 Perşembe
BCP ARALIK RAPORU
Blogları Canlandırma Projesi etkinliğimiz devam ediyor. Dört yıl oldu. Her ay temalar seçiyoruz ve o temalarda kitap, müzik, sinema, dizi, gezi, program, şov gibi eserler okuyup dinleyip izleyip yazıyoruz ay sonlarında ya da yeni ayın ilk haftası civarında.
Son aylarda katılım azaldı. Hep çoktu şimdiye dek. Bu yıl çoğalır yine. Okurix, Sessiz Gemi, Bez Cadıları gibi etkinliğin kurucusu arkadaşlarımızı bekliyoruz yakında.
BCP Ocak ayı temalarını seçtik. Panayır, festival, fuar, müzik, dans, kermes, yemek, etkinlik vb. içeren eserler (kitap, müzik, dizi benzeri ürünler).
Aralık ayı temalarımız ise yılsonu, yılbaşı, yeniyıl ve kış mevsimi idi. Katılan arkadaşlarımız:
Fighting-Bir yılbaşı filmi
http://www.fightinggblog.com.tr/2025/01/gelecek-noelde-bulusalm-ll-film.html
Tefrika-Tabutta Rövaşata adlı film
https://svdozb.blogspot.com/2024/12/tabutta-rovasata-film-yorumu-bcp-aralk.html
Yüreğimin İklimi-Yılbaşı filmleri
https://yuregiminiklimi.blogspot.com/2024/12/bcp-blogger-canlandirma-projesi-aralik.html
Bonheur-Klaus adlı film
https://murekkeplehayaller.blogspot.com/2025/01/bcp-aralk-ylsonu-ylbas-yeni-yl-ve-ks.html
Deep-Kış temalı romanlar
https://sadevederin.blogspot.com/2025/01/bloglari-canlandirma-projesi-12.html
Nurgül K.-Kış mevsiminde okunabilecek kitaplar
https://kitapseninarkadasin.blogspot.com/2024/12/ks-mevsiminde-okunabilecek-kitaplar-bcp.html
Hepimize bol kültür sanatlı ve neşeli bir yıl olsun!
7 Ocak 2025 Salı
YILSONU ÖZETİ
KİTAPLAR
Yılın ilk yarısında 14 adet kitap okumuştum. İkinci yarısında 17 adet kitap okudum. Sayı geçen yıllara oranla düşük. Ancak daha az sayıda kitap okuyunca okuduğum kitapların kalitesi daha yüksek oluyor. Okuma miktarı çoğalınca gereksiz kitaplar da okunabiliyor. Yılın en iyileri ise;
Kuzey Edebiyatı-Alex Schulman-Malma İstasyonu/Hayatta Kalanlar
Tore Renberg-Ingeborg’un Tollak’ı
Thomas Schlesser-Mona’nın Gözleri
Raina Telgemeier-Gülümse
Müfide Ferit Tek-Pervaneler
Blog Arkadaşlarımızın Kitapları: İrem Can-8 Dakika
Hanife Mert-Bakış Acısı
FİLMLER:
Yılın ilk yarısında 83 adet film izlemişim. İkinci yarısında ise 32 adet film izledim. Film izleme sayısının düşmesi, dizilerin artık daha çekici gelmesinden. Yabancı dizilerin çoğalması filmlerin popülerliğini azalttı. Diziden çok film izliyoruz. İzlediğim en iyi filmler ise;
Romy’nin Salonu (2019/Hollanda)
Genç Karl Marx (2017/Almanya)
Cennette 5 Dakika (2009/İrlanda)
Ostwind (5 film/2013-2021/Almanya)
Bir Öğrencim İçin (1999/Çin)
Dizileri de başka bir yazıda listeleyeceğim.
4 Ocak 2025 Cumartesi
BLOGLARI CANLANDIRMA PROJESİ 12
BCP etkinliğimiz devam ediyor. Son aylarda katılımcı sayısı düştü ama yine canlanır, çoğalır katılan arkadaşlarımızın sayısı. Ocak ayı temalarına henüz karar vermedik, önümüzdeki günlerde seçeriz temaları.
Aralık ayı temalarımız yılsonu, yılbaşı, yeniyıl, kış mevsimi idi. Bu temalarda film, dizi çok sayıda var. Yılbaşı filmlerini hepimiz biliriz. Kış mevsiminde geçen dizilere gelirsek, Kuzey Avrupa dizilerinin çoğu bu şekilde zaten. İzlanda, Danimarka, Finlandiya dizileri örneğin.
Kış mevsimini seçtim. Kitaplar ile kış mevsimi teması olsun diye düşündüm ve okuyup blogda yazdığım kitaplardan kış ile ilgili olanlarının en iyilerini listeledim.
Ve Durgun Akardı Don-Şolohov
Yaklaşık 2000 sayfalık bu eser Don Nehrini ve Don Kazaklarını anlatıyor. 1900'lerin başları, Rusyanın zor yılları. Köyler, savaşlar, yoksulluk. Edebiyatın en güçlü eserlerinden biri.
Fırtına-İlya Ehrenburg
Nazilerin Rusyayı işgalini anlatan bu roman soğukta, buzda, karda kışta Almanların Rusya içlerine girme çabaları ve her iki tarafın da soğukta telef olmalarını romanlaştırıyor. Unutulmaz etkileyici bir roman.
Bu iki dev eser dışında; Kış Günlüğü (Paul Auster), Palto (Gogol), Rüzgarlı Bayır (Emily Bronte), Vahşetin Çağrısı (Jack London) ve Norveçli büyükusta Tarjei Vesaas'ın Kuşlar, Buz Sarayı adlı kitapları kışın güzelliğini ve zor şartlarını anlatır.
Kış deyince akla Rusya gelir. Ruslar, Rus Sanatı kış nedeniyle melankolik, çok hüzünlü. Bu hüznü ve kışı en iyi anlatan müzisyen de eserleri hüzün barındıran Rachmaninov.
Bu yıl da BCP etkinliğimiz devam edecek.