18 Haziran 2020 Perşembe

KİTAP ARASI





Sahaflara sık uğrarım. Kitap alırım arada. Sokaktaki yer kitapçılarından da. Yerde özellikle en yeni kitaplar da oluyor. Sahaflarda kitapların içine de bakarım. Çok notlar çıkar kitap aralarından, kitaplara yazılmış notlar da olur. Bu notlardan o insanları hayal ederim.

Birkaç gün önce yerden birkaç kitap almıştım. Bir tanesi de Esma-Ül Hüsna’nın Esrarı adlı kitaptı. Kitabın hemen ön kapağını açınca içinden bir not çıktı. Çok yeni yazılmış daha. 7 Haziran ile 11 Haziran arasında yazılmış. Bir fırından yapılmış günlük alışveriş listesi. Simit, börek, çay, çörek, su gibi.

Herhalde bu kitabı okuyan kişi bir fırından alışveriş yapmış ve sonra toplu halde ödeyecek. Bundan anlaşılan bu kişi yoksul birisi. Hemen ödeyemiyor demek ki. Belki de gün içinde sadece bunları yiyebilmiş. Parası olunca ödeyecek.

Sonra da kitabı satmış Bu kitabı on liraya aldım. O da belki beş liraya satmıştı. Büyük şehirde yaşamak, alışveriş yapmak zor tabii. Başa çıkmak zor. Hayat işte. Belki de çocuklarına alıyordu bunları. İnsanlar neler yaşıyor bu dünyada.

Bunu bir de iyiye yorabiliriz. Olumlu yönden bakabiliriz. Bu alışverişleri yapan kişi diyet yapıyor mesela. Bunları yazıyor çünkü kalorileri hesaplıyor. Ondan yazıyor. Durumu da idare eder. Kitabı satmanın ona bereket getireceğini düşünüyor. Bir dua kitabını satıyor. Şöyle düşünüyor. Bu kitabı alan kişi okuduğunda bu kitabı satmak zorunda olan kişi için de dua okur, ne güzel olur.

Kim bilemem ama niyet güzel.

10 Haziran 2020 Çarşamba

KISA RÜYALAR





Almanlar Geliyor

Almanlar geliyor. Almanlar geliyor. Böyle diyerek annemin üstüne atlıyorum divanda, sarılıp öpüyorum. Sonra babamın üstüne, sonra kardeşimin (Savaş filmi izleyince böyle yorumlamışım rüyamda).

Börek

Annem börek yapıyor. Peynir, maydanoz koyuyor içine. Ne bu diyorum anne ne böreği bu. Börek işte diyor. Olmaz adı olcak. Ya işte tepsi böreği diyor. Haa, bütün börekler tepsi böreği değil mi anne? Hepsi tepsi böreği. Hıhım hepsini. Hepsini mi? Evet annişko, sen başka bir tepsi böreği daha yap. Bu hepsi böreğini ben yiyicim (Rüyamda acıktım demekkisi).

Gündem

Evden kız çıkarma töreni. Kapının önünde davul zurna, herkes göbek atıyor. Pencereden bakıyorum, oo diyorum, apartmanda bir gelin var. Sonra kapı açılıyor. Ay benmişim. Bana gelmişler. İnip göbek atıyorum. Hoydur hoydur. Erik dalı. Yüksek tepelere kız vermesinler. Sonra yine bakıyorum pencereden. Asker uğurlama töreni. Hop hop havaya atıyorlar askere gidecek olanı. Anaa diyorum, dur daha yeni istediler, hemen de askere gitmek mi olurmuş? Gitmeee (Bugünlerde sokaklarda bunlara rastladığım için rüyama böyle girmiş).

Öldür

Hadi öldür öldürsene. Ya nasıl öldürücem. Daha önce hiç öldürmedim ki? Olsun işte öldür, alışırsın diyor elime silahı veren. İstiyordun öldürmek ya başla şimdi diyor, anı yaşa, hayallerini erteleme. Öldürmezsen ileride pişman olacaksın (Çok kiralık katil filmi izlersen).

5 Haziran 2020 Cuma

ANİME MİMİ





Geçen hafta bir mim yapmıştık. En sevdiğimiz beş yabancı dizi mimi. Keyifli mim olduydu. Sevgili Manxcat de bundan esinlenerek bir anime mimi düşünmüş. Güzel düşünce. Hepimizin sevdiği anime diziler vardır herhaldesi.

https://nurruyakara.blogspot.com/2020/06/anime-mimi.html

Mim yani, en sevdiğimiz anime diziler, yine beş tane.

Seçimlerim:

Öncelikle izleyip de çok sevdiğim animeleri hatırlarsam, Gumball, I Me My Strawberry Eggs, Gakuen Alice, Another, Charlotte, Bleach, Cowboy Bebop.

En sevdiğim ilk 5 ise:

1. Rüyaların Rengi Pastanesi (Yume-iro Patisserie): Japon manga anime ergen dizisi. Pastacılık ve pastacılık okulu.

2. Sihirli Kurdele (Hime-chan No Ribbon): Fantastik, gizemli, büyücülü Japon manga ergen dizisi.

3. Ay Savaşçısı (Sailor Moon): Ay Savaşçısı prensesler kötülüklere karşı savaşırlar. Manga dizisi.

4.Metal Simyacı (Full Metal Alchemist): Japon manga dizisi, fantastik, bilimkurgu, kardeşlik, büyüler.

5. Mucize Uğur Böceği ile Karakedi: Paris animesi. Liseli süper kahramanlar, mucizeler, periler.

Animeler ve Kore dizileri zaten en sevdiğim diziler. Genellikle hepsi masum ve çocuksu oldukları için tabisideki.

Bu güzelim mimi de isteyen herkes yapsın daaa en sevdiklerimizi hatırlayalım ve öğrenelim.

27 Mayıs 2020 Çarşamba

5 YABANCI DİZİ MİMİ






Hayatınız boyunca sadece beş yabancı dizi izleyebilecek olsanız, bunlar hangileri olurdu?

Defalarca izleyebileceğim çok dizi var. How I Met Your Mother, Peaky Blinders, Aşk ve Gurur, The King Eternal Monarch, The World of Married, Blacklist, Power, Bron Broen, Forbrydelsen gibi diziler veya çok çok sevdiğim Heartland, The Durrells, Mom, Behind Your Smile, Skam, Bay Pilotun Kalbi, Hime Chan No Ribbon, Moon Lovers gibi.

Ama ilk beş deyince başka yani İlk 5'im:

Sassy Go Go: Kore gençlik ve okul dizisi. Aşk, arkadaşlık, rekabet gibi konular.

My Little Princess: Çin romantik komedi dizisi. Peri masalı.

15 Years of Waiting for Migratory Birds: Çin romantik dram komedi. Aşk ve arkadaşlık.

Metal Simyacı: Japon manga anime dizisi. Büyü, güç, suç gibi konular.

Yume-iro Patisserie: Japon manga anime pastacılık ve okul dizisi.

Çok uğraştım seçmek için. Tam 1.5 saat düşündüm 5 diziyi seçebilmek için.

İsteyen herkes yapsııın. Böylece favlar belli oluur.

21 Mayıs 2020 Perşembe

NAFTALİN





Sevdiklerimiz aslında hayattayken daha az hayatlarımızın içinde, öldüklerinde ruhları her yerde ve daha çok varlar, örneğin bir martının uçuşu, simitçi çocuğun seslenişi, kayıklar ve daha bir sürü şey.

Yalnızlık değil de boşluk hissi soğuk yel estiriyordur herhalde, dolayısıyla insan kabuğuna çekilip duyma görme yetisini kaybediyor gibi bir şey. Birbirini çok seven çiftlerden her hangi biri oyunbozanlık edip erken ayrılmaya kalkışınca cennetin kapıları kapalı deyip geri döndürmeli geriye.

Geride kalan ise evde yalnızken herhalde duvarlar konuşsa neler anlatır diye düşünür. Hatıraların insanın gözünde canlanması geçmişe özlemin bir işareti olur, nesneler de naftalin, yani anıları canlı tutmanın bir yolu.

Keşke aynı anda farklı dönemlerde yaşayabilsek, yaşanabilseydi. Örneğin, saat farkları gibi yıl farkı olsaydı, dünyanın bir yerinde yetmişler, seksenler, doksanlar ve o yılların standartlarıyla yaşansaydı, bugünden habersiz olarak.

Bazı insanlar geçmişiyle mutlu oluyor, çocuklukta çok mutlu olanlar ve sevgi dolu büyüyenler mesela, bugün de öyle olmak isterler, şu anda sevgi istemeyebilirler hatta, sevgiye doymuşlardır, yine de çocukluk mutluluğunu hep yaşatmak isterler, yaşatırlar.

Geçmişiyle mutlu olanlar bazen orda kalırlar, bedenin farklı bir zaman dilimine savrulması gerekmez bu durumda. Paralel dünyalar belki demek ki zihnimizde hep var. Anılarla geçiş yapıyoruz. Maziye yürüyüp yürüyen mazi oluyoruz, anılarda renkler neon hep, geçtiğimiz yerleri eteklerimizle siyaha beyaza boyuyoruz.

Yani belki de yaşamımız kendi düşüncelerimizde geçen bir hikaye. Belki hiç büyümeyen bir çocuk, belki çocuk olup da zamanından önce büyüyen bir insan.