Mars’a geldim. Koloni olarak buraya gelen ikinci grupta yer alıyordum. Buraya geldiğimde bizden öncekilerin kaybolduğunu gördüm. Ekibimde on kişi vardı. Mars’ta ilk gelen gruptan otuz kişiyi bulacağımı sanıyordum. Ama kimse yok.
Oksijen üretebilen sistemlere sahip binalar kurulu. Binaların harflerden oluşan isimleri var. Sokaklarda sokak lambaları bile var. Rampalar şeklinde metal yollar. Toprak kül rengi, adım attıkça su altında havalanan kumlar gibi ayaklarımızın altında uçuşuyor. Binalar basınca dayanıklı camlara sahip. Hepsi metalik görünüyor binaların. Ve binalarda yapay zeka var. Yani aslında kurulan şehrin bir yapay zekası var ve her şey ile bağlı.
Yapay zeka girdiğimiz bir evde bizi karşıladı ve kendini tanıttı. Hava durumundan söz etti, hafta sonu minik meteor yağışı olacak, o gün binaların kalkanları devreye girecek, dışarı çıkmak yasak olacak dedi. Bizden öncekilerin nerede olduğunu sordum. O bilgi silindi dedi. Ama defterlerdeki kayıtlar G binasında bulunabilir diye ekledi. Belki de gemilerin bakımı bu binada yapılıyordu. Ne biçim bir bina ismi bu?
Oradan defterleri alalım diye düşündüm ama o binada oksijen yokmuş. Oraya gidene kadar da giysilerimizdeki oksijen biter. İki kişi gitmeye karar verdik. Yedek oksijen tüpü aldık yanımıza. Bir de o binanın oksijen sistemini nasıl çözeceğimizi öğrendik.
Sonra yola çıktık. Atmosfer olmadığı için gündüz bile gökyüzü siyah. Zıplaya zıplaya süzüle süzüle o binaya ulaştık. Oraya giderken gökyüzündeki karanlık ürkütücü, sanki bir şey bir varlık sırtımızdan bizi yakalayıverecek gibi bir his. Yapay zeka orada o anda sessiz kaldı, cevap vermedi bize, bu da tedirgin edici.
Binanın ikinci katına çıkarken yuvarlak bir camdan gökyüzüne baktım ve minik kırmızı ışıklı bir şeylerin yaklaştığını gördüm. Meteor yağmuru erken başlıyor, hava tahmini yanıltıcı imiş. Binada mahsur kalacağız ama oksijen lazım. O nedenle bodruma gittim. Yanımdaki diğer kişi grubun kalanıyla iletişim kurmaya çalışacak ama ulaşamıyor kimseye.
Bodruma indim. Yapay zeka bir kez konuştu. Şarkı söyledi küçük çocuk sesiyle, sonra sustu. Korkmaya başladım. Oksijen sistemi ile ilgili boruları buldum. Metal borular kasten eritilmişti, oksijeni iletemiyordu. Bunu kim neden yapmış olabilir ki!
Elektrikler kesildi, karanlıkta kaldım. Su sesleri var. Metallerin birbirine vurma sesleri var. Ürkütücü.
Neyse ki tam zamanında uyandım. Battaniyenin altında nefessiz kalmışım.
İlginç rüyalarin var deep, kaleminize sağlık
YanıtlaSilYapay zekânın hava durumu bilgisini yanlış vermesi ilgimi çekti. O kadar şehirler kurmuş, meteor yağmurunu mu yanlış tahmin edecek? Belki de yapay zekânın kötücül emelleri var. Zaten boruların eritilmiş olması, oksijeni iletememesi de hayra alâmet değil. Yoksa yapay zekâ insanları istemiyor mu? Sanki pusu kurmuşlar gibi, sinsice hareket etmeleri gözümden kaçmadı.
YanıtlaSilYok yok bu yapay zekâya güven olmaz :)