16 Ağustos 2015 Pazar

FRAMBUAZLI HAYAT HAKKINDA








Frambuazlı kitabımın çıktığını ilk İrem gördü nette, hem de benden önce gördü ve sonra da ısmarlayıp eline alan ilk o oldu. İlk fotolar da ondan geldi.

İREM YAĞIZEL

http://iremvekitaplar.blogspot.com.tr/2015/08/deep-tone-kitaplar.html

İrem'den dakikalar sonra da Dilek Eren ve Eren O. kitabı aldılar. Ve hatta Dilek okumaya başlayıp yazdı bile. Sevmiş kitabı. Bu güzel haber. Olumlu düşünce gelinceye dek heyecan çok fazla oluyor.

DİLEK EREN


Ve hoş bir süpliz de Maviye İz Süren'den geldi. Alaçatı'ya tatile gitmiş ve Frambuazlı Hayat kitap fotomu çektiğim yeri bulmuş tesadüfen. Kapının önünde motor yok alışveriş standı var, saksı süslerinin yerini değiştirmişler, bir de kapıdaki 41 no'yu çıkarmışlar, belki kapı önü bakımda ya da boyanacak olsa gerek.

Bu 41 de hoş bir tesadüf oldu. Derin Mavi için yazdığım yeni şiirler ve bazı eski şiirlerimin sayısı tam 41 olmuştu. O zaman öyküler de 41 adet olsun demiştim. 41 kere maşallah olsun madem. 

Sonra da Frambuazlı Hayat için kapak düşünürken en çok bu Alaçatı fotosunu sevdiğimi ve kitabı ve Deep yazılarını yansıttığını düşündüm. Fotodaki kapı no'su da 41 idi. Ne hoş oldu de mi. Bunu Alaçatı'ya giden herkes görebilir. Çarşı caddesi işte.

MAVİYE İZ SÜREN


veeee İrem Yağızel fotoları:

Herkese frambuazlı karadutlu ahududulu dondurmalı günler dileriiiim. Bol meyveli ve bol renkli.

Foto: Murshill

5 Ağustos 2015 Çarşamba

BİR FRAMBUAZLI HAYAT KİTABI




Usta şordan bana bir frambuazlı hayat versene frambuazı bol hayatı az olsun.
Frambuazlı hayat mı? Ben üstten frambuazlarını yiyeyim siz hayatını yaşayın.

Heeeeeeeey işte frambuazlı hayat şeysiiii çıktıııı.

İlk kitap kurgu dışı, ikinci kurgu, şimdi yine bir kurgu dışı. Frambuazlı Hayat, düzen olarak Sade ve Serin'e benziyor. Bu kez 10 ayrı konuda 10'ar yazı var. Düşünceler ve Yansımalar olarak ilk kez bu kitap için yazdığım iki tür eklendi yeni. Sade'deki aşk ve tarih yok onların yerine müzik ve kültür var. Bu kitabısının yüzde otuzu sanat kültür, yüzde kırkı insan ve yaşam, yüzde otuzu ise düşünsel yazılar ve denemeler.

Yani 100 adet yazı var ve daha kapsamlı yoğun derin kalın ama içeriği daha zengin. Yayınevini değiştirdim, farklı yayınevi denemek için. Kitabın fiyatı yine 12 TL istedim ama olmadı, ancak nette yine çok ucuz.

Bade ve Serin'in kapağı yayınevine aitti, Serin Vami'nin kapak düşüncesi ve tasarımı ve fotosu bana aitti grafik yayınevine,  şimdi Frambeyazlı Bayat'ın kapağının düşünce tasarım foto bana ait grafik dizayn yayınevine.

Kapak fotosunu 2014 Nisan ayında Hayat, Sevgilim adlı yazımda kullanmıştım, foto şirin bir Alaçatı evinin kapısıydı. Kitabın ismi nerden geliyor? Frambuazlı pasta en sevdiğim. Bu kitap kapağı frambuaz ve erguvan oldu, yine en sevdiğim. Pembe en şirin renk. Blogu ilk açtığımda frambuazlı hayat adında bir yazı yazmıştım sonra da silmiştim ama pek şekerdi. Hayat frambuazlı olsun hep pembe olsun kötülük olmasın herkes gülsün yani anlamında.

Ayrıca bu bir yaz kitabı.

Kitap bu sabah konmuş nete. Sevgili İrem Yağızel kitap siparişi verirken benden önce görmüş kitabı. Piyasaya çıktığını ben de ondan öğrendim.

Bir Magnum böğürtlenli bir soğuk limonata bir de frambeyazlı hayat işte. Yaz belki daha kolay geçer.

Ayy heyecandan fotoyu netten alıp koyamadım, bende yok kitap zaten hep kitaplarımı bir iki ay sonra gördüm ben de, fotosunu sona ekleyim.

Frambeyazlı hayat yeniyooooo.





6 Ağustos 20:00

Dün çok heyecanlıydım. Yaa ben zaten çok heyecanlı biriyim ki. Foto bile ekleyemedim dün. Şimdi yine yazıyorum.

Şimdiii, üç kitap oldu yaaaa. Bunların isimleriii, Üç Güzeller. Mitolojideki üç güzeller. Hera ve Atena ve Venüs. Üç kız oldular. Bu kız yaz kızı biraz daha şımarıks, belki sarışın ve kıvırcık olabilir. İsimleri şöyle koyarsak, sırasıyla, Sade, Mavi, Fram. Hera, Atena, Venüs.

Yayınevi değiştirmiştim. Bu yayınevi, sevgili Hanife Mert (Düş Batımı bu yayınevinden çıkan ilk romanının adı) ve Erdi Karadeniz (Bu Şartlar Altında Ölemem, bu yayınevinden çıkan romanı, daha önce de iki adet şiir/deneme kitabı vardı) arkadaşlarımızın kitap çıkardığı yayınevi. Gece Kitaplığı. Bu yayınevi Ankara merkezli.

Bu kitabın kapak, basım ve dağıtımı için 600 TL verdim. Ve bu kez kitabım yüzer yüzer basılacak. Yani, ilk 100 adet kitap bitince ikinci 100 adet basılacak.

Pazartesiye dek yazma molası verdim. Sadece blog okuyacağımdır :)



19 Temmuz 2015 Pazar

DERİN MAVİ ADLI KİTABIM İLE İLGİLİ YORUMLAR 4




İlk kitap "Sade ve Derin" çıkalı 1.5 yıl, ikinci kitap "Derin Mavi" çıkalı 6 ay oldu. Okuyan arkadaşlarımız yazıyorlar kitaplar hakkında. Olumlu ve hoş şeyler söylüyorlar. Mutlu eden kitaplar olması mutlu ediyor beni de. Zaten kitaplarım burda bizim için.

Son zamanlardaki bazı yazılar şunlardı:

KEZBAN ŞAHİN TAYSUN


Sevgili yazarımız Taysun geçtiğimiz günlerde Yaşar Kemal öykü yarışmasında 3. oldu.

KİTAP EYLEMİ


ARSU JYSRA REÇANİ



27 Nisan 2015 Pazartesi

DERİN MAVİ ADLI KİTABIM İLE İLGİLİ YORUMLAR 3



Çalıkuşu çakıltaşı arkadaşımız sınava hazırlandığı için bir süredir bizimle değil. Ama tekrar gelecek inşallah. Arada bir bloguma gelip merhaba diyor. O, benden kitap isteyen ilk kişiydi.

Çalıkuşu, geçen hafta İzmir Kitap Fuarı’na gidip yayınevinin standında benim iki kitabın fotosunu yan yana çekmiş. Bu foto standda ve fuarda çekilmiş ilk foto oldu. Ayrıca, her iki kitaba uygun olarak, biri martılı, Konak-Karşıyaka vapurunda, diğeri de kayıklı, Eski Foça’da iki foto daha çekmiş. Bloguma gönderdi hızlı resim formatında.

Çalıkuşu yazılarımın en derinlikli ve yoğunluklu okuru ve yorumlayıcısı idi. Bütün yazılarıma tek tek ve uzun uzun yorum yapardı, hiçbir yazımı kaçırmadı. Şimdi de Jysra aynı Çalıkuşu gibi yorum yapıyor. Zaten birbirlerine de benziyorlar. O da tek bir yazımı kaçırmadı ve derin, uzun, yoğun yorumlar yapıyor.

ÖCEANNE ÖZLEM BERBEROĞLU



OKUMA GÜNLÜĞÜM EREN O.


DRAMA


MAVİYE İZ SÜREN


JYSRA REÇANİ

6 Nisan 2015 Pazartesi

KİTAPLARIMIN HİKAYESİ




Kitaplar bu hayatta en çok sevdiğim şeylerdir. Bir de günce tutmaya bayılırım. Yazmaksa yeni işte, blogda oldu, sizler arasında. Bir kitabımın olması tabii ki de bir düş oldu benim için. Bir tanecik olsa yeter, ona bakayım öpeyim seveyim, bir de benim dışımda en azından bir tek kişi okusun, onun hayatına olumlu bişiler getirsin, yeter işte.

Dört yıldır yazıyorum blogda. Başka bir yerde yazmıyorum. Beni okuyan sizler, blogçularsınız. Hiçbir blogçuyu tanımıyorum. Aile akraba ve arkadaşlarım da blogum ve kitabım olduğunu bilmiyor. Kitaplarımı alıp okuyanlar da siz blogçularsınız.

Bir kitabımın olması benim için bir düş olsa da bir kitabımın olması için herhangi bir girişimde bulunmam olanaksız benim. Sessiz, utangaç, yalnız ve insanlardan uzak bir insanım. Yazılarım ve kitaplarım hakkında da blogum dışında bir girişimim yok. Yani şimdiye dek hiçbir reklam olmadı kitaplarım hakkında. Gündelik yaşamda da aynıyım. Örneğin, hiç iş başvurusu yapmam. Aile ve akrabalarım benim için iş buldular. Bana kalsa ben aç kalırım.

2013 yılı yaz aylarında, sanırım blogumu okuyan arkadaşlarım yayınevleriyle konuşmuş olmalılar ya da blogumda üçüncü yılımdı, birilerinin dikkatini çekmiş olmalı yazılarım, birkaç yayınevi bloguma yazdılar. Dosyanızı gönderin, kitabınızı basalım, dediler. Üç yayınevi idi. İnceleyince İkinci Adam Yayınları şirin geldi bana. 2013 Ağustos ayında “Sade ve Derin” adlı dosyamı gönderdim. İç sayfaları baskıya hazır hale getirince yolladılar, kontrol ettim, düzeltmeleri yaptım, baskıya hazır hale geldi. Sonra da kapak çalışması yaptılar. İki tane kapak hazırladılar. Birini beğendim.

Yayınevi beni tanımıyor. Arada bir sürü insan var iletişim sağlayan. Kitabın baskı ve dağıtımı için yayınevi 3 000 lira istedi. Para ödeyeceğimi bilmiyordum. Ödedim. İlk baskı yapıldı, 500 adet basıldı. İlk kitabın bu 500 adet ilk baskısı satılmakta piyasada ve nette. Daha çok nette satılıyor, kitapçılarda pek dağıtım yok sanıyorum, dağıtıp ellerine geri dönmesin diye dağıtımcı firma pek dağıtmıyor genelde bütün diğer kitapları da. İlk kitap çıkalı yaklaşık 14 ay oldu, kaç sattığını bilmiyorum ama ilk baskı tükenmedi, nette satılıyor hala, hatta şu anda bahar indirimine girmiş, iki kitabım da 5-6 liradan satılmakta.

Kitaplarımdan henüz bir tek lira bile kazanmış değilim. Düşünün zaten, kitabın fiyatını düşük tuttum. 12 lira. Ama nette çok daha düşük fiyata satılıyor. 8 lira desek ortalama. Tümü satılsa. 500 çarpı 8 eder 4 000 lira. Yüzde 60 yayınevininmiş, yüzde 40 bana gelcek. Eğer olursa ben maksimum 1 600 lira alacağım. Zaten 3 000 lira verdim. Yani kitaptan para kazanma durumu yok.

Zaten ben para kazanmak veya ünlenmek için kitap çıkarmadım. Bir düşüm gerçek oldu ve bu kitap aslında siz blogçular için oldu. Bazı arkadaşlarım 2-3 yıl önce bana kitap çıkar diyordu. Bunu ısrarla blog yorumlarında söylediler. Ben de sizleri mutlu etmek için çıkardım.

Kitaplarım blogçular dışında hiç tanınmıyor, bilinmiyor. Belki zaman içinde bloglar dışında da okurları olur, onu bilemiyorum. Bir de bir şiir ve öykü kitabım olsun diyerek ikinci kitabım Derin Mavi’yi hazırladım. Yayınevi, ikinci kitap olduğu için bu kez 2 000 lira aldı benden. Daha yeni kitap zaten o da. Bu kitabın kapağını ise kendim tasarladım.

Kitap çıkarmak bu şekilde oldu. Kitap çıkarmanın birkaç yolu daha var. İlki, çeşitli dergilere yazılarımızı göndermek, yayınlanması. Bu şekilde tanınmak. İkincisi, dosyamızı almak ve yayınevlerini gezip editörlerle konuşmak. Üçüncüsü de, dosyamızı alıp bir yayınevine değil de bir basımevine gitmek, örneğin yaklaşık 1 000 liraya yaklaşık 1 000 adet basıyorlar. Aile, arkadaşlara dağıtmak.

Zaman zaman arkadaşlarımız soruyordu, işte benim hikayem. Yani ün para derdim yok, kitap çıkarmak zorlu ve masraflı bir süreç. Soyut bir mutluluk. Yaşama olumlu katkıda bulunmanın mutluluğu.