Evrenle ilgili birçok tahmin ve birçok bilinmezlik var. Örneğin samanyolu yani galaksimiz dört kollu sarmal bir galaksi. Biz bunun yaklaşık bir disk şeklinde olduğunu biliyoruz. Merkezinde devasa bir karadelik olduğunu ve galaksinin kollarının yavaş yavaş bu karadeliğe doğru yol aldığını da biliyoruz. Güneşimizin bizimle birlikte bu kollardan birinde merkeze doğru ilerlediğini de biliyoruz. Elbette astronomik boyutlarda bu yolculuk hayal edemediğimiz sürelerde son bulacak. Belki de momentum sebebiyle karadeliğe düşmeyecek kadar uzaklıkta sabit duruyor da olabiliriz o kısmı tam bilemiyoruz.
Uzayda çeşitli şekillerde galaksiler tıpkı küçükken oynadığımız bilyeler gibi dağınık bir şekilde saçılmış durumdalar. Genişleyen uzay ile birlikte hepsi belli bir hızla birbirinden uzaklaşıyor. Uzayın nasıl oluştuğu konusu da hala tartışılan ve birkaç teori üretilen bir konu. Hep bir noktadan patlayarak genişleyen uzay teorisi konuşulurdu ancak şimdilerde deniliyor ki evren her yerde aynı anda gerçekleşti. Bunu kozmik arka plan ışıması denilen bir şeyi ölçerek söylüyorlar. Bu ışıma kızıla doğru kaydığı zaman uzaklığı belirten dolayısı ile de zamanı ölçmeye yarayabilen bir şey.
Ölçümler uzayın belli bir merkezi olmadığını, her yönden aynı mesafe ve aynı özelliklerin görülebildiğini gösteriyor. Evren içi boş bir cam küre gibi olmalı. Ancak bu kürenin içinin tamamını değil de uzay olarak cam kısmını düşünmeliyiz. Yani cam küreyi oluşturan cam eğer uzaysa, her yönden eşit bir kozmik arka plan ışıması görüyor olmamız normal olurdu. İçte kalan boşluk ise başlangıçta sıkışık halde durup patlayarak genişleyen uzayın yarattığı bir karadelik olabilir. Uzay, bunun etrafında küresel şekilde genişlemiş merkezde karadeliği oluşturmuş ve bunun etrafında dönüyor olabilir.
Küre genişledikçe galaksiler birbirinden uzaklaşıyor. Tıpkı şişirilen bir balonun üzerinde birbirinden uzaklaşan noktalar gibi. Ayrıca bu küresel yapının iç ve dış yüzeyi tek veya çift boyutlu bir fiziksel yapıda iken uzayı oluşturan kısım üç boyutlu. Eh bu durumda yeterince hızlı seyahat edebiliyor olsaydık uzayda hep aynı yöne giderek başladığımız noktaya gelebilirdik. Bu nedenle uzayda daha da uzak noktalara bakabildiğimiz günler geldiğinde uzaklarda kendimizi görebiliriz. Normalde ufuk çizgisi olması ve bir müddet sonra görüşü kaybetmemiz gerekirdi tıpkı küresel dünyamızda ufka bakmak gibi ancak küresel uzayın duvarlarının eğime rağmen görüntüyü ilettiğini düşünüyoruz.