Rüyamda pastaneye girdim. Tiramisu ile trileçe arasında kaldım. İkisi de trili başlıyor. Trileçe, üç leçe, üçlü sütlü gibi bir şey olmalı. Tiramisu ise beni al demekmiş. Çok tatlı güzel ya. Tiramisuyu güzel yapmıyorlar çoğu pastanede. Yine de tiramisuyu seçtim. Gel al beni dedi ya. Getirdiler masaya. Üzerinde çeşitli soslar ve çikolata parçaları vardı. Keyifle yedim. Aynı yere bir başka gün daha gittim. Yine tiramisu istedim. Bu kez üstünde sos ve çikolata yoktu ama daha güzeldi öncekinden. Ya dedim neden böyle bu kez tiramisu. Garson kız güldü. Tatlıları taze olmayınca çikolata ve sosları koyuyorlarmış. Bu kez taze imiş.
…………………
Suya müzik dinletiyorlar. Frekans veriyorlar ve laboratuvarda inceliyorlar. Su molekülleri her defasında başka türlü şekil alıyorlar. Örneğin su kaynıyor gibi oluyor ve sonra su ışık yaymaya başlıyor suya frekans verince. Buna simatik deniyormuş. Ve gezegenler de gökte su molekülleri gibi gözüküyorlarmış. Bizim gördüğümüz gibi değillermiş. Hiçbir şey gördüğümüz gibi olmayabilir yani. Bize gösterilenler gerçek olmayabilirler. Uzayda gezegenler zaten renksiz gibiymiş. Işık yansıtırsa görünebiliyorlar. Kitaplarda gördüğümüz gezegenler bilgisayar ortamındaki canlandırmalar. Dünya soluk, gri ve çok küçükmüş.
………………..
A.B.D. ve Avrupa’da prepper’lar diye bir tür insan var bir süredir. Prep’ler deniyor. Yani bir şekilde kıyamete hazırlananlar. Veya felakete. Birkaç yıl önce Berlin’de üç günlük elektrik kesintisi olunca insanlar düşünmeye başlamış. Avrupa dizilerindeki gibi gerçekten de elektrik kesilirse ne olacak. Dizilerde bunu teröristler yapıyor. Genelde kendilerini Ortadoğulu gibi gösteren Avrupalılar çıkıyor sonunda hep bu teröristler.
Bu prepler su biriktiriyorlar evlerde. Ayrıca diyelim savaş çıktı ve susuz kaldık. Doğada da olabiliriz. Duş yapmak için içiçe geçmiş kovalar ve filtreler yapmışlar. Veya bulutlardan su üreten düzenekler. Çeşitli jenaratörler, aküler. Evde elektrik üretebilmek için. Güneş panelleri. Yiyecek saklama araçları. Tuvalet yoksa diye idrar poşetleri. Birkaç hafta yiyecek, su, banyo, elektrik, çamaşır yıkama gibi, hazırlıklılar. Bizim ülkede suların, elektriğin sürekli kesildiğini bilseler. Avrupada elekrrik, su kullanmazsa vatandaşlar devlet o ay geri ödüyormuş vatandaşlara fatura miktarlarını.
……………..
Her zaman doğruları, gerçekleri istermiş insanlar. Öyle derler. Ancak öyle değil deniyor. İnsanlar masalı, hayali, yalanı tercih ederlermiş. Özellikle çok iyi eğitimli olmayanlar. Ancak artık herkes doğalın peşinde, doğallıktan uzaklaşıldığı için.
……………….
Sanatçılar genelde çok hassas ruhlu olanlar. Onlardan bu nedenle etkileniyoruz herhalde. Karmaşık, hüzünlü iken örneğin, bizim gibi olan sanatçıları okuyor, dinliyor, izliyoruz. Yine de herhalde bize mutluluğu, neşeyi göstersinler isteriz sonunda. Depresyonda kalmayı kimse istemez.
…………………
İnsan acı çekerken, mutsuzken, hüzünlüyken daha verimli oluyor diye düşünüyoruz. Yazmak terapi derler ya. Veya gece, karanlık, ay, gizem, bunlar hayal gücünü tetikliyor gibi gözüküyor. Güneşte, huzurda sanatçı olmak zor diye düşünüyoruz. Güneş olmasa ne yapardık acaba veya güneş dünyamıza biraz daha yakınlaşsa ne olurduk ki. Güneş bizim aydınlık ay da karanlık tarafımız olabilir.
…………………
Sonbahar geldi. Hüzünlenmemek için rengarenk giyinmeli. Bol turuncu. Su yeşili, nar çiçeği giyersek belki zor hüzünleniriz. Sonbaharda da ruhlarımız mavi veya pembe olsun.
Dünyamızda daha tamamı görülecek kadar yukarılara çıkılmadığından o mavi bilye gibi görünen hali gerçek değilmiş. Sanırım bize gösterilen , bildiğimizi sandığımız her şey gerçekte öyle değil. Evet gerçekleri istiyor gibiyiz ama masallarla yaşıyoruz. Başka türlü çekilmez belki de hayat.
YanıtlaSilKendimiz güzelleştirmezsek.
Renkli giyinmek taraftarıyımdır her mevsim:)
Tatlı konusu aklımda olsun:)
Güzel tiramisu yaparım bak. Aynı yerde olsak yapardım sana da. :)
YanıtlaSilYabancılar kıyamete hazırlanacağına insanlık için uğraşsınlar önce. Her kötülüğü yapan kendileri, savaşları çıkaran, el altından terörleri destekleyen. Aç gözlülükleri bitse, dünya nefes alsa.