6 Nisan 2023 Perşembe

KELİME OYUNU 110




Kelime Oyunu etkinliğimiz devam ediyor. Her hafta 5 kelime veriyoruz ve bu 5 kelimenin de içinde olduğu öykü şiir deneme benzeri bir yazı yazıyoruz. Herkes yazabilir, herkes 5 kelime verebilir.

Haftanın kelimeleri: Görev/Katran/Hemşire/Seçenek/Yanık

VAİNA 28

Karanlık neredeyse her şeyi yutmuştu. Lua tam olarak kendinde değildi. Hareket ediyordu ancak bunu sanki otomatik bir görev gibi yerine getiriyor ve ne yaptığını fark etmiyordu. Olanlara dair hatırladığı şeyler de parça parçaydı. Zihni o kadar tuhaf ve travmatik bir durumdaydı ki kendi bedeni içinde değilmiş de her şeyi uzaklardan izliyor gibiydi.

Her şey Rhinasol’e yakın o köyde saldırıya uğrayan adam hakkında gelen haberle başlamıştı. Gün içinde çevreden başka yaralılar da getirilmişti. Sokaklar bu haberle çalkalanıyor ve insanlar telaşlanıyordu. Yöneticilerden ve güvenlik güçlerinden olanlara dair bir açıklama beklense de kimsenin verecek bir cevabı yoktu. Günün ilerleyen saatlerinde herkes sokaklardan çekilip pencerelerini kapatırken doktorun evi de batan güneşin yarattığı gölgelerle dolmuştu. Gelen hastaların sayısı sekizi bulmuştu ve sadece birinin bilinci geldiği sırada açıktı. O da akıl almaz şeyler sayıkladıktan sonra kendinden geçmişti. Yaralarından akan katran benzeri sıvının ne olduğunu tanımlamak zordu ve sıvıya dokununca canlı bir şeymiş gibi hareket ediyor olması akıl alır gibi değildi. Nefes almalarında bir sorun yokmuş gibiydi ama uyanmıyorlardı. Doktor yaraları temizlemek istese de girişimleri başarısızdı ve her denemede katran agresifçe kıpırdanıyor ve elektriksel bir aktivite yaratıp doktoru çarpıyordu. Böyle bir şeyi ilk defa gören adam ne yapacağını şaşırmıştı. En sonunda hastaların bakımını hemşireye devredip araştırma yapmak için kitapların arasına gömülmüştü. Bundan önce de elbette daha yetkin kişilere haber göndermişti.

Kitapların arasında kaybolmuşken hastaların tek tek yataklarından kalkıp katran tarafından ele geçirilmiş bir halde hemşireyi de kendileri gibi katranla yaraladığını ve bilincini kaybedip yere yığılan kadının çıkarttığı gürültüyü fark edemedi. Nihayetinde onun da sonu aynı oldu ve bedeni ele geçirme sürecinde bilinçsizce kitapların üzerine yığılı bir şekilde kaldı. Ve bu sekiz hasta güneş batıp karanlık çökerken doktorun evinden çıkıp sinsice her yere yayıldı ve daha fazla kişiyi kendilerine dönüştürdü. Bu şekilde çok geçmeden sayıları arttı ve her yerde ortaya çıkmaya başladılar. Sonunda herkesin bahsettiği o şerli o korkunç yaratıklar burayı da ele geçiriyordu. İnsanların bir kısmı ticaret bölgesinde bulunan tapınağa sığınmak ve dua etmek için oraya ulaşmayı başarmıştı.

Bu arada saatler ilerlemesine rağmen güneş bir türlü doğmuyordu çünkü bu yaratıklar peşlerinden çevreyi saran garip bir karanlık getirmişti. Lua ve şifacı akşam aldıkları kötü haber nedeniyle huzursuz bir şekilde handa eşyalarını toparlamış ve gün doğunca buradan ayrılmaya ve şanslarını ana kentte denemeye karar vermişlerdi. Bu güne kadar Ingrid’in bahsettiği adamı burada bulamadıklarına göre başka birilerine ulaşmak için onun eğitildiği yere gitmek artık tek seçenek gibi görünüyordu. Alacakları cezaları veya karşılaşacakları tehlikeleri artık umursayacak durumda değillerdi. Ancak sabahı göremeden han dönüşmüş yaratıklar tarafından saldırıya uğrayınca neye uğradıklarını şaşırdılar. Lua her yerden çığlık sesi duyduğunu hatırlıyordu. Ve o yaratıkların çıkarttığı hırıltıları. Karanlık o kadar yoğundu ki çığlıkların nedenini anlamak için odanın kapısını açtıklarında üzerlerine gelen yaratığı görmek hayli zor olmuştu. Henüz yeni dönüştüğü için güçsüz bir varlık olmasından dolayı şanslıydılar. Lua şifacının ona daha önce verdiği hançer ile onu durdurmayı başarmıştı. Etrafı görmek için yaktıkları yağ lambası bile yeterince ışık veremiyordu. Merdivenlerden inerken bir tanesini daha alt etmeyi başardılarsa da etrafta koşuşturup kaçmaya çalışan insanlarla işler giderek zorlaşıyordu. Aşağıya ulaştıklarında her yerde yaralılarla karşılaştılar ve onlar da dönüşüyor gibi görünüyordu.

Bu karanlık canlı bir şey gibiydi ve Lua nefes almaması için onu boğmaya çalışıyormuş gibi hissediyordu. Zihni o kadar karışık durumdaydı ki nereye gitmeye çalıştığını bile hatırlayamaz olmuştu. En son hatırladığı şeylerden biri yerde diz çökmüş olduğuydu. Kucağında şifacının yaralı bedenini tutuyordu ve bilinci kapanmak üzere olan kadın ona seslenip duruyor ve kaçmasını söylüyordu. Lua kollarında kime ait olduğunu anlayamadığı kırmızı sıvılara bakıyor sonra yine şifacının ne söylediğini anlamasa da kımıldayan dudaklarını okumaya çalışıyor ama aklı hiçbir şeyi tam olarak almıyordu. Sonra karanlığı yarıp geçen bir yıldırım gördüğünü sandı. Ardından orta yaşlarda görünen atletik bir adamın ve yanında iki yardımcısının ona yaklaştığını fark etti. Üçü de birer keşiş gibi giyinmişlerdi ama oldukça etkin bir şekilde yaratıklarla savaşabiliyorlardı. Onlar yetişmese etrafını saran dört beş yaratık bu haldeyken Lua’yı kolayca avlamış olacaktı. Adam Lua’yı şifacıdan ayırıp kendine getirmeye çalışırken adının Epetha olduğunu ve onu güvenli bir yere götüreceklerini söylüyordu.

Lua onun avucunda ve sol şakağında yıldıza benzer eski birer yanık izi olduğunu fark etti. Bu Ingrid’in bahsettiği Dokhair olmalıydı. Ancak hiç de olması gerektiği gibi beş yüz yaşından fazla görünmüyordu. Lua nefes alamaz duruma gelmişti ve kendinden geçmeden önce adamın duyabileceği şekilde Dokhair diye fısıldamayı başardı.

17 yorum:

  1. Soluksuz okudum. Kurgulamalar çok güzeldi. :)

    YanıtlaSil
  2. Şifacıyı kaybetmedik inşallah diyeceğim ama galiba ona veda zamanı gelmiş. Bölümde Ingrid'in adının geçmesi bile beni mutlu etti deep. Özlemişim onu :) Kalemine sağlık, hikâye güzel heyecanlı gelişmelerle doluydu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. film gündemi.

      ingrid evet sevilesi biri :)

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. ruhumun renkli kanatları var.

      negzeeel sevindim :)

      Sil
  4. Ne desem bilemedim. Hiç kopmadan başından sonuna okunan bir yazı olmuş yine. Yürekten tebrik ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. nazlı toaç.

      sevindim ilgiyle okumanaa :)

      Sil
  5. Hareketli katranın düşüncesi bile kötü. 😅 Zor bir durum hepsi için, bakalım yayılması nasıl önlenecek?

    YanıtlaSil
  6. İnanılmaz akıcı yazıyorsun, maaşallah maaşallah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. geçmiş bahar mimozası.

      fantastik tür olduğu için akmalı tabii :)

      Sil
  7. ilkay.

    dizi ve gerilim sevindiim :)

    YanıtlaSil
  8. Görevli hemşire olarak çalıştığım hastanenin yanık ünitesine gelen bir hastanın, yanan cildi üzerine katran yağı sürdüğünü öğrenince, "katran yağı sürmek nereden aklınıza geldi" diye sorunca, hasta "başka seçeneğim yoktu" diye cevap verince, hayret etmiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. recep altun.

      hihi, çok sevimli bir kısa hikaye olmuş, teşekkürler :)

      Sil
  9. Çok güzel yazıyorsun Deepcim ya, bravo gerçekten:)

    YanıtlaSil