9 Mayıs 2020 Cumartesi

Yume-iro Patisserie







Rüyaların Rengi Pastanesi

Yume-iro Patisserie

Pasta, pastacılık konulu Japon manga dizisi. İlk sezon 50 bölüm ve her bölüm yaklaşık 25’er dakika. İkinci sezon ise 13 bölüm, yine 25 dakika.

Ichigo Amano ailesi ile yaşayan minik bir kız. Çok becerikli değil. Ancak tat alma duyusu gelişmiş. Babaannesi, ona güzel tatlılar yapmış bir pasta ustası imiş bir zamanlar. Ichigo’daki pasta yeteneğinin farkında olmuş. Ichigo bir pasta okuluna gitmek istiyor ve ailesini ikna ediyor.

Pasta akademisine kaydoluyor. Okulda, sınıfta birçok arkadaşı oluyor. Kashino, Hanabusa, Andou gibi, hepsinin farklı tatlıcılık yetenekleri bulunmakta, bu gruba tatlı prensleri denmekte.  Henri Lucas da bu okuldaki ünlü bir pasta uzmanı. Ichigo ve diğer tatlı prenslerinin hepsinin birer de tatlı perisi var. Vanilya, Karamel, Kahve, Şoko gibi. Bu periler öğrencilere yardım ediyor. Bunun yanında fantastik bir tatlı krallığı ve tatlı kraliçesi de bulunmakta.

Ichigo, zamanla pasta yapmayı öğrenir, öğrencilik boyunca her türlü pastayı yapar öğrenciler, pasta yarışmaları da olur, rekabet, kıskançlık da. Ancak olumsuz bir olay olmaz. Rekabet ve kıskançlık da yumuşak ve tatlıdır. Pastayı kalpten yapmayı öğrenirler. Kokulardan, çiçeklerden enerji alırlar. İyi pastacılar, başkalarını mutlu etmek isterler. Her pastanın bir hikayesi olur. Çocukluğumuzdaki bir anıyı hatırlatabilir, bir gül bahçesini, rüzgarı.

Öğrenciler gruplar halinde yarışırlar. Başkalarını mutlu etmenin mutluluğunu tadarlar. Başkaları ile birlikte yemenin de tadını öğrenirler. İkinci sezonda ise liseye başlarlar. Yeni arkadaşlıklar ve yarışmalar olur. Öğrenciler gruplaşıp tatlı dükkanları açıp rekabete başlarlar.

Dizinin müzikleri de çok tatlı. Kahramanları da, konusu da. Duyguları karamelize eden bir dizi bu. Pamuk şeker gibi, çilekli pasta gibi. Yani diziyi izlerken şeker komasına girebilirsiniz. Periler de şirin. Sürekli olarak pasta yapıldığı için de lezzetli dizi.

Daha önce izlediğimiz sihirli kurdeleli kız dizisi Hime-chan no Ribbon ile aynı kalitede.

Not:4/4





1 Mayıs 2020 Cuma

Charlotte








Charlotte

Japon animasyon dizisi. Tek sezonluk, 13 bölüm, daha sonra bir de özel bir bölüm çekiliyor. Her bölüm yaklaşık yarım saat.

Genel olarak bildiğimiz formüllere uymayan dizilerden. Dizinin yarısı sakin geçiyor, karakterleri tanıyoruz yavaş yavaş, bir aksiyon yok, öyle ki karakterler bile dizide neler olduğunu anlamıyor. Yarıdan sonra ise dizi hızlanıyor, sürekli değişimler, sürprizler gerçekleşiyor, dizi bir dolu kavis alıyor. Hiç beklenmedik yönlere gidiyor, dizi kahramanları da neyin ne olduğunu ancak öğreniyor.

Bazı ergenlerin özel yetenekleri vardır. Bunlar bir okula devam ederler. Birbirlerinin özel güçlerini öğrenirler. Ancak onların peşinde olan insanlar da vardır. Onları yakalayıp özel yeteneklerini kötü yönde kullanmak isterler. Bu ergen liseliler bir araya gelip bu kötü teröristlerden kaçmak isterler.

Fantastik, gizemli dizi. Sürükleyici, keyifli, komik ve şaşırtıcı. Not:4/4

4 Nisan 2020 Cumartesi

Kuzey Karası ve Hinterland





Kara film (film noir), 1950’lerde A.B.D.’de ortaya çıkan bir tür (Bitmeyen Balayı, Büyük Uyku, Çifte Tazminat). Kara çünkü sokaklarda, geceleri işlenen suçlar anlatılıyor. Bu tür daha sonra 1960, 1970’lerde Fransız sinemasında zirveye ulaşıyor (Jean Pierre Melville, Alain Corneau). Soygunlar, durgun soyguncular, peşlerindeki polis.

Günümüzde ise Kuzey ülkelerinde yeniden doğuyor kara film. Kuzey Karası (Nordic Noir) adlı altında. Norveç, Danimarka, Finlandiya, İsveç, İzlanda ve İrlanda. Ayrıca, Almanya, İngiltere bu türün örneklerini veriyorlar. Kuzey karasında doğa önemli, o da başrolde. Ormanlar, kırsal, soğuk, kar ve yine suçlar. Kuzey karası daha sakin ve gündelik yaşam hızında.

Kraftidioen, Head Hunters, Noi Albinoi gibi filmler, Den Som Draeber, Forbrydelsen, Bron/Broen, Happy Valley, Borgen, Jordskott, Craith (Hidden), Ofaero, Tabula Rasa, Der Pass, Dublin Murders, Nobel, Tjockare an Vatten, The Valhalla Murders gibi diziler bu türe örnek. Ya da Fransız La Mante.

Kuzeyin soğuğu, buzu, karanlık havası, doğası bu türe çok uygun. İrlanda doğası da çok yakışıyor. İrlanda kırsalı, denizi, kayalıkları bu türe doğal ortam. İngiltere’deki doğal yaşam parkı Snowdonia bu yüzden bu filmler ve dizilerin doğal platosu. Galler, İskoçya, Keltler ve Keltçe de bu türün vazgeçilmezlerinden.

Hinterland

Kuzey karasının, suç ve polisiye öykülerinin en başarılılarından biri de Hinterland. Orijinal Kelt dilinde, Galce yani, Y Gwyll, iç bölgeler anlamında, deniz değil de kara bölgesi. Dizi Galler bölgesinde geçiyor, dili de İngilizce ve Galce.

Bir suç, polisiye dizisi. Galler’de Aberystwyh adlı küçük şehirde gelişen olaylar, cinayetler, kayıplar. Dört kişilik komiser ekibi, iki kadın iki erkek. Dizi üç sezon ve toplam 13 bölüm. Her bölüm 1.5 saat. Her bölümde bir suçu çözüyor ekip. Dizinin sonlarına doğru bütün suçların bir şekilde birbirine bağlı olduğunu görüyoruz. Sonu şaşırtıcı yani.

Konular, işlenişi, Galler doğası, oyuncular, her şey kusursuz. Sakin ilerleyen dizi bir yandan da heyecanlı ve gizemli. Craith dizisinin baş detektifi Sian Reese-Williams da yan rolde. Küçük şehirde olan biten ve geçmişin sırları ana izlek.

Not:4/4


25 Mart 2020 Çarşamba

Lise Günlükleri





Minikken annem beni pencerenin önünde bağlarmış. Pencereden veya kapıdan sokağa kaçmayım diye. Ben de pencereden gelen geçene bağırırmışım. Ne olur beni kurtarın diye.

Babaannem anlatıyor bize gelince veya biz onlara gidince. Küçükken, ilkokulun önünde leblebi tozu satanlar olurmuş. Onlar da çok severmiş. Yerken ağızlarına doldurur püskürtürlermiş. Ağızlarına dolunca konuşamazlarmış. Bir de, bisküvilik gül lokumu olurmuş. İki bisküvi arasına koyup yerlermiş.

Bir bayramda tatlıcıdan baklava almışlar. O bayramda o baklavayı yiyen herkes, akrabalar da gelen misafirler de hep ishal olmuşlar.

Dedem de hep haberleri dinleyip şikayet eder. İkinci Dünya Savaşı olmasaydı şimdi Üçüncü Dünya Savaşı çıkardı der, Hitler’i kimse unutamaz, o savaştan herkes ders almış. Bir de hep doğal tarımı savunur. Gıda endüstrisi, plastik endüstrisi yok edilmeli, insan cama tahtaya çeliğe dönüş yapmalı der.

Babaannemin bir hayali var. Onlar altı kardeş. Bir gün diğer beş kardeşini eve çağırıp, ki babaannem hepsinin bir arada yetiştiği evde yaşıyor hala, salondaki masada onlarla birlikte yemek yemek istiyor. Çocukluklarındaki gibi. Altı kişi için altı kişilik porselen takımlarını kullanacakmış.

Babaannem bir de temizlik hastası. Gazoz şişelerini bile yıkar, buzdolabına koymadan önce. Kapıları pencereleri hep siler. Çamaşır suyu ile. Boyaları akınca bu kez de boyar kapıları.

22 Mart 2020 Pazar

En Sevdiğim Filmler 5





Sevmek Zamanı

Metin Erksan, 1965

Müşfik Kenter, Sema Özcan

Türk sinemasının en özel ve iyi filmi. Siyah beyaz dönemin. Bu film, Fransa’da çekilmiş olsaydı, Dünya sinemasının en iyi 100 filmi arasına girerdi. Eski İstanbul, Boğaz, tarihi yarımada ve özellikle Büyükada da filmde başrolde. Müziğiyle, konusu ile hüzünlü bir film. Bir aşk filmi. Platonik aşk. Bir boyacı, Büyükada’da bir evde tamir işleri yaparken karşıki evde bir kadın fotoğrafı görür ve fotoğrafa, fotoğraftaki kadına aşık olur. Sürekli girer eve ve fotoğrafa bakar. Fotoğraftaki kadın gelir ve kadın da boyacıya aşık olur. Ancak adam kadına değil onun fotoğrafına aşıktır. Kadın birlikte olmak ister ama adam bunu yapamaz. Film tek başına bir zirve.







Acı Hayat

Metin Erksan, 1962

Ayhan Işık, Türkan Şoray, Ekrem Bora, Nebahat Çehre

Bir aşk filmi ancak sosyal yönü de var. Bir işçi ile bir manikürcü birbirine aşıktır ve evleneceklerdir. Paraları olmadığı için kiralık ev bulamazlar. Bir zengin adam da bu kadına aşık olur ve onu paranın gücü ile kandırır. İkili ayrılır ve işçi adam bir intikam planlar. Görüntü yönetmenliği çok iyi, oyuncular çok iyi, özellikle sinemamızın en iyilerinden Ekrem Bora. Hüzünlü aşk filmi, şiirsel, romantik gerçekçi.







Suçlular Aramızda

Metin Erksan, 1964

Ekrem Bora, Belgin Doruk, Leyla Sayar, Tamer Yiğit

Usta yönetmenden bu kez bir polisiye, bir kara film. Fransız sineması, Fransız Yeni dalgası havası olan filmde bir hırsızlık üzerinden toplum eleştirisi ve sınıf çelişkisi anlatılıyor. Bir zengin konakta bir hırsızlık olur, çalınan mücevher sahte çıkınca hırsızlar ve konaktakiler arasında karmaşık ilişkiler başlar. Zenginlerin yaşamı da eleştiriliyor. Ekrem Bora müthiş.



Not:

En sevdiklerime yerli sinema ile başlamıştım. Eski filmler, yeni filmlerden en sevdiklerim diye. 2000 öncesine ait izlediklerimden 5 film olmuş oldu. Vesikalı Yarim, Ah Güzel İstanbul, Acı Hayat, Suçlular Aramızda, Sevmek Zamanı. En iyi olduğunu düşündüğüm Sevmek Zamanı, en sevdiğim ise Vesikalı Yarim.

2000 sonrasında ise en sevdiğim 6 filmi daha önce yazmıştım. Hazan Mevsimi-Bir Panayır Hikayesi, Uzak İhtimal, Issız Adam, Hokkabaz, Fasulye ve Sonbahar. Sonbahar, hem 2000’lerin en iyi yerli filmi hem de en sevdiğim.

Bundan sonra diğer ülke filmlerinden en sevdiklerimi yazıcam. Yani kişisel tercihlerimi. En iyileri ise daha önce yazdım. Blogumda filmler başlığında hepsi.