BCP TEMMUZ

Blogları Canlandırma Projesi etkinliğimiz keyifle ve başarıyla devam ediyor, ikinci yılın da yarısını geçtik. Her ay için seçtiğimiz temada kitap, belgesel, film, dizi, anime, program, podcast, manga, ne olursa okuyor veya izliyoruz.

Temmuz ayının konusu komedi, mizah ve/veya Alman Edebiyatı idi. Komedi, mizah çok geniş ve kolay bir konu. Film, dizi çok. Alman Edebiyatı da kolay ve geniş bir konu. Tanınmış yazarları herkes bir şekilde duymuştur zaten. Günümüzün en yeni yazarlarını izlemek daha zor oluyor. Onlar daha az çevriliyor dilimize. 2020 sonrası edebiyat eserlerini bulmak, yazarları tanımak daha zor.

Komedi olarak Rowan Atkinson seçtim. Dizisini. Edebiyat olarak da 2009 Nobel'ini alan Herta Müller.


MAN VS. BEE

2022 yılı İngiliz komedisi. Rowan Atkinson, aynı Steve Martin gibi sanki asırlarca bizimle olanlardan.

Eski tarz komedi. Hareketlere dayanan komedi. Şimdi daha çok sözlere, durumlara bağlı oluyor komediler.

Dizide bir adam bir arıya karşı. Bir adam bir evde işe giriyor. Ev bakıcısı olarak. Ev sahipleri evde yokken eve göz kulak olmak için. Fakat eve gelen bir arı ona rahat vermiyor. Adam da arıya savaş açıyor. Onu öldürmek için her türlü formülü deniyor. Deli oluyor arı yüzünden. Arı ise pek rahat.

Eğlenceli, hafif dizi. Gülmemek elde değil adamın beceriksizliklerine.

Bu komedyeni sevenler kaçırmaz zaten.

Not:3/4

KEŞKE BUGÜN KENDİMLE KARŞILAŞMASAYDIM

Herta Müller

Siren Yayınları, 197 sayfa

Çağdaş Alman Edebiyatının temsilcilerinden olan yazar 2009 Nobel Edebiyat ödülünün sahibi. 1980’lerden buyana kitapları, şiirleri, romanları yayınlanıyor. Kendisi Romanya Almanı. Romanya’da yaşayan Alman azınlıktan. Ülkesinde yaşar ve çevirmen olarak çalışırken ülkesi için casusluk yapması isteniyor, o kabul etmiyor ve ülkesinden kaçıp Almanya’ya yerleşiyor. Alman dilinde yazan yazar, baskı altında yaşayan insanların hayatını anlatıyor. Kendinden yola çıkarak. Nazilere karşı olduğu için.

Bu romanda da bir kadının yaşamı var. Çalıştığı fabrikada diktiği giysilerin içine adını ve adresini yazıyor, bu şekilde ülkesinden kaçmaya çalışıyor. Ancak yakalanıyor ve sorguya çekiliyor. Bu sorgulama dönemi uzun sürüyor. Sürekli olarak emniyete gidip sorgulanması gerekiyor. Her hafta. Bu kadın her defasında tramvaya binerek sorgulandığı merkeze gidiyor. Yolda gidip gelirken geçmişteki hayatını düşünüyor. Hayatına giren erkekleri özellikle. Dede, baba, evlendiği iki erkek, iş arkadaşları, sorgucular. Fabrika günleri, çocukluğu, gençlik yılları. Ancak hep baskı altında bir yaşam. Romanya’da 1990’a dek süren baskı döneminde yaşayan yazar, kişisel deneyiminden yola çıkarak bir kadının zorlu yaşamını kurgulamış.

Konunun hüzünlü, çarpıcı olmasının yanında anlatım, dil ile oluşturulan yoğun, karanlık bir atmosfer de bulunuyor. Kitap ve sinema meraklıları, Almanya’dan çıkan benzer eserleri bilirler. İkinci Dünya Savaşı filmlerini anımsatan bir atmosfer. Katharina Blum’un Çiğnenen Onuru, Başkalarının Hayatı tadında bir edebiyat bu. Edebiyat keyfini doyuran eser. 

Not:4/4