EDEBİYAT
ATÖLYESİ
Öykü, şiir
dergisi. Üç ayda bir yayınlanıyor.
Bahar
sayısının ana konusu, öykü nasıl yazılır? Hakan Akdoğan, Mahir Ünsal Eriş,
Bülent Emrah Parlak, Ahmet Büke, Masum Gök, Ömer Türkeş, Haydar Ergülen, Fuat
Sevimay, Barış İnce, Feridun Andaç, Altay Öktem gibi birçok ünlü isim
görüşlerini paylaşmış. Şükrü Erbaş’ın da bir şiiri var.
Dergide
güzel bir çalışma da, dergiye öykü gönderenlerin öyküleri kısaca irdelenmiş. En
çok dikkat çeken eleştiri de öyküde, romanda açıklama olmaması gerektiği.
Yazdığınız bir cümleyi açıklayacak başka bir cümle gelmemeli ardından. Okura
bırakmalı. Açıklayarak anlatmak doğru değil. Okurun zihninde olayı güçlendirme
amacıyla yapılan bu ek bilgi yanlış.
Ayrıca, yine
bu çalışmalarda kurgunun dışına çıkacak bilgiler verilmemeli. Çünkü öykü
kahramanı bu bilgileri bilmeyebilir. Örneğin, bir çocuk öyküsü yazarken öyküde
veya romanda ona yetişkin sözleri söyletilmez. Bu bilgileri genelde yazar kendi
düşüncelerini bildirmek için koyuyor. Ahmet Ümit bunu çok yapıyor örneğin, kurgunun
içine hiç gerekmeyen bilgiler yerleştiriyor. Bu da okuru yabancılaştırıyor
öyküye ve kahramanına.
Edebiyat
sevenler, okumayı yazmayı sevenler için faydalı dergi.
LEMAN
Uzun
yıllardır yayınlanan mizah dergisi. Çok değişiklik de geçirdi. Kadrosu
yenileniyor zaman içinde.
Gündem
nedeniyle espriler, karikatürler, mizah öyküleri, son sayısında, deniz salyası,
Sedat Peker, aşı gibi popüler konular.
Tuncay Akgün, Kemal Aratan, Atilla Atalay, Suat Özkan, Serdar Akar, Güneri İçoğlu, İpek Özsüslü, Barbaros Altuğ, Erhan Candan, Mehmet Ersoy gibi mizah severlerin yakından tanıdığı isimler var son sayısında.
Edebiyat Atölyesi çook ilgimi çekti. Leman'ı duymuştum sanki pek hatırlayamadım ama... Elimdeki dergiler biterse şans vereceğim elbette.
YanıtlaSilTeşekkürler deepsii :))
kendi dünyasında.
Silatölye dergisinin sana faydası olur vallası :)
Öykü eleştirileri yerinde. Bence bunlar yazarın gelişimine katkı sağlar. Leman'ı biliyorum ama sansürsüzünü tercih ederim:)
YanıtlaSilkaystros tyrha.
Silevet tabii yazarken de bayağı bir ders çalışmak lazım zaten :)
Leman'i duymuştum ama Edebiyat Atolyesi'ni ilk defa duyuyorum dergi fazla okuyomuyorum ama aklımda bulunsunlar bir ara göz atacağım teşekkür ederim Deep :)
YanıtlaSilbuffiy.
Sildergiler popüler değil tabii artık, yani net ve telefon varken :)
Çok güzel bir yazı. Öykü yazma konusundaki uyarılara katılıyorum. Emeğine sağlık Deep 😊🤚
YanıtlaSilyıldız.
Silde mi amaa :)
Merhabalar.
YanıtlaSilDergi tanıtımı ile ilgili yazınızı okudum. Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Dergileri ben de çok severim. "Leman" isimli dergiyi tanıyorum. Daha önce de ismini duymuştum. Ama "Edebiyat Atölyesi" isimli dergiyi ilk defa sizin paylaşımınızda gördüm.
Öykü ya da romanda açıklama olmaması gerektiği yani, yazılan bir cümleyi açıklayan ikinci bir açıklama cümlesinin yer almaması gerektiği konusuna değinmişsiniz. Öykü ve romanlarda böyle bir teknikle ilgili malumatım yoktu. Ben de burada öğrenmiş oldum. Emeğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla sağlıklı ve hayırlı günler dilerim.
recep altun.
Silevet açıklamak yazarın zayıflığını gösteriyor :)
Açıklama kısımlarına bende ayar oluyorum. Yorumlamayı birazda dediğiniz gibi okuyucunun kapasitesine bırakmak gerek.
YanıtlaSilgizli pencere.
Sileveet ya okulda mıyız ama de mi :)
Sen Ahmet Ümit'in bu özelliğini sevmiyorsun ya sıkı okurları da en çok bunu seviyor :)
YanıtlaSilsevkoz.
Silsevmek başka tabii ki sevebiliriz ama bu yaptığı edebiyat açısından yanlış, romanlarından en azından bir 50 sayfayı çıkarması gerekir. edebiyatın belli kuralları var. ahmet ümit belki çalışsa iyi yazabilir yani. bu kurallar üniversitelerde edebiyat, tiyatro bölümlerinde öğretiliyor. bir yazarın sevilmesi onun dopru yazdığı anlamına gelmiyor. ahmet ümit in kendisi ben de seviyorum ki. iyi bir insan o. ama kötü yazıyor :)
Deep tüm çocuksu, pozitif, neşeli yanlarına inat bir o kadar kuralcısın. "İsteyen istediğini yapsın ama işte belli kurallar var, onları da hiçe sayamayız" diyorsun. Daha önce "kurallar" üzerine benzer fikirlerinden birkaç kez bahsetmiştin. Ben üniversitede Amerikan Kültürü ve Edebiyatı okudum yani edebiyat bölümü mezunuyum ve bahsettiğin o kurallara ek olarak kalıplaşmış metaforlar, analizler, eleştiriler ile geçti yıllarım. Tüm o dayatılanlara inat kuralların çok saçma olduğunu düşünüyorum. Zamanın birinde üç beş kişinin oluşturduğu kurallar değişen zamana ve insanlığın evrimine uyum sağlayamıyor bence. Misal eskiden şiirde ölçü ve uyak esasken daha sonraları bu kural yıkılmış ve serbest şiirler yazılmaya başlamış. İyi ki de birileri sınırların dışına çıkmış. Yine şiirlerde belli konular işlenmesi gerekirken birileri çıkmış ve her şeyin şiire konu olabileceğini söylemiş. Demek istediğim yaratıcı süreçte kısıtlamalar, kurallar, dayatmalar olamaz. Ortaya çıkan eser bazılarına göre "kuraldışı" olabilir ama bazılarına göreyse çığır açıcıdır. Yani bence kurallara çok takılmamak gerek. Sonuçta o kurallar evren yaratılırken ortaya çıkan doğa kanunları değil, stamdartlaşma çabası uğruna ortaya konmuş insan yapımı kriterler sadece. Tabi ki ortaya konan her ürün sanat eseri sayılamaz ama her ürünü de kurallara göre değerlendirmek mantıklı değil. Şimdi "Tabi herkes kurallara uymak zorunda değil ama kurallar inkar edilemez" diyebilirsin, ben de diyorum ki o kurallar komple inkar edilmeli, ciddiye alınmamalı :)) Uzlaşmak zorunda değiliz tabi ki, yine de fikir alışverişi yapabiliriz :)
Silmanxcat.
Silamaniin writing derslerinde öğretmezsek kuralları, öğrenciler hep sınıfta kalır ama :) ayrıca bir dee there are so many rules for the fools (dr. skull'ın metal şarkısı) :)
Öykü roman konusundaki uyarı iyiymiş, dikkate almak gerekir. Konuyla alakasız verilen detayları ben de pek sevmiyorum. Boşuna başka teoriler üretiyoruz sonra. Polisiyelerde falan olduğu gibi. :)
YanıtlaSilduygu emanet.
Silvalla sahiden de örnekse polisiyede diyelim seri katil kiliseye girdi, detektif de peşinde, bayağı bir heyecan aksiyon, diyelim yazar kilisenin inşaatına giriyor, tarihine giriyor, ya polisiye mi okuyoz tarih mi, belgesel mi :)
Anlaşılmama kaygısı sanırım açıklama kısmının yer ediyor oluşuna sebep.Aslında buradan bakınca ,kuvvetli kalemler böyle bir kaygı barındırmamalı içinde. Yerinde bir eleştiri gibi duruyor:)
YanıtlaSilDerginin işlevi güzelmiş.
Hiç dergi okuma alışkanlığım yok ya:(
vakti dem.
Silevet zayıf kalemler açıklama yapıyor işte :) internet dergileri oku barik :)
Ben küçükken abim Leman okurdu. Argo tavrı dikkatimi çekerdi. Aman ayıp kızlar öyle konuşmaz, düşünmez modundan gelince merak oluyor haliyle 😁 bu arada hiç bir edebiyat dergisini baştan sona okumamışımdır🤫
YanıtlaSilacemi blogger.
Silblogun nerde seniiiin :)
Herkes konuyla alakalı detayları sevmediğinden bahsetmiş. Ben o detaylara bayılıyorum. Çok azınlıkta kaldım. 😂
YanıtlaSilgizem gündüz.
Silkonuyla alakalı olmayan detaylardan söz ediyoruz. alakalı olanlar diyil :)
Ahmet Ümit' i ben de çok severim. 50 sayfayı çıkartmalı görüşüne katılıyorum.
YanıtlaSilturgay aksoy.
Silevet eveet :)
Leman deyince ‘Gırgır’ geldi aklıma. Dünyanın 3. sıradaki mizah dergisiydi. Eskiden böyle güzel değerleri olan bir ülkeydik işte. Gırgır okuyabilmiş, canlı canlı gazete bayiiden alabilmiş olmanın hazzını yaşamış biri olarak yazıyorum buraya. Keşke devam edebilseydi o güzel günler. Yazılanlar ve çizilenler, bundan otuz sene önce ne kadar ileride ve demokratik bir ülke olduğumuzun kanıtı gibiydi. Anlatılacak çok şey var bu konu üzerine ama benim anlatmaya mecalim, bu yorumu okuyan çoğu insanın da bu konuya merakı yok. Güzel seçim çocuğum 😘
YanıtlaSildikiş sevdası.
Silaaah maziiiii kalbimizde bir yaradır :)
Gençken uzun yıllar Gırgır aldım...Milliyet Sanat, vs. şu anda hayat pahalılığından gazeteyi bile internetten okuyorum maalesef dergi alamıyorum :(
YanıtlaSilbücürük ve ben.
Silgırgır evet mizah efsanesi :) dergiler çok paalı haklısın.