21 Nisan 2024 Pazar

SEMPATİZAN




SEMPATİZAN

Mehmet Mez

Dark İstanbul Yayınları, 495 sayfa

1980 öncesi ülkemizdeki yaşamı anlatan bir anı romanı, bir politik roman. Bir 68 kuşağı romanı. Bir 47’liler romanı. Füruzan’ın aynı adlı romanında olduğu gibi 1960’larda 20 yaşlarında olan üniversiteli gençlerin asi zamanları. Düzene başkaldıranlar. Ülkemizdeki en önemli kuşak bu. Ülkemizin ileri gelen politikacıları, sanatçıları bu kuşaktan. 1960’larda dünyada Çiçek Çocukları dünyaya başkaldırırken, Paris’te, San Francisco’da komünler kurarken ülkemizde bu isyan benzer şekilde, sisteme başkaldırma şeklinde ortaya çıkıyor. Vietnam savaşına karşı çıkan gelişmiş ülke gençleri, bunu sokakları doldurarak ve müzikle göstermişler. Hair adlı film ve Woodstock festivali ile. Bizim ülkede ise bu isyan, sağ sol çatışması ile ortaya çıkıyor.

Romanın kahramanı da 1960’larda üniversiteyi okuyor. Üniversitede sağ sol çatışmasına tanık oluyor. Okullarda silahlar, bombalar dönemi. Derslere askerlerle girenler dönemi. Kahramanımız o sıcak ortamda arada kalıyor. Sol eğilimli bir sempatizan o. Yani militan değil de sempatizan. Bir fikre sempati duyuyor, eylemci değil. Sürekli kendini sorguluyor, okuyor, öğreniyor, bazen kendine kızıyor, kendini eleştiriyor. Bir yandan da insanlar ölüyor. Her an dayak yiyebilir, çatışmanın içine düşebilir. İstanbul’da bitiriyor üniversiteyi. Evleniyor. Geçici işe giriyor, kitap pazarlaması. Politik bilinci olan bir çalışan olarak işyerindeki patronun iş yapma tarzı ona çok ters geliyor. Patronu bir avukat aynı zamanda ve düzenin adamı yani para kazanma derdinde. İş ve özel yaşamına İzmir’de devam ediyor.

Askere gidiyor, kızı oluyor. Askerlik onun için büyük bir tecrübe oluyor. Dönüşte bir iktisadi devlet kuruluşunda çalışmaya başlıyor. Orada iş yaşamını, iş yaşamında dönen siyası olayları görüyor. Fikirleri ile patronları arasında kalıyor. Bir yandan da ailesini doyurma çabasında. Hayatı dramlarla devam ediyor. Başına gelmedik kalmıyor iş yaşamında. Ülkemizde halen devam eden rüşvet, yolsuzluk girdabının içine sürükleniyor.

Yazarımızın başka kitapları da bulunmakta. Bu romanı otobiyografi tarzında. Kendi yaşamından yola çıkmış. Kahramanı sevmemek mümkün değil. Çok açık, dürüst anlatmış. Çok da sürükleyici. Türkçesi çok iyi. Kitap, yerel deyimlerle, deyişlerle dolu. Her duruma uygun bir yurdumuz atasözü var neredeyse. Bir İstanbul, İzmir romanı. İztanbul diyebiliriz. İzmir’in semtleri, sahilleri, pazarları, denize çıkan sokakları.

Yazarımızın bu romanın devamını da yazacağı çok belli oluyor. Ancak yazamamış. Romanda da sağlık sıkıntıları olduğu belli oluyor. Kitabının basıldığını görememiş. Basılmasını vasiyet etmiş. Okuması büyük keyif veren bu roman edebiyatımızın dev eserlerinden ve benzer konulu Bir Gün Tek Başına (Vedat Türkali) ve Yenişehirde Bir Öğle Vakti (Sevgi Sosyal) adlı romanları çağrıştırıyor.

Not:4/4

Not: Romanın yazarı, sevgili blog arkadaşlarımızdan Babaaannemin Saatli Maarif Takvimi’nin babası. Bu kitabı duyurmuştu bir ara. Yazısının linki:

30 yorum:

  1. Hemen listeme ekledim. Teşekkürler paylaştıpın için. Bir de bişey sorcam Deep. Benim yeni yazılara gelen yorumlar mail olarak bana iletilmiyor. Eski yazılara yorum gelince hâlâ bilgi maili geliyor, yeni yazılara gelmiyor. Ben yorum bırakıp "bana bilidir" kutusunu da tıklıyorum ama yok gelmiyor. Sende de var mı böyle bir durum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. manxcat.

      hepimizde var bir aydır filan. geçer zamanla :)

      Sil
  2. Çok ilgimi çekti, bir bakacağım. Öneri için teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ilkay.

      izmirin sokaklarını çarşılarını görcen romanda :)

      Sil
  3. tam not vermişsin konusu da çok ilgi çekici okurum ben de zaman bulursam :)

    YanıtlaSil
  4. Ah deepcim minnettarlık duygularımı ifade edecek kelimeleri bulmakta zorlanıyorum ne kadar mutlu oldum tahmin edemezsin gerçekten tüm kalbimle çok ama çok teşekkür ediyorum 🙏 inşallah vesilenle okuyucuları artar ve inşallah okurlar da beğenirler keyifle okurlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. babaannemin takvimciği.

      sevilmicek roman değil kiii :)

      Sil
  5. Çok güzel bir kitaba benziyor,ben de okumak isterim Sempatizan olmak, arafta kalmak en zoru. Bu kuşak müthiş bir kuşak. Ama niyeyse ateşleri bize ulaşamamış.jön Türklerin ya da köy enstitülerinin etkisi toplumda daha kalıcı etki bırakmış sanki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tosbağa günlüğü.

      evet yaa artık siyaset mi kaldı :)

      Sil
  6. Ah, çok üzüldüm kitabının basıldığını görememesine :( mekanı cennet olsun. (Benim babam da sözlük yazmıştı, bilgisayar kullanmaz elle yazarıd) bana vasiyet etmişti, o da göremedi basıldığını :( ama belki ikimizin babası da bir yerlerden görüyor mutlu oluyorlardır inşallah.

    YanıtlaSil
  7. İlgimi çekti detaylı araştıracağım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. renkli tırtıl.

      ne güzel roman ama yaa :)

      Sil
  8. Kitabın güzelliğine bakarken sonu üzdü beni de. Kitabını bastırmamış olması kötü. Ama ne güzel ki vasiyetini yerine getiren olmuş. Güzel bir paylaşım olmuş. Teşekkürler. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. peliş.

      evet yaaa keşke görseydi kitabını :)

      Sil
  9. Bizim dönem aşağı yukarı. Gerçi ben 1980'li yıllarda ortaokulda-lisedeydim. Benzer durumlarla biz de karşılaşmıştık. Okulun girişinde askerler kimlik sorardı. Güzel bir kitaba benziyor. Yazarımıza rahmet diliyorum. Sevgiler sevgili deep. Özlemişim bloğunu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hanife mert.

      ne zormuş o zamanlar gençler için yaa :)

      Sil
  10. Gerçek hayat hikayesi olması ve tarihimizin dikkate değer bir döneminde geçmesi ne güzel. Füruzan'ın Kırk Yedililer romanı kitaplığımda okunmayı bekliyor ondan sonra bu romana da bakayım. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gül akça.

      47 liler güzel bu roman da onun kadar güzel :) bu roman daha biyografik :)

      Sil
  11. Kesin yorum yazdığımı hatırlıyorum Derin. Neden ulaşmadığını merak ettim.
    Ben de 68 kuşağındanım. 1968 de mezun oldum. O yıllar Eğitim- Öğretim açısından üniversite gençliği için zor yıllardı. Ama düşünen, okuyan, ölçülü tartışabilen, ülkesini gerçekten seven, idealist gençler de çoktu. Ama ne yazık kayıplar da çok oldu. Öğrenci yurdunda 4 yıl 8 kişilik odalarda kaldım.
    Sanatsal etkinlikler, düşündüren tiyatro oyunları, kültür ve sanatın da etkin olduğu bir dönemdi.
    Kadın yazarlar da ne çok okunurdu. Edebiyat Fakültesi Laleli'de idi. Hukuk Fakültesi ve Fen Fakültesi daha çatışmalı bölümlerdi. Eğitimine ara veren, umutları sönen nice parlak öğrenci oldu o yıllarda. Çok kitap yakıldı, yok edildi. Eyleme geçmeyen ama yanlış anlaşılıp yanlış değerlendirilen çok kişi harcandı. Sahaflarda satılan kitaplar şimdikilerden çok çok ucuzdu. Öğrenmeye, bilgilenmeye aç bir kuşaktık sanırım. Eskiye özlem her şeye rağmen o yüzdendir. Çok nitelikli insanlar da harcandı gene de manevi kazanımlar yol gösterici oldu.
    Kitabı mutlaka okumak isterdim. Pek çok şeyin değerini kaybettikten sonra anlayan bir toplumuz. Giden yıllar geri gelmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. makbule abalı.

      ne güzel bilgilendirme oldu yorumunuz, teşekkürler :)

      Sil
  12. Kitabı not aldım bakacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yüreğimin iklimi.

      hıhım ne güzel bir roman ama yaa :)

      Sil
  13. Muhakkak görmüşümdür fakat unutmuşum. Hatırlatma için teşekkürler Deep.

    YanıtlaSil
  14. Bu tür kitapları pek okuyamıyorum.

    YanıtlaSil
  15. Ben bunu not alayım. Sanırım severim gibi.

    YanıtlaSil